-Mersinde yayınlanan günlük İçelekspres Gazetesinin başmakalesidir-
Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği üyesi tüm devletler, Ortadoğu’da olup bitenleri; kendi programlarının uygulamasındaki bir parçası gibi görüyor olmalılar ki, mahreci kendi ülkeleri olan sivil toplum kuruluşları dahil, tüm kurum ve kuruluşların, kan gölü haline gelen Gazze’yi görmezlikten gelmektedir.
İnsan Hakları havariliğine soyunan başta Fransa olmak üzere tüm Avrupa birliği üyesi devletlerin apaçık bir şekilde, gözler önünde işlenen bu katliamı haklı gösterecek belgeler yaratma çabası içinde olduklarını herkes biliyor.
Adeta bir soykırım programının, dünya devletlerinin gözlerinin önünde işleniyor olması, oldukça düşündürücüdür! ...
Ne gariptir ki, bizim aydınlarımız (!) da, ancak Ermenilerin ortaya attığı Ermeni Soykırımı (!) safsatasından başka bir şey görmeyen gözlerini, emperyalist güçlerin bir yangın yerine çevirdiği Ortadoğu’ya bir türlü çeviremiyorlar!
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
Bu programın büyük bir haçlı programı olduğunu düşünüyorum…
Karabağ’da Ermeniler katliam yaparken seyirci kalan süper güçler, burada da seyirci kalmayı yeğlediler!
Ama Ermeniler’in ortaya attığı ve yıllar öncesini kapsayan sözde Ermeni Katliamı (!) projesi yalnız haçlı ruhuna sahip ülkelerden değil, bizi içimizden vuran ve kendilerini aydın ilan eden yazar çizerlerimiz tarafından bile zorla kabul gördürme gayreti içindeler…
Arkadaş, Filistin halkına uygulanan katliamı görmüyorsun da, yüz yıllar öncesindeki sözde Ermeni Soykırımını nasıl görebiliyorsun?
Sen nesin? ...
ÇOK HAKLISIN ABİ. BU BİR KATLİAMDIR, SEYİRCİ KALANLAR DA EN AZINDAN KATLİAMI YAPANLAR KADAR KATİL VE SUÇLUDUR.DUYARLI YÜREĞİNİ KUTLUYOR, SAYGILAR SUNUYORUM.SELAM İLE. 100 P.
duyarlı yüreğe alkışlar
Yorumların bazılarını okudum. Kısır bilgiler, yazınıza yorum yapmaya yetmez. 'Tam Bağımsız Türkiye' çığlıkları atılıyor.
Bizlerin Orta Doğu'da barışı sağlayabilmemiz ve zaman içerisinde de şimdi bağımsız gözüken Avrupa ülkelerini kendimize bağlayabilmemiz için önce benim şiddetle bu zamana kadar karşı olduğum AB'ne girmemiz şart. Bu, herkesin zannettiği gibi sadece ekonomik değil, askeri strateji yönünden de önemli. Buyrun; IRAK, tam bağımsız bir devletti. Sonuş n'oldu? Sudan bahaneyle Amerika duman etti geçti ve orada da kan uzun süre durmayacaktır. Amaaaaaaaaaaa; Irak bir Rusya'ya, bir Avrupa'ya, bir Çin'e sırtını dayamış olsaydı, Amerika bu denli keyfi, sadece çıkarı için bu cüreti bulabilir miydi?
Halkı şeriatla idare edenler, kendileri ise İngilterede saraylarda oturanlar neredeler. Neden gıkları çıkmıyor, çıkamıyor? İşim garibi onlar, bizden daha yakın Filistin halkına...
Hamas'la El kaide'nin çıkar ve iktidar kavgasından neden kimsenin haberi yokmuş gibi konuya eğiliniyor.
Filistin kamplarında eğitilen Arapların, Ermenilerin ve kaçkın yahudilerin güney Doğu'daki köylerimizi basıp, çoluk-çocuk, öğretmen-polis demeden öldürülmelerine medta Türk medyası neden bu kadar önem vermedi.
Daha geçtiğimiz ay, PKK militanı birisinin itirafı düşüncesizce, PKK ile savaş vermiş bir Albay'ımızın intihar haberiyle birlikte sayfalarında veren gazete, ertesi gün 2bir gazetede' diye, kendi kendisini tenkid etti.
Nobel'e ulaşmak için yollar açık.
Meşhur bir aktrist-aktör, şantöz ve dansöz, yazar ve senarist olmak için artık kimin ve kimlerin nasıl yüceltiğini görmemek için de kör olmaya gerek yok.
Tuvaletinin musluğuna kadar altın olan Arap dünyası, bir avuç Yahudi'nin hakından neden gelemiyorlar.
Dinse, din,
Milliyetse milliyet.
