Şu yıldız denizinde yüzerken,
Yere basabilmek gizemli maviyi anlamaktır.
Ümitsizlik mavisinde kaybolmuşken,
Mantık gemisine ulaşabilmek gizemli maviyi anlamaktır.
Serin sularda yüzmeyi unutmuşken,
Bir martının kanadına tutunup yükselmek,
Gizemli maviyi anlamaktır.
..
Bir konca gülüm vardı solup gitti hazandan,
Yıl döndü bahar oldu, haber yoktu yatandan,
Çok çekti verem vardı, sararmıştı zamandan,
Bir anda göçüp gitti, hazâ-n_aldı kapımdan.
Dönmez geri can dostu, hayal oldu nedense,
Can yok da, yatar şimdi masum halde yerinde,
..
İlçe stadyumunda toplanmıştı lise orta okul
19 mayıs gençlik ve spor bayramını kutladık
Bayramda günün anlamını ve önemini anlatan
Konuşma ve şiirler okundu
Bando eşliğinde ençlik marşları söylendi
Kızlı erkeli öğrenciler rengarenk giyinip gösteri yaptılar
Büyük sevinç ve coşku ile kutlandı
..
AİLE VE ÇOCUK
Aile denilince akla gelen ilk şey çocuklarımız, Bizler çocuklarımız için ne yapıyoruz. Toplumda önceden kadınlar, ‘çalışan’ ve ‘ev hanımı’ şeklinde tanımlanırken, günümüzde bu ayrım ortadan kalktı. Bunun yerine ‘çalışan’ ve ‘çalışmayan’ kadın kategorisi kullanılmaya başlandı. Biz de bu kategorilerde yer alan kadınların yanlış algılarını değiştirmeye çalışacağız. Ev hanımı statüsü bugün her iki grubu da kapsar hale geldi. Zira dışarı da işçi veya işveren olan da evin de oturan da aslında evinin hanımı. Fakat kimisi ‘hanım’ kelimesinin büyüsüne fazla kapıldığı için midir bilinmez, eşinin gönlündeki ‘sultan’ makamını unutarak kendisini ev işlerine kaptırıveriyor. Öyle ki, gün kızıl örtüsüne bürünüp uzaklaşırken o, hâlâ bir şeyleri temizleme telaşında oluyor. Çocuğuyla ilgilenmeyi bile çoğu zaman temizlikle eş tutuyor. “Ben iyi ve ilgili bir anneyim. Çocuğumun üstü başı tertemiz! ” cümleleri de buna tanıklık ediyor çoğu zaman. Oysa çalışanıyla çalışmayanıyla bütün ev hanımları bilir ki, ev işi nankördür! Sanki dün bir dolu kimyasal temizlik malzemesi içinde çırpınarak pırıl pırıl yapılan ev orası değildir. Hal böyle olunca bu temizlik fiili her gün aynı şekilde tekrar ediliyor. Ne deterjan kokuları arasında Rahman’ın hediyesi çocuğun kokusu duyulabiliyor ne de banyodaki aynanın lekesi kadar yavruların kalbindeki boşluk düşünülebiliyor. Adeta eşyanın hizmetçisi haline gelen kadın, kendi çocuklarını bile unutuyor. dünyada ikinci plana atamayacağı annelik rolünü unutuveriyor. Ve sonuç ne oluyor: Bir hiç tekrar tekrar hep başa dönüyoruz. Çocuklarımıza vakit ayıramıyoruz. Dikkat ettiğim husus şu sadece iki bayramda çocuklarımıza vakit ayıra biliyoruz.23 Nisan ve 19 Mayıs da sadece ve sadece vakit ayıra biliyoruz. O zaman çocuklarımızın var olduğunu hissedebiliyoruz. Peki neden? Ev işi ve çocuk bakımı yüzünden kendini geliştirmeye fırsat bulamayan kadınların sayısı da az değil. İyi bir evlat yetiştirmek için dahi kitap okumayan, evinin içerisinde bile olsa fikir ya da fiil üretmeyen kadının hanımlığı sadece dört duvar arasında kalıyor. O evde dururken çocuklar okulda, eş ise işi gereği girdiği ortamlarda yeni şeyler öğrenerek kendini geliştiriyor. Fakat eve döndüklerinde bu birikimi aktaracak bir muhatap bulamıyorlar. Bu da zamanla aile içi iletişimsizliğe sebep oluyor. Gerisi acı ama bilindik bir hikâye: Yıllar geçtikçe eşini beğenmemeye başlayan çocuklarını bile görmek istemeyen beyler, annesini, kutsalını küçümseyen evlatlar ve kendine güvenini yitirip amaçsız kalan bir kadın… Acaba ondan mıdır ki, kendilerini hep suçluluk duygusuna kapılıyorlar. Acaba ben çocuk yetiştiremiyor muyum gibi düşüncelere kapılıyorlar. Aile denince akla gelen ilk şey bir yuva kurmak şu bir gerçek ki, yuva kurmakla olmuyor. Eğerki, o ailede çocuk varsa önce nasıl yetiştirebileceğini bilmeli terbiye nasıl verilir. O ailede çocukla nasıl diyoluğa girmelidir. Bunları bilmek lazım, Her şeye sahip olduğu halde mutsuz olan çocuklarda ne gibi eğitim hataları yapıyoruz? Çocuğun asıl ihtiyacı nedir? “Çocuğum için her şeyin en iyisi olsun diyorsanız önce eğitim almamız mı lazım” derken doyumsuz bir çocuk mu yetiştiriyoruz? Bütün bu soruların cevapların da kendimizde de arayalım, sadece bayramlarda aklımıza gelmesinler.
Şahit olduğumuz şu gerçeği gördük,23 Nisan da çocuklarımızın ne kadar neşeli olduğunu ve bir o kadar da sevinçli bir ortam gösterdiklerini gördük Anne ve Babalarının karşısın da çok mutluydular bu dünya onlarındı sanki sadece bayramlarda değil de normal hayat yaşantımızda da çocuklarımızı unutmayalım onlara öğle bir sevgi ve şefkat gösterelim ki, bir ömür boyu mutlu ve mesut olsunlar Anne ve Babadan örnek alsınlar. Bizlerde çocuk olduk. eğerki bizler yaşamadıysak onlara yaşatalım çocukluklarını Bir çiçeği evinizde nasıl sulayıp bakıyorsak solmaması için kendi çocuklarımıza da öğle davranalım sevgimizi eksik etmeyelim.
Zehra Okur
..
Ekmeğini bütünleyemedin, doyamadın aşına,
Sen böyle geldin fani, bu zahiri yaşına,
Boşuna yaşadın sefilim sen boşuna,
Senin ömrün nazariydi Nafiz, gerçeği lafta…
Oturup nice öğütledim, dinlemedin beni,
Ne yaptıysam da adam edemedim seni,
..
İyi dinle beni, Nafi Reşit Zirek,
Sende var mı, bunları yapacak yürek?
Dilersen çokça çalışır, kurtulursun,
İstersen! seni bekliyor kazma-kürek…
Sözlerimi, kafana iyi yaz Reşit.
Öğüdünü al ve haydi işine git.
..
İnsan haklarını içeren özgürlük, demokrasi, ulusal egemenlik ve bağımsızlık düşüncelerini 88 yıl önce karanlık günlerde Atatürk ilke edinmiş bu ülküyü ulusal ve evrensel alana geçirmiş Türk Ulusu kadar dünyaca benimsenmiş bir liderdir. Bu gün çağdaşları olan dünya liderlerinin düşünce ve yapıtları ortadan kalkmış heykelleri yıkılmıştır.(ÇORŞİL MİSOLİNİ, HİTLER. LENİN. v.b GİBİ) Ama Atatürk ve düşünceleri dimdik ayaktadır. O’nun izinden gitmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Ulusal egemenlik ve çocuk bayramı olarak kutladığımız bu mutlu günümüze ülkemizde olduğu kadar her yıl 23 Nisan günü dünya çocukları içinde bir simge olmuştur. Çünkü O yüce insan geleceğin teminatı olan Türk ve dünya çocuklarına armağan etmiştir.
19 Mayıs 1919 da Samsuna çıkan büyük önder Amasya genelgesinden sonra Erzurum kongresi ve Sivas kongresi gibi ülkenin can damarını oluşturan toplantılar yapmıştır ve Türkiye’nin kalbi olan Ankara’da 27 Aralık da büyük bir coşkuyla karşılanmıştır.
