Tanımı yapılamayan; yaşanan, anlamı çözülemeyen; anlamı yaratılan, yazanına değil okuyanına ait olan kelimeler, dizeler şeklinde çıktı karşımıza şiirler...
Kimi zaman sürgün, kimi zaman çaresiz âşık, kimi zaman yılmaz bir devrimci, hiç bir şey onun kadar anlatamadı vatan hasretini...
Aşka onun kadar kimseler dokunamadı.
Bağdat'lı kadının Sam amcaya attığı tokat oldu dize dize, dizi dizi ağıt yüklü, isyan fırtınası savurdu gözyaşlarına çünkü haklı olmaktı şiir, hakkı vermekti...
Duyguların kelimelerle mürekkebin kâğıtla kaynaşması, yüreğin parmaklarımıza oradan usulca kaleme dökülüşü, dudaklarımızdan sevgilinin kalbine süzülüşü…
Bütün yaşamımızla oynayan kelimeler, kemerleri altından ne zaman geçsek gönül histerisi...
Pranga vurulmaz, zincirlenmez, hapis edilemezdi; özgür dizeler firar ederdi parmaklıkların arasından, ateşböceklerinin sırtına binip.
özgürlüğüne uçan bir kuşun. Anlamın
düğüm olduğu zamanlar. Bütün yaraları
denedim. Ağzımda kan tadı. Saklanacak
o su kıyısı uzakta. Dağıldım
yaşlandığım yol için. Hangi çağa gittiysem