Onur BİLGE
İnsan yaratılmışım. Mahlûkatın en şereflisi olarak… Allah’ın yeryüzündeki halifesi… Yaratan’a layık kul olabilmem, halifeliğin hakkını tam anlamıyla verebilmem gerekmekte… Bunun için her gün çeşitli şekillerde sınanmakta, dünyalıklarla ve rüyalıklarla bir biçimde imtihan edilerek yaratılanların en güzeli ve en mükemmeli olmanın bedelini ödemekteyim.
İnsan, ahsen-i takvimdir. Güzel olarak yaratılmıştır. O kadar güzel bir yaratılışla yaratılmıştır ki ona melekler bile imrenmektedir! Çünkü onlar irade nimetinden mahrumdurlar. İnsan irade sahibi, akıllı ve sorumludur. Dağlar taşlar kabul etmemiş, cesaret edememiş bu sorumluluğu taşımaya! Keşke bu kadar güzel, bu kadar mükemmel yaratılmış olmasaydım da, bu şekilde yaratılmanın hakkını verememe üzüntüsü ve endişesiyle kendimi yargılayıp yargılayıp böyle iç sıkıntılarıyla boğuşup durmasaydım!
Belli bir yaşa geldiğimden beri omuzlarıma yüklenen sorumluluğun altında ezilmekteyim! Bu yükümlülükten kurtulmam mümkün olsaydı keşke! Fakat ne yazık ki imkânsız! Ancak aklımı kaybedersem mümkün ki bunu kim ister! Sahip olduğum için şükredeceğim en önemli üç nimet, önem sırasına göre: Hayat, Akıl ve Sağlık…
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta