İNANÇ ŞİİRLERİ

İNANÇ ŞİİRLERİ

Ünal Beşkese

Korku değil, inançla gönlünü âbâd eyle,
Gerçek, Allah sözüdür, yürekten biâd eyle.

O yüce nurdan sana bir zerre nasip olsa,
Gölgede kalanlar var, onları irşâd eyle.

Mutluluk, Allah lûtfu, sana mahsus olmasın,
..

Devamını Oku
Serdar Kalkan

Ufku dirilten bu hasret benim
İnancıma dirilen şah haydar
Şah ismail’in ensesinden inen bu direniş te benim
Sultan Selim’in karanlık hatırasından
Anadolu’ya sızan bindörtyüz yıllık inanç ışıltısı da benim
Kuyuda İsmail'in haykırışı, Pir Sulatan’ımın dirayeti
İleriyi görüşüm hep aynı
..

Devamını Oku
Bayram Kaya

Tıpkı kafasını masaya çarpışta, masayı döven çocuğun, masanın canını acıtmak için, masaya vurması da; masayı kendi gibi canlı sanmasındandır. Böylece mana algılaması dediğimiz “animist” kanıları vardı. İşte travma, bu animist sanısını, ağacın koruyuculuğu ile bütünleyip, içinde; o ağaca karşı, bir saygı sevgi seli oluşturacaktır. Hatta orayı kutsal sayıp, zamanla tabulaştıracaktır.

Bu saygı duyuş, “artık zamanın” eğlence ve oyunlarında, aklına geldikçe bir takım hareketlerle, hatırlama davranışları ile saygılaşma yâd edişlerine neden oldu. Sonrada tekrarlanabilir tutumlarla bu tavrını kurallaştırdı. Üzüm üzüme baka baka kararırdı. Artık bir etkileme ve etkilenme, taklitsel süreçleri devreye girerek, inançsal, büyüsel, tutumları doğmaya başladı.

Burada ikinci bir asıl konu, “artık zaman”, hünerlerin ortaya konup, geliştirilmesini de sağladı. Bu hem “gelişme”, he de yeni bir “yapı” idi. Yapı kendi içinde; saban bulanı, sabanı kullananı da çıkarmıştı. Yani sabansız yapının içinde, sabanlı yapı çıkmıştı.

Ama bir sorun vardı. Sabanın devamlı üretilmesi gerekiyordu. Daha henüz yeni ortaya çıkan saban, “yapısı”, hemen sorun olmuştu. Bu aşılmalıydı, ama nasıl? Sabanın üretiminden, sabanı yapana pay vererek, bu sorun da, yapının içinde yapının kendisi ile çözüldü. Yani, “yapının kendisi çözüm” olmuştu. Hiçbir dış karışması yoktu. Bu bir kendi kendini organize idi. Doğrusu, “yapı”, “yapı içinde” çıkıyor; “yapının kendisi sorun” oluyor; “yapı kendi sorunu çözüyordu. 'Bilimsel söyleyişle dissipatif süreçsel oluşumdu.
..

