Karşıdan ağır ağır geliyor Karabıyık. elinde bir şişe, kafasında borsalino şapka, üstünde janti bir takım elbise. Sakalları kirli ama bıyıkları her zaman ki gibi yerli yerinde. Elindeki meyi bitirip de yere düşünce, koştum tuttum kolundan hafifçe ve sordum: "Niye bu kadar içtin Karabıyık, yine derdin ne?" "Bak şair!" dedi:
Üzerimde Filistin gömleği, en kan kokan cinsten,
Üzerindeki ABD kravat farksız dar ağacındaki ipten,
Atlarınki gibi gözlüklerim diğer İslam devletlerinden,
Mimiklerimse, gerçek İslam'dan bir haber İran şeriatinden.
Beni bu eylül öldürecek
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Devamını Oku
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta