AYLARDAN KASIM
Tan yeri ağarmakta cennetinde
Umut dolu bir gün gözlerimde
Takvime ilişiyor gözlerim
Ellerim yüzümde aylardan KASIM
Leylaklar gibi renkli ve de sade
Leylaklar kadar hoş kokulu ve narin
..
"cehalet içinde olan insanlar kendilerini ukala bir biçimde savunmaya meraklıdırlar" demektir bir insanın hayatında düşeceği en büyük yanlıştır. kendinden nefret ettirir kişiyi anlatmaya uğraşırsın, anlatamazsın anlatamadıkça delirirsin. geri de dönemezsin çünkü o susmaz bu kez. susmak için geç kalmış sındır kendini parçalamak istersin sadece. sorunu yaratanla oturursun ona anlatırsın önce sakince kırmadan nedenleri niçinleri ile beraber anlamaz anlamak istemez sanırsın sakinlik yavaş yavaş uzaklaşır senden. sesler yükselmeye çözümleri anlatmaya devam edersin yılmadan.biliyorsundur sorunu çözüm bellidir çünkü. ama gene olmaz karşındaki kapamıştır kendini çünkü anlamaz söylediklerini olaylar ilerler bağırışlar çağırışlar kavgalar ama nafile sen ne yaparsan yap nasıl davranırsan davran; senin anlattıkların karşındakinin anlatabildiği kadardır bu konuyu anlatan tüm cümleler geçer aklından o anda. ne kadar da doğru söylemişler aslında; "ne kadar bilirsen bil, anlattıkların karşındakinin anlayabildiği kadardır." mevlana ya ait bir söz. çok konuşmanın değil, anlaşılır ve açık konuşmanın öneminin ve gereğinin vurgulandığı söz karşınızdaki insanın seviyesi düşükse ona göre anlatmalısınız, değilse boşa konuşmuş olursunuz.bu cümle sadece anlatan la anlatılanın arasında bir seviye farkı olduğunda geçerli değildir. sorun anlatanın açık bir dilde anlatamamasından da ortaya çıkabilir. ama her ne sebeple olursa olsun bir düşünce ve ya duygu başka bir insana aktarıldığında o artık başka bir şey olmuştur, o sizin düşündüğünüz ve ya hissettiğiniz değildir artık. hele de anlatılan şey anlatan için öneme sahipse, aktarım sırasında kaybettiği değer-ki elbet kaybedecektir- üzüntü yaratacaktır.insan kendi için önemli bir şeyi birine anlatırken dikkatli olmalı, kendisini (olabildiğince) anlayan birine anlatmalı ve duygu ve düşüncelerinin aktarım sırasında kaybedeceği değere razı olmalıdır, razı değilse de kendine saklamalıdır. kendin söyle kendin dinle durumudur bazende. hani bazı zaman insan bu anlayışsızın boğazını sıkmak, şöyle sıkıca bir silkeleyip ağzına geleni saymak ister nafile bir çabadır. şaşırırsın nasıl bu kadar kıt olabileceğine, ama bilirsin ki işine gelmemezlik tir bu ne halin varsa gör deyip susmak en iyisidir.Ama "anlama" eylemi, kişinin dışarıdan gelen anlamlı/anlamsız veri akışını kümülatif ve manalı bir sıraya oturtup muhakeme yeteneğinin yardımıyla sınıflandırması ve çıkarımlarda bulunmasıdır. genel olarak bu durum bir tür döngü olarak da anlaşılabilir.olur ya, döngü bir yerlerde kırılırsa, gelen veriler yanlış değerlendirilirse ya da önemli bir bilgi kırıntısı değerlendirilmeye alınmazsa anlatıcının belirtmeye çalıştığı olgu ile karşı tarafın anladığı olgu arasında dağlar, ovalar stepler kadar fark oluşur. elbette burada tek suç dinleyicinin değildir, anlatıcı da dinleyicinin kapasitesini tartmalı, anlatış seviyesini ona göre ayarlamalıdır. bilhassa anlatıcı dinleyiciden çok daha yüksek bir kültür/zeka/algı seviyesine sahipse.aslında bir etki - tepki meselesidir karşındaki insana bir şey anlattığında bir tepki beklersin, seni tatmin edecek bir tepki. eğer bu tatmin edici tepkiyi alamazsan anlattıkların karşındaki insanın tepki sınırlarını aşıyor demektir karşındaki insanın