Apostol'la Dokuz Yüz Dördüncü Sayfaya Ek
1/:
Bir suçlu metropoldeydi yolum,
Kaldırım taşlarında rastlamıştım en son gölgene,
Üç gün mü desem,
Yoksa üç zaman mı bilemem.
Ama hüzünlü bir mağrurluk buğulanıyordu camlardan,
Umarsız çırpınıyordu somon balıkları akışın ters yönünde.
Eğer unutursan veya inkara yeltenirsen,
Ve öylece kalırsa aktimiz buluğ çağında mirzam,
O yerdeki gri yüzün ve boz yüzündeki pembe hüzün,
Tanık olur bakarsın bana.
***
Bir derin mahkemedir ki aşkın sorguhanesi,
Uzaklardan gelen zamanlar bile çok yakınımızdan geçerler,
Şimdi konuktur, bilmelisin ki onlar kaderin kazasına.
Ki bu rüzgarlarda anımsar yaşadıklarını,
Ve öylesine bir savrukluktur bizdeki gençlik,
Yani hayallerimize vurulan mühür,
İlelebet şahittir deli doluluğumuza yaşanmış hırçınlıklarda.
2/:
Ve ey şiir ve aşk sever alganoğulları...
Apostol lebaleb ruh-u mezbeleydi. Mekanik bir kıpırdanışla geriye dönüyordu zaman. Yıldızlar kayar gibi ilerliyordu. Ve meyhaneye giriyordu şahı cihan. Ve avanesi. Taç Mahal’in kubbesi başlarındaydı. Tam karşılarındaydı İrem’in asma bahçesi. İçerisi silme Mecus ehliydi. Onlar da içiyordu ateş suyunu. Ben de içiyordum anasını satıyım. İstanbul'un ortasındaki ahşap mozolesine tükürüyordu ikrah ile. Ve tekrar uzanıyordu Kommenos oğlu Kostantin diyar-ı Rumun en ücra köşesine. Apostol'un gözlerine kapanıyordu tozlu bir şiir. Yorgundu zahir. Bu uzayın dışındaydı belki de her şey. Ben ve diğer insanlar donmuş gibi takip ediyorduk çuvallar giymiş bir orduyu. Suyu zehir... Katığı baldıran bir güruhtu bunlar. Sayın ki Deggalo cinsinden birer ruhtu bunlar.
3/:
Ve ey aşk ve şiir sever ins-ü cin ehli...
İşte böyle bir hikayettir ki benimkisi sade hayal üstü pilav:
Apostol ile kral Gassani'nin hareketlerini gel de izleme. Ancak kimse işin sırrını anlayamıyordu gece vakti. Bense her zamanki gibiydim. İçiyordum anasını satarak şiire dair ne varsa. Kırpıp kırpıp gazel yapıyordum destanları. Çünkü kadehime doldurduğum ileri bir karakolun sınırlı korkularıydı...
***
Her bitişinde korkumun ve şiirimin uzatıyordum,
'Lan Barba,” diyordum. “İkiletme de doldur hele!
Çıldırtan şıradan olsun itin ölümü,
Hergele atın ölümü ise şeytan suyundan...'
Ne çıkar bir Roma daha yansa?
Hiç...
Kayıt Tarihi : 8.10.2006 09:44:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!