10 Kasım Atatürk'ü Anma ve Anlama

BÜYÜK TÜRK MİLLETİ

Dünyanın bize hürmet göstermesini istiyorsak evvela bizim kendi benliğimize ve milletimize bu hürmeti hissen, fikren, fiilen, bütün iş ve hareketlerimizle gösterelim.

Bilelim ki;
MİLLÎ BENLİĞİNİ BULAMAYAN MİLLETLER BAŞKA MİLLETLERİN AVIDIR.

MİLLÎ MEVCUDİYETİMİZE DÜŞMAN OLANLARLA DOST OLMAYALIM.

BUGÜN AYNI İNAN VE KATİYETLE SÖYLÜYORUM Kİ,
'MİLLÎ ÜLKÜ'ye tam bir bütünlükle yürümekte olan Türk Milletinin büyük millet olduğunu bütün medenî âlem az zamanda bir kere daha tanıyacaktır.

Asla şüphem yokktur ki, Türklüğün unutulmuş büyük medenî vasfı ve büyük medenî kabiliyeti bundan sonraki inkişafiyle âtinin yüksek medeniyet ufkunda yeni bir güneş gibi doğacaktır.

NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE!..
…
KAYNAK:
50. Yıl Konferansları
Birinci Baskı
MEB Devlet Kitapları
MİLLİ EĞİİTİM BASIMEVİ – 1974
Alıntı sayfaları: 154 – 156

*
TAM SEKSEN BİR YIL…

Bizler aklımız erdiğinden beri, gönlümüze bir güneş gibi doğduğundan beri, hatta diyebilirim ki, ilkokula gitmeden ruhumuza nakşedildiğinden beri yaşayan en büyük, en gerçekçi, en akılcı ve en lider Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK var idi, var olmaya da ömrümüz olduğunca devam edecek.
Bizden sonrakilere de bizler nakşediyoruz.
Diyebilirim ki, Atatürkçülüğü adeta hafızalara zerk ediyoruz.
.
Kutsiyet bakımından en değerlimiz, bir gün önce yani 09 Kasım 2019 tarihinde doğum gününü idrak ettiğimiz Hazreti Muhammed Mustafa (sav) efendimizdir.
Yok edilmek istenen bir milleti yeniden dirilten, küllerinden yeniden canlandıran ve yeşerten Atatürkümüz de maddî mevcudiyetimizin en değerlisidir.
…
Yukarıda Atamızın sözlerinden alıntılar yaptığım kitabın basım tarihi 1974 imiş.
Bundan tamı tamına 45 yıl önce basılmış bir eser.
Atatürk’ü tanıtmak, Atatürkçülüğü benimsetmek ulaşılabildiğince gözden göze, sesten kulağa yani bizzat anlatarak ve anlatılanlar dinlenerek öğrenilebir.
Bir yandan da erişilemeyenlere, gidilemeyenlere hem kalıcı olan eserlerle ulaşmış, hem de okuyarak kendi değerlendirmelerine de izin verilerek muhakeme etme şansı verilmiş olur.
Böylece kendi kendine anlama, algılama ve okuduklarını anlatarak daha kalıcı öğrenme fırsatı yakalanmış olur.
Maalesef günümüz gençliği görsele, resime, karta, kısa videoya daha çok önem verir oldu.
Özlü sözleri yeterli bulur oldu.
Kestirmeden sonuca varmayı, en kolay ve en pratik yol olarak gördü. Okumayı zaman kaybı olarak değerlendirdi.
Araştırma özelliğini kaybetti.
Her söylenene, her görünene inanır oldu.
Araştırm, inceleme, değerlendirme ve kıyaslama (muhakeme etme) kabiliyetinden uzaklaştı.
Resim Atatürkçüsü, özlü söz Atatürkçüsü, sadece sembolik Atatürk milliyetçisi olundu.
Okumdan, araştırmadan, öğrenmeden ve muhakeme etmeden nasıl Atatürkçü veya “milliyetçi” yahut bazılarına göre “devrimci” olunuyorsa?..
Zaman mı demeliyim, bilemiyorum.
.
Diyeceğim odur ki;
Bedenler gelir geçer, yani fanidir.
Fikirler ve eserler kalır, yani daimdir.
Daim olanlardan, fikirleriyle, eserleriyle yaşayacak olan değerlerimizden biri de Atatürkümüzdür.
Atamızın ölüm yıldönümü, O’nun bedenen ölümlü olduğunun, ancak fikirleriyle günümüze ve geleceğimize mürşit, yol gösterici, aydınlatan güneş olduğu gerçeğini bir kez daha hatırlama ve hatılatma bakımından önemli bir gündür.
.
Bu hatırlama ve hatırlatmayla diyelim ki;
Ey yüce Atamız!..
Yolun yolumuzdur.
Mekânın cennet, ruhun şâd olsun.

“VARLIĞIM, TÜRK VARLIĞINA ARMAĞAN OLSUN.”