' SÖNMÜŞ ODUN ATEŞLERİ ' NE
Dindar sanıp zalimi, omuz vermekten vaz geç,
Zalime biât etmek, Müslümana ölümdür.
Uyan gaflet uykundan, rüya görmekten vaz geç,
Zalimle baş etmenin, yolu bölüm bölümdür.
tozlu bir şemsiye durur
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla
Devamını Oku
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla
Türk Milleti'nin her zaman yüreğindeki ateş kordur. Bazen küllenmiş gibi görünse de, eğer vatanına, kutsal saydığı her şeye en ufak bir halel geldiğini hissetse, o ateş benzin dökülmüş gibi parlar. Bunu tarihte çok görmüşüzdür. Tek yürek, tek bilek olur.
Şiiriniz belli ki yüreğin ateşi harlandığı zaman yazılmış. Değerli şair gönül gözüyle görüp, yüreği dağlanarak yazmış. Buz tutmuş yürekleri ateşler gibi seslenmiş.
Kıymetli şair arkadaşlarımız o kadar güzel yorumlamışlar ki, bana da bu güzel şiiri ve yorumları alkışlamak ve kutlamak düşüyor.
Gönülden kutlarım. Sağ olun.
'Güç bende, ne istersem yaparım' diyen varsa,
Hak, hukuk ve adalet kavramı böyle darsa
Din ve vatan aşkınız, hep susacak kadarsa;
Ateş sönmüş demektir, geri kalan külümdür......../
Ünal hocam,
Artik öyle bir ortama cekildikki herkes birbirinden süphelenir,korkar oldu,gün gecmiyorki bir yandas basinda hayli tanidik bir yazar seriattan dem vurmasin,tellallik yapmasin,yada tv.lerde artik alenen propoganda yapiliyor,asker 'yayla'lari birakmis,mehter marsiyla sabah sporu yapiyor,eskiden güven duyulmayan askere simdi tekrar muhafizlik görevi veriliyor.Bence bunun bir tek anlami var;Ister ic,ister dis mihrakli gücler tarafindan olsun, Cumhuriyetimize,laikligimize karsi yöneltilen
bütün kötü emellerin karsisinda en büyük güvencemiz olan askerimiz vardi,ne yazikki oda artik saf degistirdi..!
Bence bundan sonrasi Allah´ a kaldi,Allah yardimcimiz olsun,insallah bizler yanilirizda korkulan olmaz.Hocam sizi cani gönülden kutluyor,yeni yilda hersey gönlünüzce olsmasini diliyorum.selam ve saygilarimla.
Şiir öyle samimi öyle doğru fikirlerle yazılmış ki..Kaleminize sağlık diledim.Aklın yolu birdir deseler de sanırım kendimizle çelişir hale geldik. Birbirimize gittikçe uzaklaşır olduk...aramıza setler çeker olduk...yabancılaştık...hayatımızdan çıkardık...yazıklar olsun bugüne kadar olan dostluğumuza dedik... dedikte dedik...Umarım birgün fikir bazında ayrıştığımız dostlarla yeniden biraraya gelme şansını yakalarız...yoksa biz diye birşey kalmayacak:(( saygımdasınız...
Ne kadar gerçek bir şiir. Yazık ki birileri dediğim dedik diyor bir sürü topluluğu da yalakalıkla iş götürüyor. Adı dindarlık. her şeye ayrı bir kılıf buluyorlar. Diğer yanda cebinde üç kuruşu olmayanların uyurgezer halleri.. Daha çok yolunacak kaz var sanırım. Ne adalet ne hukuk ne dindarlık her biri hazin derin karanlık..
Değerli şiirinizi ve şiir yüreğinizi sonsuz kutluyorum... Saygı ve sevgilerimle..
sevgili hocam din iman inanç idyerek uyutulan vu yığınlara söyenecek sözü siz söylemişsiniz finalde söylediğiniz gibi susumaktalar o halde ateş sönmül kül kalmuştır yüreğinizin coşkulu sesini kaleminizin anlamlı ve duygulu paylaşımını candan kutluyorum
Güç bende, ne istersem yaparım' diyen varsa,
Hak, hukuk ve adalet kavramı böyle darsa
Din ve vatan aşkınız, hep susacak kadarsa;
Ateş sönmüş demektir, geri kalan külümdür...
Artık her yer kül, her yer toz, her yer duman.Yanan ülkenin geleceği, yanan biz...
Ne zaman uyanacak bu millet?. nasıl uyanacak?... Ancak bu kadar açık ve net, aynı zamanda şiirsel yazılırdı ahvalimiz... Kutluyorum tüm içtenliğim ve saygı dolu sevgimle efendim...
Kul hakkı yiyenler ilahi adalet önünde elbet hesap vereceklerdir.. Dünyanın fani olduğunu unutanlar hırs ile hüküm sürerken unutmuş gibiler İbadet ve yapılan hayır gizli olursa makbuldür...Kutlarım duyarlı yüreğinizi ve ona elçilik eden güçlü kaleminizi..Nicelerine +10
Saygılar
Kendi ateşleri ile kendilerini yakanların odunlukları baki kalıyor ne yazık ki...
Sayın Ünal Beşkese., kış uykusunda uyuyanların ne yazık ki ne zalimin zulmünden ne de yenilen haram lokmalardan, kul haklarından haberleri var... Onlar bedavadan geldiğini sandıkları makarnanın karın tokluğunda., bir çuval kömürün geçici sıcaklığında kendilerinden geçmiş halde derin uykularına devam ediyorlar...
Anlamlı ve doğru çalışmanızı, kaleminizi kutluyorum...Saygı ile...
Şu günler...
Hava soğuk, kar örtüyor her yeri...
Kimi 'sarayda', sıcacık koltuklarda... Kimi 'odun yok, kömür yok, yiyecek ekmeğin peşinde...'
O saltanat 'haram üzerine' kurulmuş ise, hele 'yetim hakkı ise' yenen.... Millet 'yarın derdinde' iken, onlar ikbal peşindeyse vay hallerine, vay milletimin düştüğü acze...
Ne diyelim Abi... Allah 'akıl, fikir vermiş' kuluna.. Ki kullansın, 'zalimi, zulmü' bilip ayırsın diye...Hala anlamıyorsa bu halk, başına geleceklere razı demektir..
Kutluyorum ders veren şiiri ve usta kaleminizi...
Ah üstadım maalesef eskiden olduğu
gibi şimdi de çok münafık var.
Bakın Efendimiz zamanında ki meşhur
olanına;
Abdullah bin Übeyy bin Selûl, münâfıkların reisi idi. Hz. Resûlullahın aziz şahsiyetini nazarlardan düşürmek, İslâmiyetin inkişâfına mâni olmak ve Müslümanları birbirine düşürmek için elinden gelen bütün gayreti ömrü boyunca göstermekten geri durmamıştı. Bu menhus maksadını tahakkuk ettirmek için de bir çok iftiralarda bulunmuştu. Müslümanların tesanüde en çok muhtaç olduğu bir zamanda bu adam tesanüdleri bozucu hareketlerde bulunurdu. Fakat Cenâb-ı Hakkın inayeti ve Resûlullahın tedbir ve himmeti ile bu teşebbüsleri hep sonuçsuz kalırdı.
Buna rağmen onu öldürtmedi hatta;
Abdullah bin Übeyy, münâfıkların reisi iken, oğlu Abdullah son derece samimi ve müttaki bir Müslümandı. Bu, 'Ölüden, diriyi, diriden ölüyü çıkaran' Cenâb-ı Hakkın kudret ve hikmetinin bir tecellisi idi. Baba münafıkların reisi, oğul mücahid bir Müslüman.
Babası vefât ettikten sonra, oğlu Abdullah babasının vasiyeti üzerine Hz. Resûlullahın huzuruna çıkarak, 'Yâ Resûlallah! Gömleğini bana versen de, babamı onunla kefenlesem' dedi. Sonra da, 'Yâ Resûlallah! Onun namazını kılıp istiğfarda bulunsanız'804 diye ricada bulundu.
Gariptir ki, hayatı boyunca İslâmiyet aleyhinde plânların tasavvuru ve tahakkuku ile meşgul olan bu adamın kefenlenmesi için Resûl-i Ekrem Efendimiz sırtından gömleğini çıkarıp Hz. Abdullah`a verdi ve 'Cenaze hazırlanınca bana haber veriniz, namazını kılayım'.. Dedi ama ayet geldiği için
kılmadı..
Mesela bedir savaşında 300 kişilik
askerlerini çekmip Efendimizin mağlup
olmasını bile istedi. Buna rağmen
öldürtmedi.. Hatta savaşta bize yarımın
gerekmez bile demedi.
Müslümanların ibadetine mani olmayan
bir Ermeni fabrikatör bile, Müslümanım
deyip işçisinin namazına mani olan
iş verenden daha faziletlidir ve daha
üstündür.
ÜSTADIM ÇOK ÇOK TEŞEKKÜRLER
SAYGI VE MUHABBETLERİMLE SELAM
EDERİM.
Bu şiir ile ilgili 20 tane yorum bulunmakta