Devamını Oku
İmam Sürensoy

Eşekler mazlum yaratıklardır. ve eşekler her zaman insanların hizmetinden olmuş mazlum hayvanlardır. eşeğe yük vurursun. eşeğe binersin senin ayağın olur. insanların götüremediği yükü eşekler götürüyor..hatta son senelerde eşek sütü kansere iyi geldiği için litresini insanlar altmış tl den alarak şifa niyetine içiyorlar. yane anlayacağınız insanların hor gördüğü, insanların canı sıkılınca dövdüğü, hayvan eşekler insanlara hizmet eden bir hayvandır. şimdi iki ayaklı eşeklerden bahs edeceğim. insan suratındaki bazı yaratıklar kızları okutmanın günah olduğunu, okuyan kızların fuhuş sebebi olduğunu, ve şıx larının, kızları dışarda gezmelerinin yanlış ve günah olduğunu söylüyormuş. yane kız çıcuklarının okuması eğitilmesi yalnış ve gühan olduğunu söylüyormuş. mantığa bakın. bir kadının, bir kızın namusunu babasından, dayısından, kardeşinden ve oğlundan karuması için evin içinden gezmesinin doğru olmadığını söyleyen bu yaratıklarmı insanlar için iyidir. yoksa yaşadıkları kısa ömürlerinden insanlara hizmet veren eşeklermi daha iyidir. bence eşekler bu iki ayaklı esas eşeklerden daha iyidir. çünkü bu suratsız sakallı yaratıklar insanlara zarar veren kadınları ve kızları aşağılayan cinsiyet ayırımı yapan sapkın dini yobazlardır. Bunların zihniyeti kadını sadece ve sadece birer cinsel öbje olarak gördükleri için insanlara ve insanlığa zarar veriyorlar.
Bu nasıl bir dini inançtırki dini sadece kadınlara ve kadınların cinsel yaşamına ve giyinme şekline indirgeyerek sapkınlıktan başka bişe değildir.
Bir insanın zikri neyse fikri de odur. çünkü bir kızın abisinden babasından dayısından ve oğlundan kendini koruması için evin içinden de olsa gezmesini günah gören bir zihniyetin esas kendi iç güdülerini ve nefsini terbi,ye edememiş sapkınlıklarını kötü emellerinin dışa vurmasıdır. bunların fikri de bozuktur, zikride bozuktur. kendi o pis emellerini gerçekleştirmek için suçu kendi kızlarına, kendi kardeşlerine, kendi annelerine atmaktanda geri kalmıyorlar. çünkü neticede o pis emellerini gerçekleştirmek için suçu kızlara ve kadınlara atarak tahrik edildiklerini söyleyerek kendilerini haklı çıkarmaya çalışırlar..
Böyle inanç olurmu. eğer müslüman lık sadece kadının cinsel yaşamından, kadının giyiminden,kadının kuşamından, ve kadınların köle ve cariye olarak görülmesinden ibaretse batsın sizin o dininiz. batsın sizin müslümanlığınız.
Ayrıca bir kadının peçe ve kara çarşafa bürünmesiye. le mi namuslu olacak. bir kadının okula gitmemesiyle mi namuslu olacak. peki kadınlara hep eksik etek gözüyle bakan erkekler çok mu namuslu oluyorlar. namus kavramı sadece kadınlara has bir kavrammıdır. erkeklerin namus kavramı nedir biri bunu anlatsın. bir kere namus sadece cinsellikten. giyimden kuşamdan ibaret olmayan bir ahlak anlayışıdır. bir insanın namuslu ve ahlaklı olması için ilk önce dürüst olması gerekiyor. dürüst olmayan bir insan kendini ne kadar namus abidesi gibi gösterirse göstersin o insan namuslu olamaz. ayrıca namaz kılmakla, haca gitmekle. oruç tutmakla insanlar namuslu ve dürüst olamazlar. önce iyi bir insan olacaksın, dürüst ve iyi insan olmadan iyi bir müslüman olamazsınız.
ŞİMDİ İKİ AYAKLI EŞEKLERMİ İNSANLARA DAHA FAYDALIDIR. YOKSA ESAS EŞEKLERMİ FAYDALIDIR. KARARI OKUYANLARA BIRAKIYORUM.
..

Devamını Oku
Bahattin Tonbul

Bu nasıl müslüman bu nasıl inanç
Memleketi birbir, ellere sattı
Mağduru oynadı, kayboldu inanç
Yalanı dolanı, hep o yarattı

İnançlı kardeşim, güvendi ona
Yıllarca oy Verdi, tutulmuş cana
..

Devamını Oku
Sevinç Kavuk

Elbette yorumlar önemli, belgeler ise gerçektir. Yorumlar, düşünmeye pazl gibi birleşebilecek belgelerin yokluğuna dikkatler de olabilir. Yani yorum, var olan bir durum seyrinden yansıyan hislerimi böyle anlatabiliyorum demektir belki. Belgeler de yorumlanıyor, belki bu da izlenimler olarak aynı değerlerdir Yargıya saygının sarsılmayacağına inanç sağlığındaki en değerli güzelliği olarak, aşırılıkların gereksizliğinde kendi kendini bitireceğini duyarlık kazandıracaktır. Polis devleti serkeşliğinde vatana ihanet ile yazık ediyorsunuz demek bir yorumdur süregelen izlenimlerden belirtiler olarak. Olaylarla doluşan olgulara karşı konuşma değerine yansıyan haklılık nedenleridir bunlar…

Bu belirtiler birikisi ile suç işlenecek ve birer belge olacaktır nihayetinde. Suçu serkeşlemek bir hükümet işi ise, amacı soygunculuktur, milletin refahı ve huzuru değil. Bu teşvikler ayaklanmayı, iç kargaşayı yaratır ve çünkü, eğer dışarıdan yardım alıyorsa… Bu yüzden asıldı nice gençlerimiz. Bu cinayetlere neden olanlar hükümetlerdir, millet ve ordu değil!

