A L A N Y U M
Günlerim azalıyor burada. İçim bir tuhaf. Benim, ilk profosyonel çalışma iş yerim. Bir düşten yola çıkmıştık. Sonra, çok istemiştim burada çalışmayı. Anar’la ilk kez, iş görüşmesine geldğimizde,ne kadar heyecanlıydım? Kimseyi tanımıyordum.
Üretimlerimizi gösterdik Ahmet beye, kitaplarımdan sunmuştum. Reddetmedi beni. Yönetimle görüşmesi gerektiğini söyledi. Sonraki günlerde, bir-iki hafta izin verilebileceği bildirildi. Oysa ben: Birkaç ay çalışmak istiyordum. Bu isteğim kabul edildi.
Sonra standımın yapılmasını bekledim birbuçuk ay filan. Süha beyin çok işi varmış. Nasıl sabırsız bir bekleyişti? Sonunda, 16 Ocakta başladım işe. İlk gün bile satış yapmıştım. Onbeş-yirmi gün, normaldi kazancım. Sıcaklığım, bazen tatlı zorbalığım ve insanları etkileme gücümle, iyi bir satıcıydım. Kazanç: Anar’la benim günümüzü kurtarıyordu. Sonra, insanların alım gücü çok düştü. Anlıyordum onları. Gitme zamanımda geldi zaten.
Dışarıda, deniz kıyısında çalışmak istiyorum. Dün Belediye başkanıyla konuştum. Sanırım yarın belli olacak, nerede çalışacağım. Sağlığım ve maddi açıdan, deniz kıyısı iyi olacak benim için. Oniki saat havasız-güneşsiz-alternatifsiz çalışmak, sağlığımı bozuyor. Tırnaklarım inceldi ve kırılmaya başladı. Her gün, başağrısı çekiyorum. Yapay ve sağlıksız bir ortam. Sürekli yorgunum. Haftada bir iki gün, yerime kalacak biri olsaydı. Çok daha iyi olurdu. Ne yazık ki, alternatifim yok.
Burayı tek başıma götürdüm. Kimse inanmıyordu ama yalnız başıma çözümleyebiliyorum her şeyi. Bir işyerinde,benim durumumda birinin çalışması, olağanüstü. Ama benim için, değil. Tek kalacağımı bildiğimden, dışarıda da gidebilen, yeni akülü sandalye aldım. Böylece, hareketli oluşum, beni özgürleştirdi,hayatımı çok kolaylaştırdı.
Diğer çalışanlar, beni hiç yadırgamadı. Hatta hepsi çok sevdiler. Herhangi bir sorunumda, anında yanımda oldular. Acıma değildi. Saygı-sevgiydi. Yerimde duramayışım, pozitif enerjim, her şeye karşın çabalarım. Onları, olumlu yönde çok etkiliyor. Motive oluyorlar. Sıcaklığım, enerjim, yaşama sevincim geçiyor herkese. Maskot gibiyim.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta