Züldar Begüme Dokuzuncu Güzelleme
9/:
Hayal ülkemin begümü Züldar:
Bırakmaz bizi bin sene geçse de yalan.
Ne olursa olsun zamanın uzunluğu,
Ve bırakmaz seni adaletli kolları vefanın.
Takılmışsa öfke düğmemiz beynimizin iliklerine.
Delişmen arzularla sarmalanmışsak,
Uysal karacanın masalını dinlememeliyiz.
Dermeliyiz dağ olup devrilen delirmişliği.
Belli ki acıkmıştır uzakta bir yabani kaplan.
Korkmamız gerek gönlümüzün kapısı açıksa.
Özgürlüğü bulduksa yitirmişizdir emniyeti. Ey kızlar şahı Zü...
Artık çıkalım içimizde saklanan kendimizden,
Ağzımıza dolanan kınalı yeleyi biçip,
Üst üste kapanan ıslak yamaçları teperek,
Öperek yağlı ve kaygan vadi yamaçlarını,
Volkan olup fışkıran derelerde,
Silelim şiirimizin pasını.
Kız Zül...
Beynimdeki kinimdi yeşeren seni ararken.
Sarımsak nilüferleriydi belki de kinim sandığım.
Ancak zamansız saatlerin kopmuş ödü idi,
Yüreğimi baldırana bulayan çağlayan.
Ama Zü, ben öfkeli yağmur sonlarını özlemekteyim.
İnlemekteyim ellerimin haram terini yalaya yalaya.
Sevgili Zü’m...
Öksüz kağıtlara damlayan mürekkepti,
Kan sandığın yazdığım mektuplardaki izim.
Yüreğimi üşütense arsız sabahların ayazıydı.
Kurşuni özlemlerdi cehennemi ünleyen,
Yani intiharın en baba vakti...
Zira şimdi cennet nere bilinmez,
Çünkü... Çünkü... Çünkü...
Cibril'le senkrona keser gökyüzünde kozmik hız,
şiir ilinin ölümsüz burcundasın,
Sen ey begüm kız...
Arzın semaya hurucundasın,
Yıldız yıldız...
Ah hırsız!
Kayıt Tarihi : 1.4.2006 13:06:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!