Demek ki koskoca Müslüman Arap âleminde inanç yok; birlik-beraberlik yok. Petrol gelirlerini avratlara, süpperrr lüxxx saraylara, sıçtıkları tuvalete yatıranlar neden yıllardır savunma sanaiine yatırım yapmadılar?
AB'nin bizi birliğe kabul etmemesinin altında kesinlikle dinî degil, ekonomik sebepler yatıyor. Türkiye'nin Orta Doğu'nun tek hakimi olacağı korkusu var. O zaman mamaları kesilecek. Türkiye'nin Orta Doğu'da itibarının artması, şimdiki emperyalist devletlerin elbette işine gelmez. PKK'yı başımıza sarmaları bundandır. O hallolsa, Türkiye böyle siyasî, iktisadi yönden birbirine güvensiz ülke olmaya devam ederse, başka bir dert başına saracaktır.
Konu çok uzundur.
Saygı öncelikli sevgiler.
Makaleyi sonuçlar çıkararak okudum.
YDD'nin bölgemizde ve Yakın Doğu üzerine yazdığı enaryolarla ilişkilendirmeye çalıştım savlanan düşünceleri..
Teşekkürler Sayın ÇELİK..
Arkadaş, Filistin halkına uygulanan katliamı görmüyorsun da, yüz yıllar öncesindeki sözde Ermeni Soykırımını nasıl görebiliyorsun?
Sen nesin? ... // Nafi Bey, bütün cümlelerinize tüm samimiyetimle katılıyorum..evet asıl sorgulamamız gereken kendimiziz selam ve saygılarımla..
sevgili gönül dostum ;
Ortadoğu ve mezeptamya cağrafyasıa baktığımızda medeniyetin ve doğal kaynakların beşiği fakat emperyalis yaklaşımlar ile batı parçala yok et taktiği ile önce halkları birbirie düşürüp artık beraber yaşayamaz hale getiriyor daha sonra insan hakları ezilen halkların hamiliğine soyınarak o bölgeyi sömürge daha olmadı kukla bir devletçik yapmaktadır. bunun bu şeklide olduğunu mısırdaki sağır sultanda bilmektedir.
esas konu madem bunu bilmekteyiz neden hala bu oyuna düşmekte ve bir birimize düşman olmakta ve ayrıcalıklarımızı zenginliğe döndürememekteyiz.
yazınızda sormuşsunuz acaba bu ülkeler Müslüman diyemi bu ülkelerde kıyımlara göz yumuluyor diye sevgili dostum sömürünün dili ve dini olmuyor malesef fakat biz müslümanların da kusuru yok değil millet olamamış toplumlar düzen denen acımasız çarklar arasında ufalanıp gitmekteler eğer güçlü olamaz isek ne kendimize ne filistine nede ezilen hiç bir halka faydamız olmayacaktır. önce tam bağımımsız bir ülke için çalışmalı bağımlılığı en asgariye indirgemeliyiz. borç alan mutlaka emir alır.
sevgili gönül dostum ;
Ortadoğu ve mezeptamya cağrafyasıa baktığımızda medeniyetin ve doğal kaynakların beşiği fakat emperyalis yaklaşımlar ile batı parçala yok et taktiği ile önce halkları birbirie düşürüp artık beraber yaşayamaz hale getiriyor daha sonra insan hakları ezilen halkların hamiliğine soyınarak o bölgeyi sömürge daha olmadı kukla bir devletçik yapmaktadır. bunun bu şeklide olduğunu mısırdaki sağır sultanda bilmektedir.
esas konu madem bunu bilmekteyiz neden hala bu oyuna düşmekte ve bir birimize düşman olmakta ve ayrıcalıklarımızı zenginliğe döndürememekteyiz.
yazınızda sormuşsunuz acaba bu ülkeler Müslüman diyemi bu ülkelerde kıyımlara göz yumuluyor diye sevgili dostum sömürünün dili ve dini olmuyor malesef fakat biz müslümanların da kusuru yok değil millet olamamış toplumlar düzen denen acımasız çarklar arasında ufalanıp gitmekteler eğer güçlü olamaz isek ne kendimize ne filistine nede ezilen hiç bir halka faydamız olmayacaktır. önce tam bağımımsız bir ülke için çalışmalı bağımlılığı en asgariye indirgemeliyiz. borç alan mutlaka emir alır.
Düşünce ve yorumlarınıza aynen katılıyorum.Rahmetli Kemal Fedai Coşkuner bir şiirinde 1974 yılında
Semerkant Buhara Kırım Kazanlar
Yıkılmış minareler dinmiş ezanlar
İnsan hakkı diye masal yazanlar
Bilmeyen ne anlar seni Türkistan
demişti o zamandan bu zamana hırıstiyan dünyasının müslümanlara bakış açısı değişmemiştir. Mesut Özbek
Uzun bir süredir israil siyonizmi tarafından filistin halkının başına bombalar yağdırılıyor. Aynı zamanda karadanda bir soykırım uygulanmakta.Bahanesi de Hamas’ın sürekli İsrail sivil yerleşim yerlerine dönük roketli- füzeli saldırılarını gösteriyor. Bu kesinlikle İsrail siyonizminin bahanesidir.
