2000 YILININ ÖĞRETMENI
Türk eğitim sisteminin gelecekte beklenen başarıyı gösterebilmesi için, öğretmenlik mesleğinin statüsünün yükseltilmesi gerekir. Bunun için öğretmenlerin seçimi, yetiştirilmesi ve uygun koşullarda istihdamı gerekmektedir. İlgili kesimlerin sorunun çözümüne şimdiden başlamaları gerekir.
Günümüzde teknoloji baş döndürücü bir hızla gelişmektedir. Bu gelişmelerde eğitimin payı ekonomiden önce gelmektedir. Yani her teknolojik gelişme bilimin ürünüdür. "İki bin yılına doğru nerelerde olmayı arzuluyoruz?" Bu her eğitimcinin ilk sorusu olmalıdır. İşte Türk Milli Eğitimi, 2000 yılının öğretmenini nasıl yetiştirmeli, onlardan neler beklemeli? Bunun için önce öğretmen kaynakları, öğretmenin ekonomik ve sosyal durumu, kendilerini yenileyebilmeleri için ihtiyaç analizleri yapmak , tespit edilen ihtiyaçlar için çözüm yolları üretmek ve bu çözüm yollarını uygulamaya dönüştürmekle 2000 yılının öğretmenini görmek istediğimiz donanımlı bir seviyeye getirebiliriz. İşte bizim çağın gereklerine göre yetişmiş rol modelimizdir diyebiliriz.
Bunun için; aşağıdaki konuları incelemek gerekmektedir.
1- 2000 yılında öğretmen kaynakları (menşei) Milli Eğitim Bakanlığınca konusunda uzman kişilerden oluşturulacak bir kurul bu konuya acilen el atmalıdır. Öğretmenler nerelerde nasıl yetiştirilmelidir? Her üniversite mezununun öğretmen olarak atandığı dönemlerden bir an önce kurtulmalıyız. Öğretmenlik mesleğinin bir "Tanrı Mesleği" olduğuna inanan, bu ruhu taşıyan, bu ruhla yetişen insanları mesleğe atamalıyız.
Bunun için madem ki köy endüstrilerini ayağa kaldırılamadı öncelikle öğretmen okullarını ve yüksek öğretmen okullarını yeniden günün şartlarına göre düzenleyerek hayata geçirmeliyiz. Bu okullara "Ben Öğretmen Olacağım" diyen çocuklarımızı alarak iyi bir eğitimden sonra öğretmenlik görevi vermeliyiz. Daha sonra da Milli Eğitim Akademisini kurarak uzmanlaşmalarına fırsatını vermeliyiz. Ancak gönlünü Milli Eğitime kaptırmış/adamış insanlarla yürütülür bu iş. Mesleğe başladığımın ilk yıllarında “Eğitim Akademisi kuruluyor haberleri balon gibi uçurulurdu. Ne yazık halen kurulamadı…
Bir eğitimcinin anısını aktarmadan geçemeyeceğim. "Çevredeki okullar öğretmen okullarının paha biçilmez laboratuvarları idi. Son sınıflarda pedagojik formasyon ve genel kültür dersleri ağırlıklı olmakla beraber, haftada bir gün uygulamaya ayrılmıştı. Öğrencilerimin uygulama gününe hazırlanma ve uygulama okullarındaki sergiledikleri ilişkileri anımsadıkça hala büyük heyecan duyarım. Ve doğal olarak iki aylık sürekli stajın sürdürüldüğü okullardaki mesleğin filizlerinin olgunlaşma sürecine girişlerinin verdiği doyumsuz hazzı nasıl unuturum?"(Sürekli)
Bu anıdan da göreceğimiz gibi öğretmenlik mesleğine gönül veren gençlerimiz/öğrencilerimiz/insanlarımız yöneltilmelidir . "Hiç bir şey olamazsan bari öğretmen ol " felsefesi ortadan kaldırılmalıdır. İki bin yılının öğretmeninin içinde yaşadığı toplumun mensubu olmakla gurur duyan, bu toplumu seven, bu topluma karşı sorumluluk duyan ve bu topluma hizmeti borç bilen, insanlara bilgi sunan, sevgi sunan insanlar olmalıdır.
2- İki bin yılının öğretmeninin ekonomik ve sosyal problemleri çözülmüş olmalıdır. Şüphesiz öğretmenliğe gönül vermiş kişi parayı dikkate alamaz ama hayat standartlarını yakalayabilmek için de paraya ihtiyacı olduğu unutulmamalıdır.
Ekonomik problemleri çözülmüş bir öğretmen kendini fazlasıyla mesleğine verecektir. Var olan enerjisini en iyi şekilde öğrencilerinin hizmetine sunacaktır. Bu mesleğin ekonomik yönden cazip hale getirilmesi de şüphesiz öğretmenlik mesleğine yetenekli ve nitelikli öğrencilerin yönelmesine sebep olacaktır. Yönelmesinde etken olacaktır.
Diğer yandan sosyal problemlerinin; lojman, sağlık ve dinlenme tesisleri, ev sahibi olabilme, çocuklarının eğitim kurumlarına girmeleri, birlikteliği sağlayacak sendika ve odalar gibi örgütlenme sorunların çözülmüş olması gerekir.
3- İki bin yılının öğretmeni günün şartlarına uygun eğitim teknolojisini kullanabilen, her tür araç gereç ve kaynaklardan yararlanabilen, bu konuda kendine sağlanan hizmet içi eğitim faaliyetlerini takip edebilen, alanı ile ilgili yayınları okuyan, gerekirse okuduğunun sentezini yapabilen ve hatta duygu ve düşüncelerini yazıya dönüştürebilen eğitim ordusunun seçkin birer neferi olmalıdır. İki bin yılının öğretmeni "Bilginin güç olduğunu, kuvvet olduğunu bilmeli, genç beyinlerin okudukça işlerlik kazanacağını unutmamalıdır. Tüm öğretmenlerimizi, 2000 yılında donanımlı olarak görmek istiyoruz.
4- İki bin yılında öğretmen statüsü: Statü nedir, ne değildir? Sözlüklerde ortak tanımları bulunabilir. Statü: Bir topluluk veya bir toplum içinde bir kimsenin durumu veya kazandığı saygınlık(Türk Dil Kurumu). Öğretmen, eğitim sisteminin en önemli parçasıdır. Onsuz eğitimi sistemi düşünülemez. Hiç bir teknoloji ürünü de onun yerini tutamaz. Peki bu önemli parçanın/öğenin toplumdaki statüsü ne olmalıdır? Öğretmenin toplumdaki yerini belirlemek için yukarıda saydığımız öğretmen kaynaklarından öğretmen yetiştirip ekonomik ve sosyal problemleri çözülürse, bir de öğretmen kendini devamlı yenilerse içinde yaşadığı toplumla ve kendisi ile barışık olursa statüsü her zaman en üst seviyede kalacaktır. Öğretmen bağrından kopup geldiği toplumun problemlerini iyi tanımalı çözüm yolları üretmeli ve bu yolda çırpınmalıdır. İki bin yılının öğretmeninin statüsünün grafiği her geçen gün diğer mesleklere oranla yükselmelidir… Yükseltilmelidir…
Kısacası 2000 yılının öğretmenini hazırlayan üç unsuru bir eğitimcimizin sıraladığı gibi:
a) İyi seçim; ilgi, yetenek ve kabiliyet.
b) İyi yetiştirme; ehliyet.
c) Sosyal ve ekonomik güvenceyi sağlama (Develioğlu).
Zaten bu kıstaslar sağlandıktan soma öğretmeni üreten çarklar dönmeye devam edip gidecektir. İşte o zaman memleketin ihtiyacına cevap verecek kaliteli insan mühendislerinin ellerine bırakacağız geleceğimizi. İşte o zaman insan yetiştirme düzenimizi rayına oturtmuş olacağız.
İki bin yılının öğretmenini bütün ekonomik ve sosyal problemleri çözülmüş, bilgi ve maharetlerle bezenmiş, dağarcığını doldurmuş, kendisinin ve aile bireylerinin gelecek kaygısı ortadan kalkmış ve Türk Milli Eğitiminin
Amaçlarını gerçekleştirmeye kendini adamış, ülkesinin insanlarını seven, kendini onların çocuklarına hizmet etmeye adamış insan mimarları olarak görmek istiyoruz.
Veli BİLİCİ
1- DEVELİOĞLU A. Servet, Çağdaş Eğitim. Dergisi Sayı 151 Sh. 27
2- SÜREKLİ Kemal, Çağdaş Eğtitim. Dergisi Sayı 189 Sh. 12-13
3- Türk Dil KurumuTürkçe, Sözlük , II. Cilt Sh. 1340
Not: Bu makale Kuram ve Uygulamada Eğitim Yönetimi Cilt: 2 Sayı 1 (1996) Dergisinde yayınlanmıştır. Bugün itibarı ile de öğretmen eğitimine ihtiyaç duyulduğu açık seçik ortada olduğu gözlemlenebilir.
Yazar Notu: Bu yazı başka bir yerde yayınlanmaktadır.(Bu makale Kuram ve Uygulamada Eğitim Yönetimi Cilt: 2 Sayı 1 (1996) Dergisinde yayınlanmıştır.)
Kayıt Tarihi : 24.1.2021 13:50:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!