Konuşurken de düşünelim dileği kolay bir istek değil, ama bir gerekliliktir. Hata bir doğal olasılıktır, hatayı anlamak bir gereklilik. Zira, okuma özeni kadardır izleyebilme yeteneğindeki dinleme dikkati ve bunlar konuşmanın bir değerler toplamıdır birlikte. Birlikler birlikteliklerdir. Şehitler ölmez, vatan bölünmez, işkence masumiyete büründürülmez! İşkence ithaldir bu yüzden. Vatan korunan millet mutluluğunu yaralamaktır bu iş için makamlara da görevliyi sızdırmalar. Bunlar, paraya kuyruk sallayanlardır, insanlığı toplu kıyımlara sürüyenler…

Vatikan desteğinde din savaşları ile İngiltere en bariz örnektir buna, Tarihin her döneminde. Aşırılık arsızlıktır, arsızlık basitlik. Öyle ki, amaca ulaştıran olgu kolaylığı, çığ etkenliği örgütsel tecrübe tekrarıdır Tarihler boyu… Avrupa bir döneklik serüveni, bocalar her nedense ve sürekli...
..

Devamını Oku
Sevinç Kavuk

‘Para yönetiyor dünyayı’ denilen devir kaç dönüş yapabilir? Gerçekten var mı o para? Bir başlangıç için vardır, çünkü mutlaktır bu. Alır üç beş -işçi anlamında- kabadayı, gerçekten sahip olmak istediği parayı kazandıracak kadar yıpratır, yıprananı yenisiyle doldurmak serileşir bu ilk ile. Kim kazanıyor: Hiç biri. Çünkü kabadayı aslında küçük bir karınca, kabadayı dediği aslında kazanmak istediği miktarın heves gücü. O kabadayı da bu namının hevesiyle koşuşturur, yorulur ve bekler, hakkını alacak diye, bu bekleyiş aslında balon şişirmesi olan kabadayı tabiri hevesleyenden farklı değil ve tükenir. O kazanç elbette paralı denilenin elinde ve pispirikliğini gösteriler, gösterişlerle süslenir, biraz konuşmak da bunun yedeğidir ve harcatır, sıfır noktasındadır o hep aslında.

Niye düşündüm sanki bunları: ‘para güçlü-bilgi bilinci zayıf’ devranının çarkı hep ‘para güçsüz-bilgi bilinci uygarlık’ hayrını döner. Çok şükür denilen hakkaniyetin dünya hazzıdır bu ve ruhun aşk taşıdığı inanç olan mücadele duyarlığı! Bebek servet ile doğmuyor, düşünce doğuyor sadece! Düşünce bir tebessümdür, tövbe tövbe şirinliğinde bile.

Herkes olmuş aydın, Atatürk şöyle demiş diyen Anayasa deliyor. Toplum iradesini hiçe sayan, başörtü yasağı gibi kürt azınlığı hakkını, vatan içinde vatan, din içinde din yılışmayı hukuk çiğnemek adına sokak kavgası, okulu yorma vb’nin ileri gidecek zemini de kısıtlı olmadığı için din, dil, ırk, işgal vs. terörlüğü büyüyen keyfini de iklim olan Yahuda örgütü yaratıklandığı Ergenekon nemenesi ile de yargıçlık beceriyorlar. Peki! Olsun bakalım!

Millet olmak aydın olmak demek gibilikle; ben gak dersem sus, guk dersem fırlat taşı zorbalığı mı? Millet olmak aydın yetiştirmek demek diye ise; aklı az olan, parası çok olan da huzurlu, korkusuz, aynı makamda aynı hizmet, aynı bankada parasını aynı hak ve huzurla işletecek olursa, taraflılık salyasını akabilir mi? Türkiye Yahuda değil. Ergenekon Türkiye’yi yargılıyor ve: Yargıçlar iktidarı, iblisler iktidarı, eşkiyalık iktidarı diye ‘kimin canı ne zaman neyi de nerede isterse’ Türk milletinin ödeyeceği maaş, T.C. milli mülklerin sahibi olarak da, tepin, dök kurdunu, meydan elinde, dünyası ediliyor. Teksasta at koşturanlar, it dalaşmasını pişkinler ve sayalım mı böyle, yoksa biz dayanıyoruz nasıl olsa, dayanır bu keyfiyete uğratılacak çocuklarımız mı diyelim?
..

