Onur BİLGE
“Hazine’m,
Dünkü mektuba Kaptan’la diyalogumuzun tamamını aktaramadan yazmayı bırakmak, mektubuma son vermek zorunda kaldım. Bizim çocuklardan biri geldi. Sen tanımazsın. Erdal… Biriyle başı dertteymiş, gece yarısı çıkıp gelmiş. Mecburen kapıyı açtım. İki de bira içmiş, iyi mi? Ben de hafif hafif demleniyordum zaten, o da oturdu. Konuş konuş... Sabahı ettik.
Mahkemesi varmış. Büyük ihtimalle aleyhine sonuçlanacakmış. Paniklemiş. Dedi ki: “Yaşlı genç, güzel çirkin demeyeceğim, bir turist kadın kafalayacağım, kalkıp gideceğim onunla yurtdışına! Bir daha da buralara gelemem kolay kolay ama yapacak başka bir şey yok! Ya içerde çürüteceğim gençliğimi ya dışarıda…”
Bir deniz bekliyorduk. Duvara çarpıp ölmesi gibi
özgürlüğüne uçan bir kuşun. Anlamın
düğüm olduğu zamanlar. Bütün yaraları
denedim. Ağzımda kan tadı. Saklanacak
o su kıyısı uzakta. Dağıldım
yaşlandığım yol için. Hangi çağa gittiysem
Devamını Oku
özgürlüğüne uçan bir kuşun. Anlamın
düğüm olduğu zamanlar. Bütün yaraları
denedim. Ağzımda kan tadı. Saklanacak
o su kıyısı uzakta. Dağıldım
yaşlandığım yol için. Hangi çağa gittiysem
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta