Yapma yahu..
Deme...! Sen bari etme
Demeye kalmıyor
Bir iyi bir kötüsü vardı
Öyle alıştırık numaracı ayaklarla...
Sana bir iyi bir de kötü..gibi hani
Yap ma yahu iki şık şık bir tık..
..
“yine böyle kasım günüydü yıllar önce
hani kör badem gözlü olurmuş ölünce
*
yine bir cuma günüydü tesadüf bu ya
dün unutuldu yazı yazmış gibi suya
*
sahte yaza benzer kasım ılık geçerse
..
Akşam oldu olacak..
Karanlığın bu vaktinde bu karlı dağların uzağı
Günlerden dondurucu serinlik
Hallerden firar
Bana
Azalıp giden zamanın güz izlerinde
Ağı gibi değen sarılıp yapışmaların
..
Ne mi olacak bu zaman bu dem ve ben böyle?
Hangi dalımı silkelesen kar,
Uzak bir esintiyken tutmuş şansına düşerek bütün yollar beni
Çekip götüren yangın mahalli bir bağırda ne hasretse o halden
Konmuş işte bir talih kuşu tepemden tırnağıma sevdalık
Düşleri buzul sessizliği ve iklimleri yazılmadık bembeyaz
Sürgün mü dersiniz
..
O’nun adı ile ilk akla gelen,
Çevresinde sayılan ve sevilen,
O’nu her yönüyle tanıyıp bilen,
Ne eksik, ne de bir fazla söz katsın;
Biri bize ATATÜRK’Ü anlatsın!
Yok arkadaş! Ben anlamam yolu yok;
..
İyilik sağlık denen şey
Güzellik başı çekmek üzere
Halka halka el tutuşacaksa insana
Kuru yemişle, acı baharatla
Salata cacık ve balık yumurtasıyla olacak iş değil ki
Kar yokuşundan suyu
Yağmur deresinden çağlayan sesini
..
Eli değmişken insanın kendine
Yaşamak denen işi eline yüzüne bulaştırmadan
Üstesinden gelmeli
Yoksa niye gelecekti buralara doğmakla,
Eğer ölüm
Varsa yoksa ölüm olacaktıysa?
Yolundan geçtiği hanın direği
..
Kendi olmamaya bir türlü yanaşmayan
Kol dirseklerle
Ayakları ateşler püskürtüsünden di li geç miş
Tırnağında bir yerde aslı olmalıydı oysa
Bütün tükenişlerinden
Ölümlerden zoru döne döne
Belki hatırlarsa birgün
..
Tarifsiz
Uzak ellerden doğmuş bir salkım ay ışığı gibi
Camdan bakan evin güzel konuğu tarifsiz
Aramızda ne yel var ne boran
Aramız
Sümbül dağlarından çiçek
Gönül bağlarından sarhoş,
..
İnsanın ne dün ne de yarın
Birbirini sivri,
Ateş püskürtüsü uçlarda dürte dürtükleye
Küsüşkün kendine sızıp büzülme diye bir hakkı yoktu
Bütün sen ben ayrımlarıyla çil çil saçaklanan
İlk ve masumane adımlarla işe başlayan
Sonrası dönüşsüz bütün yüzyüze yakınlıkları
..
Selam verdim
Boçlu kaldıysam kalandan bir fazlası olsun
Bunu kaldırmaya fazlasıyla pekala yetebilen
Benim can borcum, insan omzum, yaşam gücüm
Selam verdiysem
Bile bile toprağına bastım hayatın
Selam verdiysem iyiliğe güzelliğe diyip gidene
..
Durum
Sandığından da aşk
Ama gene de acele etme sen
İvediye getirme
Eğer insan dili kendi varlığının
İfade eden bir bölü kaçıysa
Hasretle bekleşmek...sevene
..
Sevmelere dahil olmak
Onca göçerliğin vardığına değen
Sonsuz hoşnut kalmaların el ve gönülbirliğiyle kurulu konağı
Sevmelere mü-dahil olmak ezik büzük artık bir kül tablası
Leş beleş...
Sevmelere dahil olmak gün gibi aşikar,
Yağmur gibi sağnak
..
Vucudunun bütün aksamları bir bir dökülen
Hadi diyelim ki
Sonbaharları andırır pür perişan oluşu
Birbiri ardına elden avuçtan çıkarak
Irayarak,
Gözden dilden ve gönülden
Büyük bir çöküşü kendi elleriyle hazırlayan insan
..
Şurdan burdan insanım diyen herkes
Uçmasına gerek yok...
Basit bir gülüşün peşinden giderek de içten
Uçmasına gerek yok büyük işler çevireceği aptallığına
Cumbo yayınlarına akın akın
Kalabalıkları kaçırmamak için...
Korkmasına gerek yok..
..
Karnın...
Zıngır zıngır zil davul
Ne çalarsa çalsın karnın
Kalbin senden umudu kestiyse
Kafan basmıyorsa hayıra ve şerre
Aç ve açıktaysan insanlığını dünden mezara gömdüğün
Sevgiye
..
Birazcık değişse de görüntümün siması
Değişmez sarf ettiğim sözlerimin iması.
İslâm benim ruhumdur, tenim Türk’ün aynası.
Hamurum saf topraktır, İman’dır öz mayası.
Güneş vurup erise yüce dağlarda karlar
Deprem olup açışsa yerin atında yarlar
..
Aylardan Kasım,
Kasılır Facebook yine kasım kasım.
Kalbimi hoplatır kısım kısım.
Sorma gitsin,
Günlerden Pazar,
Gelecekler bana azar azar.
Ben bu işten vallaha sıkıldım
..
Nisan’ın 14’ü… saat 18 suları…
Çalan telefonumdaki sesle aramızda şöyle bir muhavere geçti:
- Ben, KSÜ Kahramanmaraş ve Yöresi Kültür Değerlerini Araştırma ve Uygulama Merkezi müdürü, öğretim görevlisi Yrd. Doç. Dr. İbrahim Erşahin…
- Buyurun hocam, ben de Mehmet Gözükara… sizin için ne yapabilirim?
- Biraz önce bir öğretmen arkadaş bazı hocalarımıza Söz Kuşandı Şairler Kılıçtan Keskin Atışmalar adında bir kitap dağıtıyordu. Baktım, ilgimi çekti; mümkünse bir tane de ben rica edecektim…
- Hay hay hocam.. ne demek… başım üstüne! .. İlgili arkadaşa hemen söyleyeyim size de bir tane bıraksın…
Ardından, -ilgili dediğim- hemşehrimiz, Çiçekli Kasım Bal’ı arayarak durumu kısaca izah ettikten sonra, “Sana ayırdığın kitabı İbrahim hocaya verirsen beni çok sevindirirsin” dedim. Sağ olsun, Kasım Bey de çok memnun oldu bu alakaya. Kendine ayırdığı kitabı derhal Hoca’ya ulaştıracağını söyledi…
..
GÜLCE EDEBİYAT AKIMI
13-ŞİİR TÜRÜ:YUNUSCA
****************************************
..............................6 artı 5 =11
..............................6artı 5=11
..