21 Aralık
Kıyafeti bile şikâyetçi olan bir adam,
Yoksulluğuma ekleniyor bir bir, hüzünler ve gam,
Geceler gündüzleri geçtiği zaman,
Örter üzerimi karanlık, üşütür buram buram.
Sessizliğimle yarışır odam,
Mazilerim büyür, durduramam,
Uykular ve iştahlar sanki haram,
Bu gecenin de sabahı olmaz, tamam!
Yaşımı parmaklarla gösteriyorken inan,
Kaç mevsim geçti sayamadan,
Otuzlarımı gençliğimden geçiriyor, zaman,
Bir ecelle dost olacağım anlaşılan.
Ne yapsam da kaybolamam,
Bu da gözlerinle imtihan,
Griler esince dalgalanan,
Renkleri çalınmış adam.
Nihat AKARSLAN
2009
Nihat AkarslanKayıt Tarihi : 27.12.2025 14:56:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiirin hikâyesi, yılın en uzun gecesine yakışan bir iç kararmadan doğuyor. “21 Aralık”, takvimde bir tarih gibi dursa da şiirde bir eşik. Gecenin gündüzü geçtiği, karanlığın süre kazandığı bir an. Şair burada dış dünyayla kavga etmiyor; üstüne giydiği kıyafetin bile şikâyetçi olduğu bir hâli anlatıyor. Yoksulluk yalnızca cebin meselesi değil artık; duygular da eksik, umutlar da. Hüzün ve gam, sanki borç kalemleri gibi bir bir ekleniyor hayata. Karanlık bu şiirde metafor olmaktan çıkıp örtüye dönüşüyor. Üşüten şey soğuk değil, süreklilik. Gece uzadıkça insanın kendi içine daha çok maruz kalması. Oda sessiz değil; sessizlikle yarışacak kadar dolu. Maziler büyüyor çünkü hatıralar yaşlandıkça ağırlaşıyor. Uykunun ve iştahın “haram” oluşu, bedenin bile hayata katılmayı reddettiği bir dönemi işaret ediyor. “Bu gecenin de sabahı olmaz” dizesi, umutsuzluktan çok yorgun bir kabulleniş. Zaman burada takvimle ölçülmüyor. Yaş parmaklarla gösteriliyor ama kaç mevsim geçtiği bilinmiyor. Çünkü bazı yıllar yaşanmaz; yalnızca katlanılır. Otuzlara girerken gençliğin içinden geçilmesi, yaşlanmanın değil, eksilmenin ifadesi. Zaman, bir şey eklemiyor; alıp gidiyor. Bu yüzden ölüm bir korku değil, neredeyse bir tanışıklık ihtimali. “Ecel ile dost olmak” sözü, karanlık olduğu kadar sakin. Şair kaybolmak ister ama başaramaz. Görünmez olmak değil mesele; unutulmak. Fakat gözler buna izin vermez. Bir bakış, insanı hayata bağlayan en inatçı iptir. Griler rüzgâr estikçe dalgalanır; siyah-beyaz bile net değildir artık. Renkler çalınmıştır ama adam hâlâ ayaktadır. Solmuş, yorgun, eksik… ama farkında. Bu şiir bir isyan değil. Bir ağıt da değil. “21 Aralık”, gecenin en uzun hâlinde bile kendini kaybedemeyen bir adamın kaydıdır. Renkleri alınmış olabilir, ama hâlâ sayılabilecek kadar oradadır.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!