Ey yüce Rabbim
Bizi bizden iyi bilirsin
Ben senin yarattığın
Çıkarcı, aciz kulunum
Söylediklerini bilirim
Dinini de iyi bilirim
Ama işime gelmez
Hayatıma uygulamam
Yıllarca yalanın
Batılı yalancıların
Peşinde yürüdüm
Senin yolunu terk ettim
Batıda dostluk ışık aradım
Batıda, çağdaşlık umut aradım
Düşlerimi, yaşantımı
Batıya göre ayarladım
Müslümanlara darıldım
Onlarla yolumu ayırdım
Onlarla birlik olmadım
Onları yalnız bıraktım
Ama sürekli istedim
Onlar beni onaylasın
Ben batılı olmaya çalıştım
Batı gibi çıkarcı davrandım
Sen zaten bunları biliyorsun
Batı hep çıkarını düşündü
Beni kendi dışında gördü
Ama ben illaki sendenim
İllaki seninleyim dedim
Hala onun peşindeyim
Hala onunla olmak isterim
Hala yanında şeref isterim
Bak işte yeni durumlara
Gerçi hep eski manzara
Çıkarlarımız çatıştı hayatta
Yavaşça gidiyoruz savaşa
Batı bölmek istiyor çıkarınca
Bunları hep görüyor biliyorsun
Biliyorum enayiliğime gülüyorsun
Ey Yüce Rabbim,
Ben ne kadar çıkarcı olsam da
İşime geldiğinde senden olsam da
Yolunu terk edip yolundan ayrılsam da
Sen yine yardım et bana tüm belalarda
Biliyorum,
Başımızdan bela savrulunca
Biz belalardan kurtulunca
Hayatımız düzlüğe çıkınca
Seni dinlemeyiz isyanımızla
Girmeyiz yoluna hayatımızda
Yine yolunu çağ dışı sayarız
Emirlerini hiç yapmayız
Sana uyanları hep horlarız
Biz batıdan asla ayrılmayız
Biliyorum, biliyorsun
Ben aciz, ikiyüzlüyüm
İşime gelince sana yalvarır
İşime gelince sırtımı dönerim
Ama sen Tanrı’sın
Sen bizleri yaratansın
Bizim yanlışımız olsa da
Senin yanlışın olmasın
Sen bizi hep korumalısın
Diye dua etsem
Yüz çevirir misin?
Beni yalnızlığa
Terk eder misin?
Ey kulum
Sen beni dinlemedin
Yolumu terk ettin
Beni çağdışı ilan ettin
Diye, beni cezalandırır mısın?
20.07.2007 - İzmir
Mehmet ÇobanKayıt Tarihi : 20.10.2007 01:25:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Değerli dostlarım... Yeni bir seriyle insan, insanlar ve Tanrı ilişkilerini değişik açılardan sunacağımı ifade etmiştim. Serinin ilk çalışması 01. Ters düşer miyim? isimli çalışmamın altına not düşen ve özelime yazarak beni uyaran, değerli görüşlerini sunan kardeşlerime çok teşekkür ediyorum. Bütün yazılanlardan yararlandığımı, bildiğim bir çok konunun pekiştiğini, bilmediğim bazı konuların tarafıma ulaşmasından dolayı mutlu olduğumu bilmenizi isterim. Sizlere duacıyım. İyi ki varsınız. Yaşadığımız ülkede ve dünyada, insanların Tanrı'yla, biz Müslümanların ifadesiyle Allah ile ilişkilerinde çok değişik boyutlar vardır. Kur'an kavramları içinde dua, sadece bir söylem değildir. Dua bir inanış ve yaşam biçimidir. Şükretmek, hidayet etmek, dua etmek, sabretmek, tevekkül etmek, azmetmek, akıl etmek, tefekkür etmek vs. gibi kavramların hepsi, sadece söylem üzerine gezinenler olmayıp, insanların düşünce ve hayat biçimleridir. İnsanlar kendilerine göre düşünür ve yaşarlar. Düşünmeden yaşayan hiç bir insan yoktur. Ama kiminin geniş, kiminin dar olabilir. Olumlu olumsuz her yaşam biçimi mutlaka bir düşünce biçimine dayanır. İnsanlar çoğu zaman düşünüp yaşadıklarını söze aktarmada farklı davranırlar. Yani bir bakıma, düşündükleri ve yaşadıkları ile söyledikleri ayrı şeylerdir. O nedenle, toplumumuzda dualar genelde sözel olarak algılandığından, sözle yapılan dualara, düşüncelerimiz ve yaşamlarımız uymaz. Bu seride, insanların gerçek dualarını. Yani düşünerek, yaşayarak yaptıkları dualarını. Sözlerden öte mısralara aktarmaya çalışıyorum. Müslüman’ım diyenlerin farklı düşünüş ve yaşamlarıyla, gerçekte Allah'a nasıl yaklaştıklarını görüyoruz. Kısaca yazdığım çalışmalarda, Müslümanların farklı düşünüş ve yaşayışlarını, Rabbin huzurunda samimi bir itirafla dua şekline sunarak, gerçekleri ifade etmelerini aktarmaya çalışıyorum. Amacım hiç bir kimseye, gruba, cemaate gönderme yapmak değildir. Suçlamakta değildir. Zaten böyle bir şey etik değerlere sığmaz. O nedenle, isimler yoktur. Düşünceler vardır. Düşüncelerin mısralara aktarılışı vardır. Bazılarımıza ne kadar ters gelirse gelsin, bunlar Müslüman’ım diyenlerin akıllarında, düşüncelerinde yaşamlarında olanlardır. Ben kabul