01 Burası Filisttir, Orası Kilist+

Ahmet Yozgat
2011

ŞİİR


6

TAKİPÇİ

01 Burası Filisttir, Orası Kilist+

1/:
Bakmayın bana utanırım gözü ela güzeller,
Konmayın boynu bükük ve yeni kırpık çayırlarıma,
Yani siz, burnu gül kurusu üveyikler sabah erkenden.
Çünkü burası ateşlerle halayların yurdu Filisttir,
Kilisttir ceylan-ı İbrahimlere il olan bozkır.
***
Kilistte bir şafak vaktiydi zaman…
Filistte ise balalar çoktan ayaktalar kavak fidanları misali,
Ancak yangınlardan arta kalan yürekleri uyanık olsa da,
Hüccet değildir zamana gözleri, çünkü uyumadaydılar…
Bizimse hikayemiz ne Filist, ne Kilistte açardı ol demde çıkınını,
Kınını unutmuş bir paslı kılıcın kabzasında birer zebercettik,
Ya da tarihe düşen yoksul bir ebcettik...
2/:
İşte o zebercet ülkesinde de saat aynı guguklarla öterdi,
Türküler pembe ağızlarda başlardı usul ve zarif,
Biterdi kan kırmızısı yüreklerin ateşten dalgalarında.
Bizimse has bahçemiz ne Filist, ne Kilistte açardı ol şafakta gül goncasını,
Çünkü bir türkülü gecenin harmanındaydık biz,
O kınalı üveyikti kan uykumuzun sakin haritasını yırtan,
Daha sabah yeni olmuşken terli alnımızın çimen kızı yaylalarında,
Ve ela rengi gözlere henüz dolmamışken tan yerinin iksiri,
Artık çaresiz bir gün ışığı diliminde baldıran yemlenecektik.
3/:
Yani kurtuluş yoktu Filist diyarında yalel dilberlerine,
Ve Kilist ilinde son katardan arta kalan ceylan-ı İbrahimlere.
Kardeş kahırlar yüklü bir kervanın izine basa basa giderdik,
Biz de o kimli kimseli sis diyarlarına.
Kimse geri dönüşümüzü bilemezdi cem semahlarından,
Ağır aksak dizilen kan köpüklü anlardı sıçrama taşlarımız,
Kurtuluşun selamet sahillerine yani mavi semaya,
Yaşımız her anda bir yılı kavrasa da takvim tomarlarından,
Düşecektik çaresiz yaşlı zamanın öğütücü değirmenine…
4/:
Ya her şey türkülerin dediği gibi olurdu,
Ya da biz öyle sanırdık ki üveyikler kahır diyarlarına göçmez,
Her gurbete giden özgürdü bizim meşrebimizde oysa,
Bırakırdık bendini sel sularının, giderdi mekan,
Ancak her gidenin de üzerine türkü yakılmazdı ki,
Türküler için yürek tandırlarında koygun ateşler,
Ve harlı odlar için çıra gibi sevdalar gerekirdi.
Yani kurtuluş yoktu Filist diyarında yalel dilberlerine,
Ve Kilist ilinde son katardan arta kalan ceylan-ı İbrahimlere.
3/:
Meğerse, bir başka boyut daha varmış,
Ve herhangi bir kalp ikliminde de sarışın sonbaharlar yaşanırmış,
Biliriz ki biz beynine saplanır bir zebercet kabaralı kılıç,
Filistte sabahları erken uyanan mahmur adamın,
Gözü ela veya burnu gül kurusu bir sivri diken,
Yırtarmış boydan boya Kilistte ela gözlü kızların yaşam çadırını.
***
Böyle yazardı belki Zerdüştte yazsa bu aşkı,
Ne takati kalır Filist dilberlerinin o türküde od olduğunda,
Ne de dermanı kalır Kilistli ceylanların yanmak için,
Ya da bulutların pamuk şekeri misali çayırlarında ol sabahta,
Mavili aşktan ve gül kurusu dudaklardan yemlenmek için.
4/:
Beyindir her bir şeyin müsebbibi derler ya,
Ne inanasımız gelir yalancı evliyaların yürek gümbürtüsüne,
Ve ne de inanmayışımız sabahların ayazında üşümeyişliğimize.
Bakarsın dürülür zaman ve mekan,
Bir esrarlı frekanstan yayına geçer yüreklerin sırlı lisanı,
Son göçün son üveyikleri esved kanatlarını çırparlar apak saçlarımıza,
Ana, kız, ağıt, hüzün ve intikam tozar coğrafyamızda,
Biz yüreğimizden bir yerlerde el sallarız kızılca kıyamet içre,
Evet olur bütün hayırlar ve hayırlı saatleri yaşamın.
Sıyrılır zebercet kabzalı kılıç kınından efsun ile,
Yani bakarsın bir kurtuluş yolu görünür sisli ufukların aralığından,
Filist diyarında yalel dilberlerine,
Ve Kilist ilinde son katardan arta kalan ceylan-ı İbrahimlere.

Ahmet Yozgat
Kayıt Tarihi : 9.8.2006 08:20:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Ahmet Yozgat