Apostol'la Yüz Doksan Beşinci Sayfanın Kaynakçası
1/:
Bedeni dökülmemişse sözün ey şahım,
Mistik bir simyanın serüveninde retorik kalıplara,
Beğenilmek zor zanaattır eski zaman ehlince,
Herkes kendince hesap üretir,
Zamanlı zamansız sormak için,
Özgür vilayetlerin asık duvarlı gümrüklerinde,
Oysa biz kaçın kurasıyız şahım?
Neden dem çekeriz gazel söyleyerek boş koridorda?
Ve niye bir enfusi körük ah çeker ateş içinde,
O ateş ki nefsinde iki ruh taşır:
Biri yakar isterse Roma’yı ruhu ile,
İbrahim’e çiçek tarhı olur bir diğer hali.
O bilir ne zaman çatallaşır yılanın dili,
Hangi cihet hangi duyguların aritmetik yurdudur...
Zaman be şahım,
Her şey gibi kuralarını da yutar lotaryanın,
Ben unuturum gideceğimiz yönü,
Ya sen anımsar mısın Roma’daki sürgün günlerini?
De hele şiirin içrek diliyle...
2/:
Ve ey şiir ve aşk sever ademoğulları...
Şöyle bir hikayetti benimkisi de:
Apostol acildi. Zaman biraz hızlanmıştı hilkatinin gereği olarak. Destursuz dalarak dağıtmışlardı demir urbalı atlılar. Zar kanatlılar ölü gözleri üstünde turkuaz ve mat... Dara, kızıyor ve dara çekiyordu bilcümle tekfurları. Sapsarı bir baldıran simyadan ılgıt ılgıt... Kıt bir merhamet... Ganimet gani... Yani kimseye göstermeden sallayıp alkollenmiş elini: 'Sıvış.' Diyordu Bizim Ap. İşaret ederek paslı zincirli esirleri. Gladyatörleri hizaya sokuyordu ölüm korkusu. Yaklaşan harbin korkusu arenaların küflü koridorlarında. Aralarında dakikalar süren bir dalaş... Ve ölümcül bir yavaşlıkla işkence bilimi... Ve yaşlı savaş ustalarının ellerinden kurtuluyordu cariye ehli. Hatta Apostol’un dişi ışılıyordu. Ve fısır fısır: 'Ben sana demiştim.' diyordu. 'Meğerse o bir ajanmış.' Ben bunu da duyuyordum ya kendi avucuma düşüyordum. Bir anda, çevreyi saran fısıltı kesiliyordu. Petersburg evriliyordu. Romanof devriliyordu. Çevriliyordu Volga boylarında Menşevikler ordusu. Su bir kez daha kaynıyor muydu ne? ...
*** ***
'Lan barba ikiletme de doldur,” diyordum ben de usulca.
“Şıradan olsun gladyatör itin ölümü,
Bolşevik atın ölümü şeytan suyundan...'
Şiir de böyle bitmezse nasıl biterdi hani?
Bilen ya şimdi söylesin bildiğini,
Ya da sussun diğer devrimin şafağına kadar...
Kayıt Tarihi : 8.10.2006 09:41:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!