GÜNLÜĞÜMDEN – 13
Merhaba sevgili Tutku! Seninle, farklı bir ortamda söyleşiyorum. Bilgisayar masamı ve bilgisayarımı, Halil’in odasına taşıdık.
Halil, gece üzerini örtmüyor. Havalar da serinlediği için, hastalanıyor. Şerife de onu yanında yatırıyor. Ben de, akülü arabamla,hareket güçlüğü yaşıyordum odamda. Şerife dün gece odalarda düzenlemeler yaptı ve benim çalışma odam olmasını sağladı.
Tüm yönlerden, çok iyi oldu. Yatak odam genişledi, güzelleşti. Her iki oda da, hareket etme olanaklarım arttı. Bilgisayar masamı, pencerenin önüne koyduk. Aydınlık ve yeşilliklere bakıyor. Gökyüzünü daha çok görüyorum. Ağaçlara, çalılıklara baktıkça, içim açılıyor. Yağmur, ne güzel seyredilir bu pencere önünde?
Ayrıca: Bu oda, daha korunaklı, sıcak. Nedense? Bilgisayarın başındayken, bacaklarım buz gibi oluyor. Zaten hep üşür benim bacaklarım. Ama bilgisayar başında, gerçekten buz gibi oluyor. Sanırım, hareketsiz kaldığı için.
Yarın, Anar’ın stüdyosuna gideceğim. Takı dizayn çalışmalarına başlıyorum artık.Renklerle ve biçimlerle oynamak, ayrı bir keyif olacak benim için. Tabii bir de farklı üretimde bulunmak. Yaptığım işten, maddi gelir elde edeceğimi bilmek, heyecanlandırıcı. Anar’la iyi bir ikili olacağız, iş konusunda.Dostluğumuz da, çok güzel.
Sevgili Tutku! Ev arıyoruz. Şimdi oturduğum ev, iç alanlarda, epey kullanışlı. Ama yer ve dışarı çıkma konusunda, hiç bana göre değil. Yer, sanki Alanya’nın dışı. Adres tarifi bile yapamıyoruz. Ara sokakların birinde. Her yere uzak. Sanki Alanya değil de,herhangi bir Anadolu kasabası.
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla