Eski zamanlarda bir kral anlaşılmaz olmaya çalışmadan,
Tebdil-i kıyafettir veziriyle, rastlar bir pir-i faniye sıradan.
Aynı dilden konuşurmuş bilgelerle, avama ise sıradan.
“Selam un aleykum Pir-u Peder.”, muhabbet başlar buradan.
Yaşlı Adam, gelenleri tek tek süzer ve sonra da şöyle der:
“Aleykum selam, hoş geldiniz, sefa getirdiniz Cihana Server!
Ne yaparsın dere kenarında kış kıyamet bu soğukta deyiver.
İhtiyar: “Deri debbağlarım, benim işim, geçimim bu der.
Babalık! Altılarda ne yaptın? Bu hal gelip çatmadan?
Otuz ikiye yetiştiremiyoruz, altıya altı daha katmadan.
Boşa mı geçirdin tüm ömrünü geceleri kalkmadan?
Kalktım ama ne fayda ellere layık görmüş yaradan.
Allah kolaylık versin. Kaz göndersem yolar mısın?
İcabına bakarız evvel Allah. Sahiden yollar mısın?
Vezir sorar: “Hünkarım, anlamadım biraz açar mısın?
Padişah der: “Merak ettiğin neyse İhtiyar’a sorar mısın?
* Cevapları II. Şiire geçmeden bulanları yoruma bekliyorum.
İstanbul, 31.05.2006
Hasan KarahisarKayıt Tarihi : 31.5.2006 16:00:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)