1a/:
'Hu! ' de ve kapaklan...
Budur gök coğrafyası.
En hası budur güneş kültünün.
Bütünün peşinden koşan ayrıntıyı kaçırır. Ya Yakhya demem sen değil tabii. Herkes torun değildir dedesine. Oğlunun soyundan gelen albız da çıkar. Melekül tavs da... İsmail'de... Şahittir tarih. Tevarih tanık... Yansın yıldızların saltanatını bilemeyen. Evlat da olsa. Yani yanan müneccim çıkarsın külahını. Sarkıtmasın yıldız ışığı püsküllerini yüreklerin sahillerine. Onlara inanmasın uluslar. Son gemiye binsinler tufanda. Kahır demleyen keşişler otursunlar seyyarelere. Yudumlasınlar kendi kanlarını. Ve kahırlarını... Burada olmayanlar, olmadıklarına yansınlar yarının erkeninde. Dillerde bal ıslansın. Konuşmak ihtiyacıdır ya kişinin. Bir cümle kursun herkes. Kutsal ruhun etkisiyle hiç öğrenmediği bir dilde konuşma yetisi kazansın lal diller. Din bilginleri kutsal metinleri ırlasınlar ağır aksak ve usuldan. Ağlasınlar.
1b/:
Ey Yakhya sen de bize.
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta