03Apostol'la Yedi Yüz Birinci Feylaman S ...

Ahmet Yozgat
2011

ŞİİR


6

TAKİPÇİ

03Apostol'la Yedi Yüz Birinci Feylaman Sayfası

Zirvelerde Uluyan Kurt Ve Çakallar

1/:
Ve ey şiir sever şahoğulları...
Zirvelerde gez de gezer,
Göz de...
Arpacıkta uluyanlarsa kurt ve çakallardır,
Avcının toruna düşmeye görsün ebemkuşağı.
Ya da bizler bir sevgilinin uzağındaysak mirzam,
Yanarız da, pişeriz de cennette bile olsak,
Ve ah vah ederiz hazar deminde bile,
Cepheden kalan yara yeri sahibi bizler,
Can içre bakan fettan gözleriz.
Bu kertede olur ne olacaksa,
Avcının toruna düşmeye görsün ebemkuşağı.
Yolun sonu, yolculuğun başında isek biz,
Hani ya, can eşiğimiz saldırgan cehennem ise,
Bitmez tükenmez bir yaşamda ha bire dolanırız,
Belki bir gece oturur ayın ayak ucuna,
Keskin bir hançereden sorgularız indimizi,
Kurban çukuruna akıtırız belki de, şahsi hatalarımızı,
En aylak yanımızı salarız ulu meydanına kentin,
Dalarız derin bir hoyrat uykusuna,
Aydoslarda gezinir gölgemiz iz ize…
Ardımızdakilere de, bensizlik çaylarına kan doğramak kalır.
Avcının toruna düşmeye görsün ebemkuşağı.
Kuşakta kan ki, suçun sıkılmış suyudur,
Suçun sıkleti ise az ötedeki sabahı uzatır da uzatır,
Benzetir kendini aynadaki son izime,
Sözümüze virgül doğrar,
Ünlem koyar, anlık mevtasının üstüne...
Yani dememiz o ki yolun buracığında,
Ve ey şiir sever şahoğulları...
Uzak zirvelerde gez de gezer,
Şimdilerde göz de...
Biz de geziniriz kız kıza,
Bu hıza şahit olmak da varmış işte,
En yavaş hız, burada ışık kadarmış…
***
Apostol'la Yedi Yüz Birinci Sayfaya Dibace
2/:
Böyle bir hikayetti benimkisi de işte ey ehli vatan,
Sayın ki herhangi bir tarihte ve bir izbe meyhanede yazılan,
Ve sunulmak için şahlar şahına altın ülkede diplomatik bir name misali:
Geçelim mi ilk pasajına bu günün? Hani ya, dersinya sen arada bir nakarat: Avcının toruna düşmeye görsün ebemkuşağı. Değil mi can? Dünün savaşlarını hepten unutmuştuk. Aşmıştık ya bir başka boyuta. Eski bir oyuna dalmış, abanmış dizlerinin bağına… İşte, o an… Tünelin karanlık ağzı ve dişlerin keskinliği…Ulaşmıştık sonunda karalar diyarına aydınlık romanların. Amanın! Her dem olduğunca içeri kara ve kırmızı yüzlü şeytanlarla doluydu ya. Herkes kendini içiyordu ya hani. Kimi günahlarının acılığını... Kimi bal tadındaki sevaplarını. Yani herkes eski aşkını.
***
Usulca, 'Lan Barba,” demdeyim ben de;
“Haydi canım ikiletme de doldur şu şiir kupasını! ”
“Yetmez mi evlat? ” diye soruyor barba,
Mora’dan isyan eder gibi kaldırıp komitacılığını.
Bense bu gece dibine kadar tiranım,
Sapına kadar Tepedelenli Arif Paşa:
“Dedim ya ikiletme.
Çıldırtan şıradan olsun itin ölümü,
Rahvan atın ölümü ise şeytan suyundan,
Sek şiir kalır bana da...'
Olsun. Ne çıkar anasını satıyım?
***
Ey şiir ve aşk ve isyan sever eloğulları...
Böyle bir hikayet benimkisi de işte,
Aşk ve ölüm ve som şiir üstüne son anın son nefesinde,
Yazmaz böylesi ne aşk-ı memnu’da ne de mesnevi'de bile...
Kaydını tutar bir Vildan her şeyin,
Ahmet Yozgati'de…
***

Ahmet Yozgat
Kayıt Tarihi : 19.12.2010 10:55:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Ahmet Yozgat