Farz et ki düşmüşüm bir yol kenarında
Ellerim kirli ve ıslanmış gömleğim,
Kapanmış gözlerim
Yardım etmek istemiş yoldan gelen geçen
Ben istememişim ayağa kalkmayı…
Sormuşlar:”nedir bu halin” diye
Ben; “SEN” demişim…
Farz et ki kör bir deliyim
Kim olduğunu bilmeden
Gülümsemişim gelen geçene…
Terlemiş bedenim yıllardan beri
ve sormuşlar neden oldun ki deli?
Ben; “SEN” demişim…
Farz et ki koca bir denizdeyim
Kenarı kırık bir sandalla
Yol almaya çalışıyorum okyanuslara
Her gelen fırtınada sallanmış
su almış sandalım
Ayak bileklerime kadar kalmışım suda
Yanımdan geçen gemiler gel demiş acıyıp halime
gitmemişim
Sebebini sormuşlar ısrarla;
Ben; ”SEN” demişim…
Farz et ki koca bir dağın zirvesindeyim
Her tarafı kar ve de soğuk…
Üşümüş ellerim ve donmak üzere ayak parmaklarım
Cümle yırtıcılarla baş etmişim
Yorulmak, korkmak nedir bilmeden
Yollar açmışlar
Kilometrelerce yükseklere gelmişler
Bulmuşlar beni
Üşümüş bedenimi sarmak istemişler;
“Olmaz” demişim sarmalarına izin vermemişim
Neden? diye sormuşlar;
Ben; “SEN” demişim…
Farz et ki koca bir çölün ortasındayım
Suyum yok içmek için…
Yapışmış damağıma seni zikretmekten kuruyan dilim.
Ellerim çatlamış yakıcı sıcaktan
Kervanlar gelip geçmiş
Vermek istemişler ellerindeki bütün suları
Halime bakıp acımışlar
Ben almamışım
Son gözyaşımı dökmüşüm boğazıma,
Kurumaya yüz tutmuş ıslak gözlerimden
Suyu neden almıyorsun ki demişler;
Ben; ”SEN” demişim…
Farz et ki küçük bir çocuğun bedenindeyim
Koşmuşum çamurlu yollarda
Hiç usanmadan,
Yorulmak nedir bilmeden…
Aşmışım bütün engelleri çocuk kalbimle
Olmamış oyuncağım ve sahip olamamışım bilyelere.
Sonra sevdiklerim gelmiş
Sarmışlar beni en şefkatli kollarıyla
Oyuncaklar almışlar
Daha önce hiç oynayamadığım…
Almamışım ne ettiyseler de
Neden? diye sormuşlar sevdiklerim;
Ben; “SEN” demişim…
Farz et ki koca yılları geride bırakmış
Bir ihtiyarım…
Sahip olduklarımın sayısı aşmış yüzü
Özlem duymuşum sürekli dünüme
Çocuklarım torunlarım olmuş
El üstünde tutmuşlar hepsi beni
Sonra bir su getirmişler ab-ı hayat diye
Şöyle bir bakmışım
Gülümsemişim
Almamışım…
Neden diye sormuşlar sonra;
Ben; “SEN” demişim…
Farz et ki mürekkebi çok değerli
Altın işlemeli bir kalemim…
…ve okuyuşuna doyum olmuyor yazdıklarımın.
En değerli şairlere eşlik etmişim
En güzel şiirleri yazmışım
Sonra deli bir şair gelip
Aşk’ı yazmak istemiş en derinlerden…
Ben vermemişim mürekkebimi
Şair sormuş “sen hiç mi âşık olmadın” diye
Ben tükenmişim
Son mürekkebimle
Kırılmadan önce
En iyi dostum olan boş kâğıda dönüp ağlamışım
Şair “ yaz” demiş;
Ben; “SEN” demişim…
Farz et ki hala seviyorum seni
Yıllar geçmişse de üstünden
Sevinçlerin
Hüzünlerimin
Özlemiş farz et yüreğimi
Ve ellerim hala terliyor olsun
Senin adın geçince herhangi bir konuşmada…
Sana yazılıyor farz et bütün şiirleri
Ve cümlelerimin en can alıcı kelimelerini
Değiştirmemişse değiştirememişse yılar
Senin kalbimdeki yerini
Her yemekte seni anmışım farz et
Her yolda seni arıyor gözlerim farz et
sensizlikten kurumuş gözyaşlarımı
saklamaya çalışan gözlerim…
Farz et ki yaşanmamış ayrılıklar
Çalınmamış kapısı yalnızlıkların
Farz et ki hala yüreğim diye anıyorum ismini
Farz et ki daha unutamamış bu beden
O narin tenini
Farz et hala bulamadım yeryüzünde
Senden daha güzelini
Farz et ki değişemem hiçbir hazzı
O tutarken aşkından terleyen ellerini
Farz et ki her gün yeniden aşık olmuşum sana
Farz et ki yüreğim köz olmuş
Aşkından yana yana
Ve farz et ki su an bu cümleleri okuyorsun
…ve biliyorum
Sen beni hala çok seviyorsun…
Kabullenemiyoruz farz et ikimiz de bunu ama…
Farz et ki tüm olanları çok iyi biliyorum
Şimdi bana soruyorsan yüreğim
Bu yazdıklarının nedeni ne diye;
Sana tek bir cevap verebilirim; “ SEN” diye…
Kayıt Tarihi : 6.6.2012 16:40:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Yüreğime...