duygularına cevap verememek ve onu ruhsal açıdan tatmin edememek de buna örnek olabilir. sen bir şeyler anlatırsın hal ve hareketlerinle, sözlerinle ama o anlattıklarının sadece bir kısmını görebilir, duyabilir ya da hissedebilir. asıl anlatmak istediğin aslında onun anlayabildiği sınırların çok ötesinde kalmıştı oysaki tarih bir sürü bilim adamı gördü, alim gördü, bilgin gördü. çoğu da anlaşılamadı, belki de karşısındaki dünyanın toplamı anlayabileceği kadarından fazlasını anlamadı. ama anlatılanlar asla o kadar değildi. sonraki nesiller anladı, anlattı, öğrendi, geliştirdi galile mesela, kimse anlamamıştı diye, galilenin anlattıkları o kadar mıydı bugün bir şeyler anlatacağım diye kasanlar, kasım kasım kasılanlar, anlık bir diyaloğu özetleyeceğim diye, düşünmeden akıl ürünü gibi gösterip aslında neleri harcıyorlar.mağlup ayrılmanın tek nedeni aklınızın ve mantığınızın gücü ile sıkıştırdığınız cahil ve bencil insanın kurtulmak için işi anlamazlığa, kelime oyunlarına, ağız kalabalığına getirmesi sizinle ego yarıştırması ve gerektiğinde üstü kapalı tehdit ve imalarda bulunmasıdır öğrenmeye dirençli bencil insanlara laf anlatmakla zaman kaybedilmemeli, bazen bir musibet bin nasihatten iyidir demiş atalarımız...
..
Bir kıyamet koptu yerin dibinde
Analar yavrusuz, yavrular babasız
Uykuda yakalandı herkes habersiz
Bir kasım akşamı, Erciş elinde, Van gölünde
İnleyen sızlayan ses ver sesime diyen
Bir umut bekleyip, son anda kurtulan
Onca Umutsuz enkazda kalıp ta ölen
Bir kasım akşamı, Erciş elinde, Van gölünde
Ölen kurtuldu, kalanlara sahipsizlik vurdu
Kızılay AKP ile depremde, yerle bir oldu
Medya kürdü depremde sağken gömdü
Bir kasım akşamı, Erciş elinde, Van gölünde
Bayraktar şov yaptı insanları eve tıktı+6.5+6 lık deprem hesapta yoktu.
Bayram oteli yerli yabancıyı yuttu
Bir kasım akşamı, Erciş elinde, Van gölünde
Özbey ÇAKMAKCI
..
SONBAHAR
Ağaçlar başka bir hüzünlü
Aylardan Kasım olunca
Mevsim Sonbaharında
Sararmış yaprakları uğurlamakta
Yüreğimde Sonbaharında
..
Eski anıların yerine yeni anılar gelmez
Yanında yer bulur anca, fazla ses etmez
Sessizdir anıların çığlığı, anlayan duyar
Hüzünlüdür, anıldığında üstüne gidilmez
06 Kasım 2009 Bugün, 13:04:24-
06 Kasım 2009 Bugün, 13:11:54
..
Sonbahar
Hızla çıkarken merdivenleri önümü kesen, en güzel renkleri barındıran mevsimdir. Aşkların ayrılık şarkıları çaldığı vakittir. Biraz arsızdır sonbahar. Bakarsın bir sabah eski bahar günlerinden çalmış bir esinti sokuluvermiştir sessizce koynuna. Bazen birde bakarsın sonraki mevsimin gününden çalmış gelmiş karşına. Acımasız –yahu bu rüzgar nerden çıktı şimdi-dedirten bir rüzgar ile dans ediyordur. O güzelim renklerin buluştuğu tek mevsimdir sonbahar. Kasım ayının kasımpatısı gibisi. Yolda görürseniz mutlaka dikkatle bakın. Günleri saklamış her katına rengarenk kasımpatılar. Deniz artık insanları kucaklayan günlerinden çıkmış kavgasını yapmaktadır büyük dalgalarıyla. Aşkları saklar, gözyaşlarını saklar boyu metreleri aşan dalgalarında. Kıyıya vurur denizyıldızları gibi sevdalarını. Tren sesleri insanın içinde dalgalanır. Ah bu sonbahar işte.Yarım kahve keyiflerinin hüznü yüzünde siyah saçlı kadının.Kim bilir hangi sevdaları gömmüştü kalbine.Yarın kollu uzun siyah elbisesi ile camdan bakıyor.Bahçedeki o arsız sarmaşıkların rengi dönünce fark ederiz bu güzel kırmızı renk yığınağını.Sonbahar içimizde unuttuğumuz duygularımızı da uyandırır.Sonbahar işte.Kıştan önce ki bahar…
Kasım 2007
..
Geldim diye seslenen dağlarda yeller
Döşüne döşüne ağır basan bütün yolculukların
Durakları kalbe varan doğrusuyla usul
Canevimiz...
Matem dengi mendillerin eyvallahına
Hayatın meydanlarını adım adım terketmeden evvel
Damarlarından büzülen buğ buram bir çiçek gibi
..
Elinde ileri uçlara uzanmış manyetik alan
Mıknatıslarla yitiğini bulmak için
Doğduğu topraklarda berbat çukurlara düşmüş insan
Uzaklarda kör bir fener
Fenerci tepeden tırnağa ölüm bandıralı korku direkli
Suyu azap çalkayan bir denize binmişek ki...
Hep fırtına..hep kara kara gün
..
Ne aysın
Ne güneş
Sadece kimi kereler geceyi soluduğunda
Küçük pırıltılarına bulduğu kaçaklardan
Kör döngülere isabet aldıran
Artık rast geldiğinden midir
Yoksa bilerek mi kasten..
..
O AN
Akacak kan damarda durmaz
Olacak olur, geç kalmaz
Ne fazla bir an
Ne eksik bir an
..
Ben bir Perşembe öleceğim
Evimde kimsecikler yokken
Kimsesizlik seyredecek beni
Yalnızlık uğurlayacak ölüme
Ben bir perşembe öleceğim
Gökyüzü yağmur ağlarken
..
Merhaba arkadaşlar!
06 Kasım 2004 Cumartesi saat 18.00'de, Mis Sokak'taki Şarlo Kafe'de gerçekleştireceğimiz LS'nin 3. toplantısına aşağıdaki kişiler, kesin olarak katılacaklarını belirtmişlerdir: (03 Kasım 2004 itibariyle)
1. SELÇUK ERAT / Grafik Tasarımcısı
2. ŞULE AYDEMİR / Medyatek Yayın Grubu, Reklam Müdürü
3. AZİZ KEMAL HIZIROĞLU / Yazar ve Çevirmen
..
Mİdyeler çiziyorum sahile
Senden habersiz
Birtek kuşlar görüyor orada beni
Ağır gemilerde benimle
Güzelim kasım ayında
Sahilde bir ben birde denizin hiç ayrılmayan dostları
Güzelim kasım ayında daha ne olsun
..
Bulutlar yaş döker fırtına kopar
Yüreğim kan ağlar bugün on kasım
Bu şuur bizleri bir millet yapar
Yüreğim kan ağlar bugün on kasım
Diner mi gözümde sanırsın yaşım
Dik durur yıllarca eğilmez başım
..
Davul iktidarin boynunda, ama tohmak baskasin elinde..
Bir cozum sureci dumeni donuyor herkesin dilinde...
Erdogan'a laf atan buluyor kendini ceza ewinde..
1 kasim sabahi VATAN SAGOLMAYACAK...
Madem derdimiz vatan gitsin bilal askere..
Alsin 365 gun sonra adam gibi teskere.
Sende vatan sagolsun de, emine vursun kendini yere..
..
BU GÜN 22 KASIM
Yetim’liğimin ve sensiz kalışımın ilk yaş günü
Korkuyorum üşüyor,titriyorum sanırsın kalbimi saran büyük bir buz yığını
Boğuluyorum,nutkum duruyor çözemiyorum bu bendeki düğümü
Biliyorum bu İlahi bir emir bu bir vuslat lakin bu dayanılır bir acı değil BABAM.
.
BU GÜN 22 KASIM
..
Bugün Kasımdı Her şey Karışıyordu
Bizden Birilerine bir şeyler Oluyordu
Yine Yüreğimiz Yanıyordu
Kasımdı Bize Yine bir şeyler Oluyordu
Kasımdı İçim Yanıyordu
Aramızdan Yine Bir Çiçek Soluyordu
..
Kasım Yirmi,
Takvimler düşman ömre,
Yapraklarla yarışıyor sayfalar
Yere düşen düşene.
Kasım Yirmi,
Deniz taşmış karaya,
..
bilirsin kasım hüzünlü olur,
manzarası aşk kokar, aşkı hüzün..
sarı, turuncu yapraklar
uçuşur sağa sola, kendini görürsün.
yaprakların uçuştuğu gecenin
sarhoşluğunda,
zaten üzerime gelen bu loş odada
..
Şairsin durmadan aşktan yazarsın,
Aşktan başka bir şey yok mu sanırsın,
Dön de bir bak sen de kendi çevrene,
Ne çok malzeme bulunur bakarsın.
Dünya aşkın üstünde durur sanırsın,
Sevmekten bahseder canlar yakarsın,
..