On Kasım Sabahı...
On Kasım sabahı bir haber geldi
Atamız sonsuza daldı dediler
Sanki bir ok şu sol yanımı deldi
Dokuzu beş geçe öldü dediler.
 
Aşk bu dünyanın ölçüleriyle açıklanamaz sevgili. O ilkel bir acıdır, yaban bir ağrıdır. Gelir  ve içimizdeki o çok eski bir şeye dokunur. Sonra bir perde açılır ve yolculuk başlar. Bu yolculukta artık para, tarifeler, beklentiler, randevular, taksitler, iş, anneler ve korkular yoktur. Aşkın kendi gerçekliği vardır sevgili. İnsan bir başka ışığa teslim olur...  
Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil, içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir. Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur. Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.
Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de... Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...
Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili, kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı hakikatlere daha yakınızdır, inan...
Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye. Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda, gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri, o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim. Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...
Aşk çok eski bir şeydir sevgili. Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer. Sevdiğimiz insanların çocuklukları da... Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer. Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider, hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya...
Devamını Oku
Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil, içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir. Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur. Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.
Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de... Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...
Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili, kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı hakikatlere daha yakınızdır, inan...
Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye. Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda, gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri, o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim. Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...
Aşk çok eski bir şeydir sevgili. Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer. Sevdiğimiz insanların çocuklukları da... Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer. Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider, hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya...




bilmediğiniz sizce de belli değil mi?
Sayın pamuk.
Madem ki şiire eleştiri yapacaksan, öncelikle bir şiiri okurken önce şiirle hasbihal et, sana ne anlatmak istiyor derinden güzelce bir dinle, ha ben ha başkası fark etmez sadece okumak ile olmuyor , bu bir
2,İnci güne, ay'a , yıla tarihe göre yazılmadı, yaşanmış duyguları yaşamış gibi kaleme yansıyan dizeler. Bence şiiri bir daha dinle anlamadığın yerleri tekrar tekrar dinle anla öyle gel.
3. Ben kimsenin şiirini getirip sayfama asacak kadar yerim yok, ki sayfama zaten kendi ürünlerimi ancak sığdırıyorum,
4, (doktor kefenden anlamaz,) sorunuza sadece güldüm ????, burda sana nasıl izah edeyim nasıl nerden başlayayım ki seni bilgilendireyim, ki zatenn ne desem anlamazsın, anlasaydın şiir sana ne demek istediği anlardın , çözümü sadece gülmekden buldum.
5 , neden bu kadar kibirlisiniz?
6, o rüya dediğin acabaa kendine göre bir ruyayımı anlatmak istedin, yoksa burda kendinden bir eksiklikmi gördünüz,?
7, sormuşlar fuzuluye, insanların akıllı olduğunu nasıl anlarsın?
Konuşmasından demiş,
Peki ya hiç konuşmazsa?
O kadar akıllı insan yok ki, demiş
Bilmem anlatabildim mi.
8 , değildi Atatürkü, Biz taa ilk dedemiz hz Adem 'i görmüş gibi hepsini yaşamış gibi yürürüz azizim..
Ve selam.
Ya öylemi,, Bilmiyordum
Alan Toprak değil
Yaratan alır
Ya öylemi,, Bilmiyordum
bilmediğiniz sizce de belli değil mi?
Bu şiir ile ilgili 4 tane yorum bulunmakta