İsrailli Siyonistler ile ABD emperyalizminin beslemesi olan Hamas’ı kurduran, buralara getirenler de kendileridir. Hamas, Filistin halkının direnişini bölmek, parçalamak, laik, devrimci rotadan kaydırıp, yeşil kuşak ve BOP’un bir parçası haline getirmek için bizatihi beslenmiştir, geliştirilmiştir, desteklenmiştir.
ABD emperyalizmi nasıl ki Taliban’ı kendisi kurdurup ya da besleyip Rus işgaline karşılık Afganistan’da kendine basamak yaptı ve ardından da Taliban’ı bahane ederek Afganistan ‘ı işgale girdi ise; nasıl ki yine El- Kaide’yi bizatihi kendi ajanları ile kurdurup besleyen ABD onların ikiz kule saldırılarını bahane ederek Irak işgaline zemin hazırladı ise; aynı durum Hamas için de geçerlidir.
ABD emperyalizmi ve İsrail, Hamas’ı kendi kucaklarında besleyerek El-Fetih ya da diğer Filistinli devrimci yapıları,örgütleri,mücadeleyi bölmek ve parçalamak, devrimci bir rotadan gerici bir rotaya çekmek için kullandıkları örgütler olmuştur. Zira Filistinliler, diğer Arap ulusundan ülke insanlarından daha demokrat,daha ilerici, daha devrimci bir yapıda idi, şimdilere kadar.
Hamas, Büyük Ortadoğu Projesinin ve onunla birleşik Yeşil kuşak projesinin ürünü,sonucudur. Bu bağlamda Kökten dincilik yaşadığımız coğrafyanın ve de sınıflı toplumların ortaya çıkışı kadar eskidir.İslamın yapısal olarak köktendinciliğe yatkın olduğunu peşinen belirtmeliyiz.(Gerçi diğer dinlerde de aynıdır ama İslam bu noktada daha belirgin bir noktadır.) Zira din olarak İslamın kendisinin şerri hükümleri ve günlük yaşamın tümünü düzenlemeye dönük bir çok hüküm içermesi; beri yandan bu hükümlerin dinin vazgeçilmezleri-emri olduğunun önkabulü köktendinciliğin alt yapısını oluşturmaktadır.
Dinin tarih boyunca,egemenlerin elinde ezilenleri,sömürülen milyonları mevcut düzenlerin devamı uğruna afyon gibi kullanıldığını görmekteyiz. Din doğada ve toplumda olup biteni ilahi bir gücün iradesinin sonucu gibi göstererek,olayları yönlendiren nesenel yasaları redederek; dünyayı ve çevreyi tanıma olasılığını yadsıyarak insanların doğanın ve toplumun yasalarını tanımalarını önler.Öte yandan bu yasaların ortaya konmaları halinde kendilerine sağlayacağı yararların önüne bent çeker.
Din; Adaletsiz düzenin yolaçtığı acılara karşı ezilen milyonlar için bir sığınaktır.Öbür dünyada ödüllendirme adına,uysallığı,yazgıya boyun eğmeyi vaaz ederek,ezilenleri dünyayı değiştirmeden vazgeçirip edilgenliğe iter.Böylece gerçekten adil ve insani bir düzenin kurulmasının önüne geçerek, en nihayetinde mevcut sömürü düzeninin sürmesini sağlar.Bu açılardan gerçekten de EGEMENLER DİNİ HALKIN AFYONU OLARAK KULLANMAKTADIR..
Günümüzde emperyalist kapitalizm ve onun sömürgelerdeki yerli işbirlikçilerinin geniş emekçi yığınları sistem dışına çıkmamaları,sınıf mücadelesinin 'kucağına düşmemeleri' için fiili olarak dini ve özellikle de islami köktendinciliği geliştirme ve kullanmaları olmuştur.Başını ABD emperyalizminin çektiği güruh,meşhur yeşil kuşak projesini geliştirmeden önce de,gerek kendisi ve gerekse yerli işbirlikçileri aracılığıyla dini sonuna kadar kullanmışlardır ve kullanmaktadırlar.
Filistin sorunu bilerek ve isteyerek bu konumlara sürükleniyor ABD ve İsrail tarafından. Gazze’de Hamas’tan ziyade siviller vurularak,çoluk-çocuk,kadın-erkek,genç-yaşı demeden toplu bir katliam yaparak İsrail siyonizmi; bilerek ve isteyerek Filistin halkını ve emekçilerini yeşil gericiliğin kucağına itiyor. Bu arada dünyada da siyasal yeşil gericiliği de kaşımak ta cabası.
