Mertçe tısladı azimle ısırdı
Fareye bile razı oldu
Onu dahi temizledi pakladı
Horlandı tükürüldü ürküttü
Ne zaman ki yuvaya döndü
Bin üzülüş içinde kıvrandı da
yoldaşlarıyla buluşunca
dedi ki “budur nevalemiz”
Sanılır ki sağırdırlar duymazlar
Halbuki işretlerinde bin bir sesi anladı onlar
Ellerin nazlı dokunuşundan
mahrumluktur dertleri ya
en namuslu da sevişendir onlar
Vefadır
Susup biliştir kapıları
Açılıp saçıldıkça sarmaşık renkli dilleri
yakılgan toprağa
İsayı dahi anlayandır onlar
Öyle bir tevhid ki bu ördükleri
Saçaklarla ayrılan kökler değillerdir gayrı
Bir yumaktır içi içine gömülü
öbür ucu arş-ı Alidedir
Dışarıda şeytana benzetirler hamlar
Ama bu yuvada Yusuftan temiz
Eyüpten mübarektirler
Yuvaya dalmak isteyen kuyrukluyu
kızıl bir ateşle kaçırırlar
dışarıdaki kahrolur merak elinden
Derler ki
kandırmadan özünü
anlayamazsın çatal dillinin kadrini
en yüksek ufuktur aslımız
halden anlayanın haliyle
emiş karışız gör işte
baş konmadıkça deve gibi iğne deliğine
devalar saçan rıza bahçesine girilmez.
Kayıt Tarihi : 9.3.2008 14:58:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Burak Ülker](https://www.antoloji.com/i/siir/2008/03/09/1-yilan-yuvasi.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!