KAZALI DÜŞLER
Aç karnına yatan çakal, rüyasında hep leş görür,
Tek başına yatan bekâr, sırma saçlı bir eş görür.
Herkesin bir hayâli var, kâh ümitli, kâh ümitsiz,
Herkes, kendi zihnindeki fikre göre bir düş görür.
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
İNSANIN FİKRİ NE İSE ZİKRİDE O DERLER SAMİYETLE YAPILMAYAN HİÇ BİR İŞ DÜZGÜN OLMAZ ŞU ANKİ GÜNDEME UYGUN BİR ŞİİR OKUDUM KALEMİNİZDEN KUTLARIM üNAL BEY 10 ANT
Tekrar şiirdeyim. ' Dervişin fikri neyse zikri odur' demiş atalarımız. Fakat bunlar ezber bozanlar. Fikirlerindekini zikretmiyor, topu ters köşeye atıp kaleciyi şaşırtıyorlar. İşlerine akıl sır ermiyor.
Bilmem ne zaman amelleri ayaklarına dolanacak?. Bari vakit geç olmasa. Kutlarım vatansever yüreğinizi ve güçlü kaleminizi saygımla üstadım...
Gaflet ve dalalet içinde olanlara en okkalı cevap, şiir..
Bir kez daha kutluyorum Abi..
'Aç tavuk' misali işte... 'Darı ambarda' hazır nasılsa... At önüne yemlensinler...
İyi de 'harmanda eli olmayanın' ambarda ne işi var? Ülkem sırat köprülerinden geçerken 'işgalciyle' işbirliği yapan genetik özürlülerin eline mi kalacak kutsal topraklarım?
Hadi ordan 'çakal!'
Duyarlı şahsınıza, 'yazan' kaleminize saygı ve hürmetimle abim...'
Zikri de fikride çakalık olanın ancak rüyası da dünyası da leş dolu olur... onların genleri öylesine bozuk ki güzellik onları dürter, rahatsız eder... Fitne füçur kaynar yüreklerinde... Kanla beslenir insanların üzüntü ve göz yaşından, acısından zevk duyanlardır... Pisikolojik bozukluğu olanlardır...
Onlar Türk'lüğü içlerine sindiremeyen Türk düşmanlarıdır...
Benlik egosuna kapılmış, hep ben düşüncesiyle yaşayanlardır, O yüreklerde Millet olma, Ulus olma zihniyetinden çok varsa yoksa ben düşüncesi hakimdir ki bunun son evresi de Vatan hainliğidir...
Böylesi çakallara en güzel cevap '' Aç tavuk kendini darı ambarında görürmüş'' Rüya görüyorsunuz bir yerleriniz açık kalmış demek en doğrusudur...
Bu Vatan öyle üç beş çakalın ulumasıyla verilecek kadar değersiz değildir; Onların yularını elinde tutan ağa babaları çok iyi bilirler... Gerekirse bir daha anlatırız, bizce mahsuru yoktur...
Bilmelidirler ki Atatürk bu Vatan toprağına gönül vermiş her insanın yüreğinde yaşıyor ve ebediyete kadar yaşayacaktır...
Her Vatanperver yürek bir Atatürktür...
Harika bir şiirdi... Kutluyorum Ünal Bey... Saygımla...++
hocam harikasınız muhteşem bir taşlama..ellerinizden öpüyorum fazla söze gerek yok şiir kendini yeterince yorumluyor zaten..bizlere ayakta alkışamak düşer..elelirinizden öperim sevgili hocam..++10..ant..
Terörle beslenmeye çalışan kişileri ve zihniyetleri lanetliyorum.
Tebrik kelimesi gerçekten ifade etmez bu şiire olan hayranlığımı, Şiir bu olsa gerek dedirten türden bir çalışma idi.GÜZEL YURDUM öyle bir yerdeki dış ve iç mihrapların imrenerek bakıyorki bakarken salyalarının vatanımı kirletiyor.ama biz Türk olarak, türk olduğumu övünçle gögsüm kabara kabara söyleyerek. karşılarında taş gibi durarak
onların emellerine karşı koyacagız.bizim ölümden korkmadığımızı artık onlarda biliyorlar.varsın onlar salyalarını akıda dursun.Değerli kardeşim ünal bey sizive kaleminizi ne kadar övsem azdır sanırım.Diyorum ki keşke Antoloji yetkilileri şiir seçerken böyle güzel şiirleri görselerde biz okuyucu olarak memnunluk duysak. Ben antoloji yetkililere sesleniyorum seçici kurula şiirden anlayanları getirsinler her okuyucu şiire göre yorum yapsın.altına günlük hayatını anlatmasın.kutluyor kaleminizin önünde saygı ile egiliyorum..
kutlarım yurtsever dostum.YUVASIZ KUŞ
Her zaman Türk olmaktan gurur duydum. Taa çocukluğumdan beri, hattâ üç yaşımda bile ne zaman bayrak görsem, Atatürk'ün büstünü görsem, karşısında elimi alnıma koyar, başımı iki yana sallayarak, büyük bir huşû içinde İstiklâl Marşını söylerdim. Kesinlikle annem veya başkası bunu söylemezdi yap diye. Bu duyguları nasıl kazandığımı bilmiyorum, ama okulda izci iken de, bandonun önünden geçerken tüylerim diken diken olurdu.
Ey Türk gençliğini ezbere duyarak okurdum. Marşlarımızı kezâ... Bizlere ne oldu? Ne oldu bizlere böyle? Bu duyguları duyan o kadar az kişi kaldı ki... Millî bayramlarımızda çakı gibi yürüyen askerleri annemin gözleri dolarak, tüm halkın alkış yağmuruna tuttuğunu hatırlıyorum.
Yeni yılda vatanımızı, milletimizi yine birlik ve beraberlik içinde görmek ve bu duyguların yüreklerimizde ebedi yaşadığına yine tanık olmak istiyorum.
Şiirinizi kutluyor, sevgili vatanıma huzurlu ve en güzel gelecekleri diliyorum.
Saygılarımla...
işte bu.! gafillere aymazlara, vatan hainlerine en güzel cevap olmuş satırlarınız sevgili Ünal hocam.. yürekten katılıyorum söylediklerinize ve kutluyorum.. saygılar..
Bu şiir ile ilgili 35 tane yorum bulunmakta