ABD emperyalizmi ve onun yerli uşakları olan İsrail ve TC, tam da şu günlerde bu fırsatı yakalamış görünüyorlar. Operasyon ya da soykırım öncesi TC’yi ziyaret eden Olmert’in RTE’ye operasyon ile bilgi vermemesi hemen hemen olanaksızdır. RTE’nin aşırı obsesif tepkileri de tamda bu nedenledir. Kendi geçmişi ile şimdisi arasında bir sıkıntı yaşadığı da. Ömrünü sözüm ona Siyonizm düşmanlığı propagandasına ayırmış görünen sistem yeşil kuşakçıları ve onların temsilcileri, Ortadoğu seksiyon yöneticileri; birisi ABD’ de yaşıyor ki- Fettullah Gülen-, öteki de birisi Cumhurbaşkanı, diğeri de Başbakan. Ve zamanın azizliğine bakınız ki; bu yeşil kuşakçılar ve bu BOP’ çular döneminde İsrail Siyonizmi, binlerce can almakta tereddüt etmediği gibi, bilgi vererek bunu yapıyor. Ve sözüm ona RTE’ de gezi üzerine gezi yaparak,emekçilerin, proleterlerin ceplerinden daha fazla yemek pahasına gezip duruyor. Arabuluculuğa soyunmuş gibi görünüyor. İşin esası, BOP koordinatörü olarak olasıdır ki, gittiği yerde yatıştırıcı ve sakinleştirici bir rolde hareket ediyordur.Ama görüntüde yansıtılan farklı tabiî ki.
YANİ TÜRKİYEDEKİ DE AMERİKADAKİ DE - DAHA HENÜZ TIS ÇIKMADI- HALKIN TEPKİSİNE KARŞI BİR AMÖRTÜSÖR GÖREVİ YAPIYORLAR..
Egemenlerin korktukları, asıl ürktüğü kesin ve net olarak, devrimci sınıf mücadelesidir. Filistin proleter ve emekçilerinin, özgürlük ile sosyalizmi birleştiren mücadeleleridir onları en fazla korkutan.
Tüm dünya proletaryası ve ezilen-sömürülenleri, Filistin direnişine bu gözle bakmak zorundadırlar. Filistin halkının soykırımına sessiz kalmamalıdır, emperyalizmin uşağı dinci örgütlenmelerin tekeline terk etmemeleridir. Türk-Kürt ve değişik milliyetlerden işçi sınıfının, Filistin halkı ile dayanışmasının özünü dinsel gericiliğe bırakmaması özellikle önemlidir.
Türk egemenleri ve ABD emperyalizmi ile İsrail siyonizminin dinsel gericiliğin sahiplenmesi noktasındaki tüm manevraları ve oyunları ortadadır. Yeşil gericiliğin sahte dinsel sahiplenmelerinin özü iyi kavravmalıdır. Egemen yeşil kuşak ve BOP temsilcilerinin sahtekar yüzü ile dinsel gerici siyasal İslamın sahte yüzü deşifre etmek devrimcilerin görevidir.Halkların gerçek ve nihai kurtuluşunun, halkların kardeşliğinin gerçek teminatı olan özgürlük,sosyalizmde olduğu her zamankinden daha fazla öne çıkmaktadır.Emperyalist kapitalizm ile yeşil kuşak-BOP kardeşliği açık ve net olarak ortadadır.... (ALINTIDIR, sEYDALİ , DÜŞÜN GURUBU)
FİLİSTİN’E AĞIT
Gazze’de bir kuş döner
Yerde yuvası yanar
Bir dal arar konmaya
Bulamaz geri döner.
Filistin’de bir kuş var
Kuş yavrusunu arar
Yavru yanmış yuvada
Yarasını kim sarar
Filistin’de bir kuş var
Şükreder kuşluğuna
Semah döner göklerde
Şükür insan olmadığına.
*
Filistin kan içinde
Alev alev, can içinde
Bir bebek öksüz kalmış
Memesi kan içinde
Filistin’e kan girdi
Ateşten şeytan girdi
Nidem ben bu yüreği
Sevgi derken kin girdi
Gazze’de bir çocuk var
Yanakta öpücük var
Kundağı kan içinde
Yüzünde gülücük var
Filistin’de bir kuş var
Yüreğinde bir düş var
Bu yazgının katibi kim
Bu işte bir yanlış var..
MAHMUT. NAZİK 10. 01. 2008 MERSİN
haklısın üstad. ermeniden özür dileyen sözde aydınlar. Filistinden özür dilesinler bari sizin için bir şey yapamadık diye. Türk halkından özür dilemek akıllarına gelmez zaten! saygılar.
Bu şiir ile ilgili 55 tane yorum bulunmakta