Devamını Oku
Mehmet Caner Sümengen

Ayrılık; ardısıra yalnızlık...
Umut, sabır,inanç, vuslatı bekleyiş...
Kocaman bir yürek, büyük bir aşk...
Geçen günler, tükenen bir ömür...
Ve sen!
O sen de ben!
Aynanın iki yüzü de yalan...
..

Devamını Oku
Hüseyin Avdic

Geometrik inanc

Ey BiRBiRiM oy BiRBiRiM
Sen DOGRUSUN ben egriyim
Hersey sIfIr Sen BiRBiRSiN
Sen DOGRUSUN ben egriyim

..

Devamını Oku
İbrahim Faik Bayav

-Mehmet Altan:-
Eskiden, şehir-belde, gezilen şardı, dedi.
İnanç-kültür-sosyallik, hoş yağan kar'dı, dedi.
'Kent dindarı' vasıflı, geldi birden aklına!
Genç olduğum zamanda, bilirim, vardı, dedi.


..

Devamını Oku
Mehmet Savaş Yıldırım

Şiir umut,aş yarındır benim için
Sevgi, dostluk, barıştır.
Bir hazinedir gizli
Sırrını herkese açmayan


Şiir duygudur,düşüncedir
..

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Çekim Yasası

Evrendeki tüm varlıklar, potansiyellerine, yazılımlarına yani ruhlarına göre çekime tabidir! Bunu fizikte “Kütle çekim” olarak biliriz! Benzer şekilde tüm ruhlu varlıklar, evrenden çeker; tüm canlı ve cansız varlıkların ruhu yani yazılımı vardır! Şuurlu varlıklar mesela insan bilinçle çekim yapar, diğerleri doğal olarak yazılımlarına yani ruhlarının potansiyeline göre çekim yapar! “Adem’e meleklerin itaati” buna işarettir! Yani şuurlu çekim, şuursuz olan soyut-somut şeyleri kendine çeker! Bunu kendi gelişiminde kullanır!

Bakınız evren, inancı ödüllendiriyor! Kişi inançlı olduğunda başardığı şeyin "İyi-kötü" olmasının evren için bir farkı yok! Hayır da şer de tercihe göreceli! İnanan kişiler, kendilerini en başa oturtarak bir sistem kurduğunda başarıyor ve diğerleri onu destekleyerek veya protesto ederek daha da yükseltecektir. "Çekim yasası", inanca bakar!

"Çekim yasası" gereği en fazla "Şeytan" dan (Lanet de etseler, aynı etki) bahsedenler, en fazla şeytanı çekenler oluyor! Yine "Çekim yasası" gereği kavga ve mücadele üzerinden gidenler en fazla huzursuz olanlar oluyor! Yine "Çekim Yasası" gereği, başka insanların kendi aralarındaki kavgaya bir şekilde dahil olanların, gereksiz yere sopa yemesi kaçınılmaz! "Kavgada aracı yer sopayı"
..

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Hakikat
Hakikat nedir?
Hakikat, zaman ve mekan boyutunun işlemediği alanda saklıdır!
An, zaman birimi değildir aslen! An, zaman ve mekandan münezzehtir! An, zamanı ve mekanı doğurandır.
Dünya'nın yalanı ahret, Dünya'dan bakarsan; ahretten bakınca da ahretin yalanı Dünya! Cem edince de hakikati hepsi! Biri diğerinin tarlası!
En büyük hakikat insan için “Ben” dir!
Ben olmadan O dahi bilinmez!
..

Devamını Oku
Selma Öz

Tanıdık bir hüzün asılı pencerede
Kıpırtısız yaprak gökyüzü el-alem
Söz bitti
An sükutun vakti
Gitmişin bitmişin yadı yüreğimde
Bu katıksız özlem sana değil inan
İzahı zor
..

