yarım yüzyıl kadar önce, bu ülkede 'Yüksek Adalet Divanı' adı ile bir rezalet yaşandı.
'Sizi buraya getiren kuvvet, böyle istiyor' diyebilen ve o talimat gereğince karar verdiğini adeta itiraf eden Karagöz sesli bir başkanla, onun Hacivat sesli savcısı,, üçü gerçekleşen bir sürü idam kararı verdiler.
O kararlarla idam edilenler, elli yıldır, bu milletin büyük çoğunluğunca kahraman oldular milletin gönlünde.
Fakat, o rezil mahkemenin bu Karagöz başkanıile Hacivat savcısı, aradan geçen bunca yıl, adalete sürülmüş pis lekeler olarak, tiksintiyle anılıyorlar, rahmetle bile değil...
Bu gün de ilginç bir gelişme yaşanıyor ülkemizde.
Türkiye Cumhuriyetinin Genel Kurmay Başkanı, terör örgütü kurmak ve yönetmek suçundan müebbet hapse mahkum ediliyor yine bir mahkeme tarafından.
Hem de, gerçekten bir terör örgütü kurup 30-40 bin vatandaşımızın ölümüne ve devletin taşıyamıyacağı kadar ağır bir mali yüke neden olan katil başı,
Müptelayım, deliyim, düşmüşüm esrarı-ney'e
Feleğin kahpe başında paralansın parası
Ben güzel sevmeye geldim, değil ekmek yemeye
İş işten geçtikten sonra olsa bile zamanın yargılamaları her zaman daha adil oluyor. Yassıada yargılamalarını ve sonuçta verilen ve asla kabul edilemez kararların sorumluluğunu birilerinin üstüne yıkmaya çalışan bugünün siyasi iktidarı bilmelidir ki bugün 'Silivri' yargılamaları ve sonuçta verilen anlaşılamaz kararların vebali de zamanın yargılaması sonucunda kendilerinin üstünde kalacaktır. Tabi ki gene iş işten geçmiş olarak...
Anlamlı çalışmanızı kutluyorum sayın Ünal Beşkese...
En basitinden 'utanç duyuyorum' adalet adına! Türk Yargısı adına...
Utanç duyuyorum 'evrensel hak ve özgürlükleri' göz göre göre çiğneyenlerden!
Utanç duyuyorum 'Türk Ulusu adına' yargı yetkisini kullandığını söyleyip, Türk Ulusunu 'yok etmek isteyenlerin' kirli oyunlarının figüranlığını yapanlardan!
Bu kadar çelişki nerde yaşanır?
'Genel Kurmay Başkanı' yapıyorsun...... 2 yıl tüm icraatlarından yürütme adına sen sorumlusun!
Alınan tüm kararların altında senin imzan var!
Fiilen görev yapar, yetkileri elinde taşırken 'SUSUYORSUN!' Susmak ikrar değilse, 'SUÇA ORTAKLIKTIR' en azından, eğer ortada 'ÇETE/ÖRGÜT VARSA!'
Emekli olana kadar bekliyorsun..... Peki 'DARBEYİ Mİ?' diye sorsalar, nedir vereceğin cevap?
Ortada somut hiç bir emare yok! Ama üretilen onlarca senaryo var! Kime ait, kimlerdir o senaryoları yazıp, vizyona sokanlar, varsa cesaretin hadi deşifre et!
Bir ulusun 'ortak aklı' bu kadar dumura uğratılırdı ancak! İnsanlar aptal yerine ancak bu kadar konabilirdi! Helal olsun size..........
Ama hiç unutmayın... 'ENGİZİSYON MAHKEMELERİ, EN SON ONU VAREDENLERİ DE YOK ETTİ!'
'Adalet adına' adaleti yok edenleri ise tarih ve insanlık asla affetmedi!
Teşekkür ederim yazı için Ünal Bey, değerli abim...
Yassıada Günlerinde henüz Ortaokul öğrencisiydim. Kim haklı, kim suçlu idrak edecek yaşta değildim. Ama yine de bir insan canına kıymanın ne denli acımasızlık olduğunun bilincindeydim.Ayrıca, bu kararı verenlere de çok içerlemiştim. Çünkü Menderes;okul yolumuzda, Elekçi Irmağı üzerinde ikidebir selin alıp götürdüğü dal köprü yerine geniş, üzerinde arabalar geçen bir demir köprü yaptırmıştı. Kendimce bir vefa borcum vardı, çocuk kalbimde... Şimdi, deveyi hamuduyla götürenlere sorgu sual yok.Yıllarca dap başlarında vatan savunmasında bulunmuş onca değerli komutanlar, aydınlar, bilim adamları ve düşünürlere acımasız ve hiç de adil olmayan çok ağır cezalar.
ADALET, İNSANLIK SUÇU İŞLİYOR, GÖZ GÖRE GÖRE...
(Indra Ghandi)der ki:
'BiR MİLLET UYUYORSA UYANDIRMAK KOLAYDIR.
UYUMUYOR DA UYUYOR GİBİ YAPIYORSA NE YAPSANIZ NAFİLE, UYANDIRAMAZSINIZ. '
Ne kadar da şu an içinde bulunduğumuz duruma uyan bir söz...
Bu kararları veren sözde huhukçuları Tarih lanetle anacaktır sn hocam... Kutlarım bu derinlemesine gözlem yazınızı. Saygım sonsuz...
Bu şiir ile ilgili 3 tane yorum bulunmakta