“Meze’m,
İçki beni mahvetti. Çocuklar dâhil, önüme gelenden borç istedim. Geri veremediğim gibi, yüzü yumuşak olanlardan biraz daha istemeye başladım. Yakınımdakiler yavaş yavaş azaldı. İçtenlikle selam verenler bile beni görünce başlarını çevirmeyi tercih eder oldular. Bakkalsa asık bir suratla artık veresiye vermesinin mümkün olmadığını söyledi.
Bütün bunlar, yokluğunun dayanılmaz acılarına katlanabilmek için şişelere sığındığımdan başıma geldi. Hayalini meze edip, boyuna içtim. Pis bir ayyaş olup çıktım. Kendimden nefret ediyorum!
Keşke bıraktığın gibi kalabilseydim! En azından temiz ve ütülü bir gömlek olurdu üstümde. Şimdi hiçbir şeye aldırış etmiyorum. Çıkarıp çıkarıp kapının arkasına asıyor, tekrar tekrar giyiyor, hiç de rahatsızlık duymuyorum. Bazen üstümdekileri hiç çıkarmadan bir kenarda sızıp kalıyorum. Uyandığımda bir de bakıyorum ki dışarıya giydiğim kıyafetler üstümde! Soyunma giyinme derdim olmuyor. İşte böylesine boş vermişim dünyaya.
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta