Depreşti sancılarım
Doldum yine hüzün
Taşsam Ergene olur muyum?
Dicle, Fırat böyle ağlarken
Meriç ağıtı dolanır sularıma
Boy vermez çağlar kendi kendine.
Kızılırmak bu ne akıştır
Bu ne kırılganlıktır, bu ne yanıştır
İçinde bir dağ geçercesine
Yalanın yalana dolandığı
Açmazın çapsızlıkla sarmaştığı yaşanırken..
Oysa bilirdik sevda engel tanımazdı
Sarıp sarmalar vururdu kararan akşamları.
İnsan kendini esir alan tabulara bırakmamalı
Yaşanan aşk olsundu en fırtınalı
Kanat çırpar özgür engin denizlerde
Susmayan mavi uçuşunda vurulmuş kırılgan bir martı
Sevgi olmuş kılıç yarası
Yarılır gecelerin karası
Tutulmuş can yangın bir sevdaya
Kaybolmuş deryalarda
Kıyılar yana döne al yalaz iki yakada
Hani yıkardı bunca kirlenmişlikte aşk
En görkemli duvarları…
Adam deli dolu, dolumu dolu barut fıçısı tabirinde, kadın kendi halinde ağzı var dili yok.
Adam çalışkan bir tuttuğunu koparan ailesinin her tür gereksinmesini pek ala karşılamakta ne var ki kendine özgür, dileğince yaşayan evine ailesine karşı tutkun ama bir o kadarda aymaz dışa karşı ise eli açık bonkör.
Zaman bu süren evlilikte, sancısını gün be gün büyütmekte, adamla kadını birbirinden gittikçe koparmaktaydı.
Adam bu durumun hiç farkında bile değildi, zira o eşini seviyordu, kendi bundan oldukça emin olduğundan rahattı, oysa eşi hiçte rahat değil küçük yaşta evlenmesi bilincinin kent yaşamı ile daha bir açılmasını getirmişti.
Alabildiğine vefakâr o denli cefakâr ve çalışkan acar biriydi kadın, bu gidişat onu rahatsız etmekteydi.
Eşinin içki alemleri, kadınlarla düşüp kalkması, kumar oynaması ve eşine karşı gittikçe şiddete baş vurması dayanılır gibi değildi.Kadın bu durumun böyle sürmemesi gerektiğine karar verir ve annesinin yanına gider boşanma davası açar.Bu gelişen durum içinde yaşanan tatsızlıklar ise onca yıl birlikteliğinin ne kadar anlamsızlaştığını gösteren gelişmelerdi..Artık kendi ayakları üzerinde yaşaması gerektiğinin bilinciyle bir hastanede hemşire olarak işe girer çocuklarını kocasından alamamıştır sadece kızı yanındadır iki oğlu ise perperişan babalarındadır.Mahkeme sonuçlanır çocuklar anneye verilir annede yeterli olamayacağı için iki erkek çocuğunu yetiştirme yurduna verir.Adam bu gelişmelerden çok kötü etkilenir gurur denilen o aşağılanma,yenilme güdüsüyle plan kurar, kinlenerek intikam alma hırsıyla yanar tutuşur.
Yıl 1960'lar İstanbul'un Gaziosmanpaşa ilçesinde o zamanlar evlerde çeşme suyu bağlantıları yoktu, insanlar evlerine sularını mahallelerde olan çeşmelerden temin ederlerdi.
Bir sabah kadın eve su almak için bakraçlarını alarak mahalle çeşmesine gider.
Aklından hiç geçer miydi ayrıldığı eşi gelsin de ona zarar versin. Bir an önce bakraçlarına suyu doldurup evin ihtiyacını götürüp sonrada işine gidecekti.
Bakracın biri dolmuş diğerini tam çeşmenin altına koyduğu an bir elin ensesinden saçlarına yapıştığını ama kıpırdayamadığını müthiş bir acı duyduğunu hisseder…
Ne kadar zaman geçti hiç bilmiyor hatırlamıyordu, gözlerini açtığında bir hastane odasında olduğunu fark etti canı çok acıyordu boynu sargı içindeydi, anladı ki ayrıldığı eşi o sabah onu takip etmiş ve boynundan kesmişti, ölmediğine sevinse miydi?
Çok karmaşık düşünce duygular içinde pek fazlada düşünemiyordu, canı müthiş yanıyordu acılar içindeydi. Çocukları, geçmiş yaşananlar aklından geçip gözlerine dolmuş, yutkunmakta zorlanarak, derin bir iç çekişiyle hafif sol yanına döner ağırlaşan göz kapaklarını gözlerini ıslanan kirpikleriyle kapatır…
Bitmedi...
Vedat Koparan 25.01.2006
Vedat KoparanKayıt Tarihi : 25.1.2006 11:10:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
yaşanmaması gerekenlerde yaşanan Kaç acı bulur bizi kaç kez vuruluruz Gurur denen bu küçülmüşlükte kör sokaklardır çıkmaz güne

Yaşanan aşk olsundu en fırtınalı,
Kanat çırpar özgür engin denizlerde,
Susmayan mavi uçuşunda vurulmuş
kırılgan bir martı,
Sevgi olmuş kılıç yarası,
Yarılır gecelerin karası,
Tutulmuş can yangın bir sevdaya
Kaybolmuş deryalarda...........Kutlarim efendim bu duyarlilik için.Ama sanmayinki bu olaylar sadece 60 larda kaldi..Bugün asrin en gelismis döneminde kocasindan ayrilmak istedigi için öldürülmek, hemde suçlanarak öldürülmek istenen ama ölmeyip yasayan kadinlarimiz var..Hemde avrupanin göbeginde..Kaleminize saygiyla egiliyorum...
Durgun yüregin sesi.
Sevgilerimi kuckalarca yolluyorum canom...
Saygıyla
TÜM YORUMLAR (6)