Onur BİLGE
Yeşil Çay Bahçesi, bizim espri mekânımız haline geldi. Orada, daha çok Define’ye sataşıyor, birbirimize şakalar yapıyoruz. Garson da tanıdı artık, yan gözle olacakları seyreder hale geldi. Etrafa biraz saygısızlık oluyor ama bizim masamızdan kahkahalar yükseliyor. İyi ki diğerleri de gürültülü konuşuyor da çok bariz bir şekilde ortaya çıkmıyor. Çevrenin ve caddenin gürültüsü boğuyor.
Dedenin, haşmetli bir Karadenizli burnu var. Uzun ve kemerli, kocaman deliklerinden kıllar sarkar, ucu da hayli olgun ve de dolgun. Işıl, kaşla göz arasında, çantasındaki kaşeye rimel sürmüş, solunda oturmakta olan dedeye:
“Dedeciğim, bir dakika bakar mısın? ” dedi.
Gönlümle oturdum da hüzünlendim o yerde,
Sen nerdesin, ey sevgili, yaz günleri nerde!
Dağlar agarırken konuşmuştuk tepelerde,
Sen nerde o fecrin agaran daglari nerde!
Akşam, güneş artık deniz ufkunda silindi,
Devamını Oku
Sen nerdesin, ey sevgili, yaz günleri nerde!
Dağlar agarırken konuşmuştuk tepelerde,
Sen nerde o fecrin agaran daglari nerde!
Akşam, güneş artık deniz ufkunda silindi,