Devamını Oku
İbrahim Durmuş

“HİDAYETE ERDİM..? ”

Yaşadığımız topraklarda yani T.C. sınırları içinde; önceleri Musa ve İsa’nın göksel dinleri;
Antik yunan, Mısır ve Mezopotamya dinleri/inançları; doğudan gelen göçmenlerin/istilacıların Şamanizm, Budizm gibi farklı inançlar var olmuş.
Ve sonra İslam.

Yaşadığımız topraklarda yani T.C. sınırları içinde; değişik çağlarda çok farklı kavimler yaşamış. Malum burası yolgeçen hanı, han da değil geçit yeri, köprü. Farklı dinler/inançlardan daha çok farklı kültürler/kavimlerin uğrak yeridir memleketimiz.
..

Devamını Oku
Bayram Kaya

Dizin konu 5 e, Ö.Ç.M. Rumuzlu Değerli eleştirmene yanıttır.

“”Bayram Bey; yazıyorsunuz ama şu soruma doğru cevap verin. Kurtuluş Savaşı'nı yapan bu yüce millet lâik olmak için mi, yoksa Batı'nın kokuşmuş, kültürümüzle uyuşmayan, ahlâksız değerlerini kabul etmek istemediği için mi savaştı? Lâiklik referandumla halka sorulmadan, emr-i vâki ile getirilmedi mi? Mâdem demokratik bir ülkede yaşıyoruz. Ben de size bu soruları yöneltiyorum. Bana irticacı, mirticacı demeye de kalkmayın. Çünkü ben Fransızca Bölümü mezunuyum, Batı kültürü aldım ve hayatta Kur'an Kursuna dahi gitmedim. Ben daima mazlumun yanında oldum ve halkla iç içe yaşadım, yaşamaya devam ediyorum. Lâiklik ve Sekülarizm arasındaki farkı incelemenizi istiyorum. Taşıma suyla değirmen dönmez. Üstün sınıflar niçin halka sormaya korkuyorlar? Halk lâikliği seviyor mu? Sevmiyor mu? Tatil günleri cumartesi-pazar mı olsun? Benim sadece bir oyum var. Netice olarak bu aziz millet bunca zulmü hak etmedi. Allah yardımcımız olsun, bizleri her yere çöreklenmiş Ergenekon gibi çetelerden korusun. Hoş çakalın.””

“” Kurtuluş Savaşı'nı yapan bu yüce millet lâik olmak için mi, yoksa Batı'nın kokuşmuş, kültürümüzle uyuşmayan, ahlâksız değerlerini kabul etmek istemediği için mi savaştı””

Bu yaygın soyut ve tutarsız; “”batının ahlakı”” söyleminizin cevabı için “”Batı Taklitçiliği”” yazı dizimi inceleyebilirsiniz. Bu söylem bir savunma fikir olmayıp, mahalle dedikodusu niteliğinde, bilgisizce bir argümandır. Ama kurtuluş savaşını halkın niçin yaptığına yine de değineyim. Halk ve toplum kavramını karıştıran herkes, birinin sorununu diğerinin sorunu yapıp, kendi bilmezliğini, güya sorusunu da, bir fikir özgürlüğü gibi ortaya atmaktadır!
..

Devamını Oku
Necdet Sakar

Bir Ses Gelir Uzaklardan
Sonsuzlugu Müjdelercesine
Ve
Aydınlanır Tüm Evren
Bir daha görünmemek üzere

Anlamak işte bunu
..

Devamını Oku
Sevinç Kavuk

Kuran’ın gerçeği, Kuran harflerinin Arap alfabesinde kullanılıyor olduğu ile şaşmaz. Bir uzay kıyafeti giymekle uzaylı olunmaz. Eşeğe kitap yüklemekle eşekten alim olmaz. Hazır bununla başlamışken şöyle bir demonstrasyon denemiştim, anlatmaya değer buluyorum:

Baş parmak Arenadan kalma bir vahşet coşkusu, diğer dört parmak da: serçe parmakla Zebur’u, yüzük parmağıyla Tevrat’ı, orta parmakla İncil’i, işaret parmakla da Kuran’ı sıralayalım bir demonstrasyon olarak. Yahudilik beliren baş parmak, yüzük parmağı ve orta parmağı avucunuzun içinde tutun, ne çıkıyor? Bir gölge oynunda ‘Kurt başı’ dikkatimi çekti, böylesi bir anlatıma başlayınca bu tesadüf ile karşılaştım. İlginç buldum. Önce şaşırdım, sonra tebessüm ettim ve düşündüm. Eminim, sizler de düşünüyorsunuz bu ilginçliği…