23 Nisan 1920 de büyük komutanlar ve mebusların hazır olduğu Hacı Bayram Veli camiinde Cuma namazını izleyen bir anda Kuran’ını Kerim okunduktan sonra dualarla tekbirlerle meclis binasına gidildi Kurtuluş savaşımızın utkusu için kurbanlar kesildi ve yüce meclis açıldı. Artık yönetim ulus egemenliğine dayalı olan ve Kurtuluş savaşımızı yönlendirecek TBMM meçlisi açıldı. Artık bu meclisin alacağı karar etkinlik kazandıracaktır. O günlerde yurdun her köşesine genelge gönderilerek Kurtuluş savaşımızın kazanılması için camilerde Kur’an okunması hutbelerden dualar yapılması istendi.Ülke bölünmez bütünlüğü ve ulusun birliği zaferin sonuçlanmasında etken olan
genelgesinden Ulu Önder’in buyruklarını ulusumuz aynı ses ve imanla yerine getirmiştir.
Daha Erzurum Kongresi’nde alınan kararla ülkenin bütünlüğünün ulusal bağımsızlığın sağlanmasına başlangıç olmuştur. Devletin temel ögelerinin insan toğluluğuna mutluluk getirecek şekilde belirlenen misak-i milli sınırlarımızın ve ulusal egemenliğimizin ilk adımları atılmıştır. Bu bizim için vazgeçilmez bir kavramdır. Türk ülkesinin sınırları kesin olarak belirlenmiştir. Ulusal egemenliğimizle kurulan Yüce
Türk Milleti’nin ekonomik gelişme imkanını da elde etmek daha çağdaş, daha düzenli bir ülke olarak demokratik, özgür, sosyal hukuk devleti yolunu açmıştır.
Bugün O’nun açtığı yolda hızla devam ediyoruz. Bugün Türk Milleti Çağdaş yolda, ekonomide, demokraside hukukta savunmada ve her alanda Ortadoğu’nun süper ülkesi olmak yolunda gurur ve onurun kıvancını yaşıyoruz.
..
Yeniden doğ bugün
El ver bize bir daha
Bir daha çık samsun’a
Uzatmış kollarını bak!
Bekliyor seni Çankaya
Biz abad edemedik
Bıraktığın her şeyi
..
Sanki sevda gemisi uğramaz bu limana
Tatlı fısıltılarla raksetmez yakamozlar.
Sen san ki unutulmuş aşkların en eskisi
Ahımızla sallanmaz ırak ildeki dağlar.
Sanki birisi silmiş sineden tüm maziyi
Ezbere bilinen yol çıkmaz sokak mı şimdi?
..
Sabahları onlar uyandırır bizleri,
Kış günleri onlar çalar kapımızı,
Ağaçlara onlar katar neşeyi,
Kuşsuz vatan düşünülemez.
İlkbaharı onlar müjdeler bizlere,
Kışı yine onlar belirtir bize,
..
Bölgede gelişen olaylar Türkiye’nin yararına mı yoksa yararına değil mi?
Amerika işkal ettiğinden buyana pastanın büyük bir bölümünü yağmalamıştı.
Arta kalanları da ak babalar silip süpürmüştü, destek olmayan gözle de görülen, kösteklik yapan Amerika, kuzey Irak’ta Türkiye ile Kürt aşiretlerini karşı karşıya getirmektir.
Yani oyun oynamaktadır. Kendisin eğittiği, Peşmergeler ile Türk ordusu arasında bir güç denemesi yaptıracaktır. Bu Türkiye’nin hem maddi hem manevi zarara uğraması demektir.
Karlı çıkacak olan Türkiye’nin müftefiği Amerika’ dır.Silahlarının denemesini yapacaktır. Etkisinin olup olmadığını görecektir, Bizim vekillerde seçim telaşındalar, Amerikan vatandaşı olan başbakan, birde bayan başbakanımız vardı hatırlarsanız ki
ne yemin etmişlerdi Amerikan vatandaşı olmak için kısa hatırlatma yapalım.
..
Haydi gençler el ele verin
Sarılın sıkı sıkı emanete
Ülkemiz cennet bizim bu vatan
Atatürk haklı size güvenmekle
Meydanlar caddeler bir bir süslensin
Çelik gibi adımlar rap rap ses getirsin
..