Farz et ki
Farz et ki düşmüşüm bir yol kenarında
Ellerim kirli ve ıslanmış gömleğim,
Kapanmış gözlerim
Yardım etmek istemiş yoldan gelen geçen
Ben istememişim ayağa kalkmayı…
Sormuşlar:”nedir bu halin” diye
Ben; “SEN” demişim…
Farz et ki kör bir deliyim
Kim olduğunu bilmeden
Gülümsemişim gelen geçene…
Terlemiş bedenim yıllardan beri
ve sormuşlar neden oldun ki deli?
Ben; “SEN” demişim…
Farz et ki koca bir denizdeyim
Kenarı kırık bir sandalla
Yol almaya çalışıyorum okyanuslara
Her gelen fırtınada sallanmış
su almış sandalım
Ayak bileklerime kadar kalmışım suda
Yanımdan geçen gemiler gel demiş acıyıp halime
gitmemişim
Sebebini sormuşlar ısrarla;
Ben; ”SEN” demişim…
Farz et ki koca bir dağın zirvesindeyim
Her tarafı kar ve de soğuk…
Üşümüş ellerim ve donmak üzere ayak parmaklarım
Cümle yırtıcılarla baş etmişim
Yorulmak, korkmak nedir bilmeden
Yollar açmışlar
Kilometrelerce yükseklere gelmişler
Bulmuşlar beni
Üşümüş bedenimi sarmak istemişler;
“Olmaz” demişim sarmalarına izin vermemişim
Neden? diye sormuşlar;
Ben; “SEN” demişim…
Farz et ki koca bir çölün ortasındayım
Suyum yok içmek için…
Yapışmış damağıma seni zikretmekten kuruyan dilim.
Ellerim çatlamış yakıcı sıcaktan
Kervanlar gelip geçmiş
Vermek istemişler ellerindeki bütün suları
Halime bakıp acımışlar
Ben almamışım
Son gözyaşımı dökmüşüm boğazıma,
Kurumaya yüz tutmuş ıslak gözlerimden
Suyu neden almıyorsun ki demişler;
Ben; ”SEN” demişim…
Farz et ki küçük bir çocuğun bedenindeyim
Koşmuşum çamurlu yollarda
Hiç usanmadan,
Yorulmak nedir bilmeden…
Aşmışım bütün engelleri çocuk kalbimle
Olmamış oyuncağım ve sahip olamamışım bilyelere.
Sonra sevdiklerim gelmiş
Sarmışlar beni en şefkatli kollarıyla
Oyuncaklar almışlar
Daha önce hiç oynayamadığım…
Almamışım ne ettiyseler de
Neden? diye sormuşlar sevdiklerim;
Ben; “SEN” demişim…
Farz et ki koca yılları geride bırakmış
Bir ihtiyarım…
Sahip olduklarımın sayısı aşmış yüzü
Özlem duymuşum sürekli dünüme
Çocuklarım torunlarım olmuş
El üstünde tutmuşlar hepsi beni
Sonra bir su getirmişler ab-ı hayat diye
Şöyle bir bakmışım
Gülümsemişim
Almamışım…
Neden diye sormuşlar sonra;
Ben; “SEN” demişim…
Farz et ki mürekkebi çok değerli
Altın işlemeli bir kalemim…
…ve okuyuşuna doyum olmuyor yazdıklarımın.
En değerli şairlere eşlik etmişim
En güzel şiirleri yazmışım
Sonra deli bir şair gelip
Aşk’ı yazmak istemiş en derinlerden…
Ben vermemişim mürekkebimi
Şair sormuş “sen hiç mi âşık olmadın” diye
Ben tükenmişim
Son mürekkebimle
Kırılmadan önce
En iyi dostum olan boş kâğıda dönüp ağlamışım
Şair “ yaz” demiş;
Ben; “SEN” demişim…
Farz et ki hala seviyorum seni
Yıllar geçmişse de üstünden
Sevinçlerin
Hüzünlerimin
Özlemiş farz et yüreğimi
Ve ellerim hala terliyor olsun
Senin adın geçince herhangi bir konuşmada…
Sana yazılıyor farz et bütün şiirleri
Ve cümlelerimin en can alıcı kelimelerini
Değiştirmemişse değiştirememişse yılar
Senin kalbimdeki yerini
Her yemekte seni anmışım farz et
Her yolda seni arıyor gözlerim farz et
sensizlikten kurumuş gözyaşlarımı
saklamaya çalışan gözlerim…
Farz et ki yaşanmamış ayrılıklar
Çalınmamış kapısı yalnızlıkların
Farz et ki hala yüreğim diye anıyorum ismini
Farz et ki daha unutamamış bu beden
O narin tenini
Farz et hala bulamadım yeryüzünde
Senden daha güzelini
Farz et ki değişemem hiçbir hazzı
O tutarken aşkından terleyen ellerini
Farz et ki her gün yeniden aşık olmuşum sana
Farz et ki yüreğim köz olmuş
Aşkından yana yana
Ve farz et ki su an bu cümleleri okuyorsun
…ve biliyorum
Sen beni hala çok seviyorsun…
Kabullenemiyoruz farz et ikimiz de bunu ama…
Farz et ki tüm olanları çok iyi biliyorum
Şimdi bana soruyorsan yüreğim
Bu yazdıklarının nedeni ne diye;
Sana tek bir cevap verebilirim; “ SEN” diye…
Osman İçer
OKADAR MÜKEMMEL DUYGU SELİ
AKIŞINA KAPILMAMAK İMKANSIZ
DEĞERLİ PAYLAŞIMINIZI KUTLARIM
Şiir harika...Mısralarınızda dolaşmak keyifliydi...
+10 antolojim
TÜM YORUMLAR (6)