Ve diğer bir ilginçlikte şu sıralama haliydi, Zebur ile şeytan tanımı olarak dokunduğum parmaklarımı da bir bir açarak: ‘Zina’, ‘fitne-fesat’, ‘kapatma (orospuluk) ’, ‘harem-kerhane’ ve 2000’li yılların belirtisi olarak da sanıyorum ki ‘çocuk pornosu’ alınacak sözlüğe. Bunlar bir sözlük etmez, ama bütün bunlar Yahudiliğin armağanıdır yeryüzüne. Buna ne büyük farklılıktır göz, kulak, burun, ağız ve dokumuzdan sağduyu anlayışını insanlığa emeklemek.

Peygamber efendimizin vefatından sonra ‘ancak ve yine’ millete yılışıyor Yahudi ve dağıtıyor: Hz. Ali sizi seviyordu diyerek Alevilik, Ağalık sizdeydi diyerek Şii vs. ile bölük pörçük böldü ve onları Yahudi ordusu olarak hep yedeğine aldı, ihtiyacına fitneliği eğiterek ve parayı sözüne bedel ederek bölük pörsük kullandığı Yahudi orduları olduğunun utanç halini sanki biliyorlardı gibi, dağlarda, çetelikte, saldırmaya havlatılanlar edildiler, insanlığın yüreği bu kayba ağlıyor, yarattıkları ölüm terörlüğü, huzuru ve refahı yaraladıkları acılardan hüzünleri o kadar derin değil….
..

Devamını Oku
Sevinç Kavuk

Ülkenin nitelikli insanlarını koruyarak ülkeyi savunmak, ülkeyi düzenli bilgiler dahilinde ve haricinde vatan varlığı ve bütünlüğüne öncelikli kararlar ve kararlılıkla yönetmek, ülke halkını bilgilendirmeyi de özenle ve süreklilikle sağlamak, propaganda sırtarması ile tartışma çirkefliğine vardırma arasında bir farkı anlamaya başlatacak niteliklerdir. Kaldı ki, her ülke halkıyla, değişen doğa ve dünya ülkelerinin sorunlarından doğacak durumlara hazırlıklı ve hazırlanma yeteneğine güven olmalıydı. Yurttaşlık bilincine ödev ve görevini unutmadan yaşayan ve unutturmayan halkıyla bir ülke, dayanışmaya sağlıklı, dayanmaya sağduyulu bir güçtür. Türk tarihi bu vicdan güzelliğidir!

Yüce Türk Milleti vatandaşlık bilincine görevini de, ödevini de ne unutmayı, ne unutturulmasını sevmiyor! Benim adımdır Yüce Türk Milleti, hizmette yücelik bilinmeli! Bu inanç yıkılmaz! Bu yaşam ebediliktir. Ne mutlu Türküm diyene!

Türkiye’m, dağınık hükümet örgütlenmesi ile yönetilecekse, hükümeti olmasın demeyi tercih eder ve halkın, meclisi daha iyi denetleyecek, vatandaşlığını donanacağına gücünün ve yeteneğinin olacağına güveni ve güvenliği ile: hem korurum inançla, hem bu güveni sağlarım o sağduyulu emeklerindeki özene diyecek heyecanı coşkudur. Bu vatan ve vatanın asil Türk Milleti her sorunu kendi üstlenecek yetenek ve cüret sahibidir, evrensel sorumluluklarıyla! Bir hükümet halkı makaraya alamaz!

Terör, açlığı protesto eden bir örgüt sanılıyor. İnsanlara ayrışık muameleyi protesto eden bir örgüt sanılıyor. Yazık. Bu yüzden, yani bu vahşet kusanları canlarında, yıllarında yaşadılar, yaşayacaklarını bilmeden diyemiyorum, demeyeceğim de üstelik. Bilgi yoksulluğu ile vurdum duymazlığın hakim olduğu edepsizlik nasıl da ortak çelişkenler olmuşlar el ele ve dağlarda ve isteklerde üstelik…
..

Devamını Oku
Nuran Karaca

Unutuldugunu sanip,
Selami kesisinle,
Bir türlü sevdigime
Inanc göstermeyisinle,
Verdigin ayrilik cezasini
Ölüm bilmisim sayende.
Ayriligin, ölümden
..

Devamını Oku