19 Mayıs gelir meydanlarımda sesin,
Tarihin ak sayfası mazinde şirin Samsun,
En içten duygularla ne güzelliklerdesin,
Vatanın dili olur sözünde şirin Samsun.
İsminle yüreğime ışık gibi doğarsın,
Tarihime şanınla, şerefinle sığarsın,
..
" Atamızı Anıyoruz "... 19 Mayıs ©
Bir ondokuz mayıs daha Atamızı anıyoruz
Onun ile gururluyuz yokluğuna yanıyoruz
Millet uyurgezer olmuş gafletten utanıyoruz
Düşmüş hainin peşine, bizler ona yanıyoruz
..
İşte bir tek bunu yapmayacaksın!
Can yakmayacaksın yangın yeri gözlerinle.
Unutmayacaksın, hep aklında olacak!
Güneşe sevdalanınca erir buz dağları.
Kırık dökük sevdalı Yusuf'lar toplarsın!
Her gülüşün ardından gamzelerinde.
..
19 Mayıs ta, Mustafa Kemal, Samsuna çıktı
Bahtına, Bandırma isimli eski bir gemi çıktı
Halkın coşkusu, alkışı, adeta Samsunu yıktı
Düşmanların kötü düşüncelerine, silah sıktı
Milli mücadele ruhu, Samsundan hep yayıldı
Üzerinde korkaklık duygusu bulunanlar, ayıldı
..
sen çıplak
ben çıplak
hiçbir hamama yakışmadık
çünkü gece çırılçıplak.
sen ıslak
ben ıslak
..
Sonu da güzel aslında ama ben her zaman ilkini tercih ederim. Bahaar, bahardan söz ediyorum canım ilkbahardan. Fazla bekletme sevgilim, gözümüz yollarda özlemle seni bekliyoruz baharım. Hele o beyaz beyaz çiçekler açtı mı, sabahın köründe cıvıl cıvıl kuşlar ve cırcır böcekleri ötmeye başladı mı değmeyin keyfime... Sade benim keyfime mi? Kedilerin, köpeklerin, böceklerin, sineklerin, kelebeklerin, kurbağaların ve bilumum canlının da değmeyin keyfine...
Bakın adı bile yetti daha üçüncü cemre bile düşmemişken. Hadi atın kışın miskinliğini üstünüzden, kışın sünepeliğin i bir kenara bırakın. Çekin ciğerlerinize sabah işe gitmek için yola çıktığınızda baharın o sakin ve dingin havasını. Güvercinler ve serçeler çoktan dallarda ve telefon tellerinde ki yerlerini aldılar bile, çifte kumrular ilanı aşka başlar kısa bir zaman sonra, magazin gazetelerine reklam olmadan asla. Tabiat ana canlanmaya başladı. Bir müddet sonra akşamları camları bile açarsınız ara sıra...
Sanmıyorum ki şair ve yazarlara ilham veren bahar kadar başka bir mevsim olsun. Tabi ki vardır yazdıklarını ürettiklerini başka başka mevsimlerde fazlalaştıran, ama genel olarak bahsediyoruz bu durumdan...
En başta hava kirliliğinin minimuma indiği bir mevsimdir bahar. Kız Çocuklarımıza çok takarız bahar ismini. Aydınlık bir mevsimdir, kışın kısa günleri ve uzun geceleri gider, yerini geceleri bile dışarı rahatça çıkacağımız bahar ve yaz günleri alır. Güzel şiirler ve şarkılar vardır bahar ve yaz üstüne. Hemen aklıma gelen biri ki zamanında ben çok sevmiştim bu şarkıyı herkes gibi. Şöyle devam eder gider sözleri ''Baharı bekleyen kumrular gibi sen de beni bekle sakın unutma, ellerin havada gözlerin yolda bir tanrıyı bir de beni sakın unutma.'' Bülent Ersoy'un ya da Muazzez Abacının o gür sesi hem kulağımıza hem de gönlümüze hitap eder ve mest eder bizi...
..
19 Mayıs 1919 Müjdeli gün,
Türk çocuğu unutma,ne oldu dün.
Türk'ün uyanıp şahlandıgı o gün,
Özgürce yaşamanı sağladı bugün.
Türk'ün Bayrağı karalar bağlamış,
Gitmeden esaret dalgalanmam diyor.
..