etmeyebilirim. Siz kabul etmeyebilirsiniz. Ancak bilmeliyiz ki, Müslümanlar birdir, birlik içindedir derken, bir ve birlik içinde olacağımız insanlar arasında çalışmalarda söz edilecek düşünceler, yaşam tarzları olacaktır. Bunları görmezden gelmek. Olayların üstüne bir perde çekmek. Hayal dünyasında gezerek bütünlük sağlamak olacaktır. İnanıyorum ki, insanlar kendi gerçekleriyle orta çıktıklarında. Başkalarının gerçeklerini dinler, irdeler, değerlendirir hale geldikçe. Bir ve birliktelikler konusunda ciddi adımlar atmış olurlar. Değilse kendinden başkasını dinlemeyenlerin de, kendilerinin dinlenmeyeceğini bilmeleri gerekir. Yazar veya şair sadece kendi duygu ve düşünceleri mısralara, yazıya döken değildir. Yazar veya şair, kendini, insanı, toplumu dinleyen, onları gözlemleyen, birebir yönlendirme, suçlama yapmadan, duygu ve düşüncelerin satırlara düşülmesini sağlayandır diye inanıyorum. Yazar veya şair, iyi bir gözlemci, analiz edici olacaktır diye inanıyorum. İnanıyorum ki, yazarlar veya şairler, karşıt görüşleri bile dinleyen, anlayan, analiz eden, aktaran olarak görevlerini bi hakkın yerine getirirler. İyi bir Romancı kahramanları aracılığıyla insanın insanların düşünce ve yaşam tarzlarını satırlarında canlandırır. İyi bir Hikayeci kahramanları aracılığıyla insanın insanların düşünce ve yaşam tarzlarını satırlarında canlandırır.. Pek şairler niçin canlandıramaz? Şairler niçin sadece kendi görüşlerini, tepkilerini, duygularını anlatmak zorundaymış kabul edilir? Hâlbuki şairlerde, hikâyeciler, romancılar, makale yazarları gibi, topluma ışık tutan, insanların düşünce ve yaşam tarzlarını izleyen, gözleyen, irdeleyen, analiz eden, topluma aktaranlar olmalıdır. Ben böyle inanıyorum. Ya sizler? İnanıyorum ki, her düşüncedeki insanlar. Değişik düşünceleri yaşayan toplumlar, yazarların ve şairlerin gözünde bir değerdir. Yazarlar, şairler onları anlamak, irdelemek, topluma en güzel şekilde net sunmakla görevlidirler. Şairler ve yazarların görevi, toplumda, insanlarda karışık bulunan şeyleri, topluma ayna tutarak netleştirmektir. Efendim, bu kadar net veya bu kadar açık, ricit (çığırtkan) olursa toplumda karışıklık çıkar. Olmamalı.. Ne demek efendim? Zaten insani ve toplumsal baskılar nedeniyle, düşünceler kapatılarak, aslında var olan, baskılar nedeniyle karışık bir şekilde inanılan. Yaşanılan düşünceler yüzünden ortalıkta ikiyüzlülük dolaşmaktadır. Gerçekleri savunmak demek, önce gerçeklerin ne olduğunu, yalanı yalan, gerçeği gerçek olarak ayırmaktır. Bunu şairler ve yazarlar yapamıyorsa, Toplumsal önderler yapamıyorsa. Eğitimciler yapamıyorsa. Her görevli aman oraya dokunmayın fitne çıkar. Buraya girmeyin fitne çıkar diyorsa. Sonuç; ikiyüzlü, riyakâr bir toplum karşımıza çıkar. Aydınlara, şairlere, yazarlara, eğitmenlere, liderlere düşen görev. İnsanların düşünce ve yaşamlarından, toplumdan ikiyüzlülüğü kaldırmaktır. Bunun için çalışmayanlar asla görevlerini yapmamış, kendi içlerinde barışı sağlamamış, gerçekle / yalanın birlikteliğinden rahatsız olmamış demektirler. Şairlik sadece duygusallık, duygusallığın mısralara dökülmesi değildir. Ben böyle inanıyorum. Toplumda değer kazanan şairlere bakınız. Hangi düşüncede olursa olsun toplumda yükselen şairler, toplumu algılayan, topluma açılımlarıyla yönelenlerdir. Bir şeylere inanmak, yolun çoğunu tamamlamak demektir. İnandıklarına cesaretle sarılmak yolu tamamlamaya azmetmek demektir. Şikâyet ettiğimiz her şey ortada iken, onları konuşamamak, dile getirememek, satırlara dökememek şairlikten vazgeçmek demektir.
Ben aciz, ikiyüzlüyüm
İşime gelince sana yalvarır
İşime gelince sırtımı dönerim
EYVALLAH.
MUHABBETLE.
TAM PUAN
Analiz yok denecek kadar küçümseyici (Batıya dönme gibi) ifadeler üzerinde yüklenmiş. Bu da şiirdeki misyonu daraltmış.
Çalışma pek hedef açıklamadaki derinliğe varmamış birinci çalışmanın aynını sürdürmüş ve vaaz niteliği taşırlık ifade etmiş.
''Ama sürekli istedim
Onlar beni onaylasın
Ben batılı olmaya çalıştım ''
Buradan yakaladığı çelişmeyi derinleyememiş. Yüzeysel alacılık mantığıyka geçiştirmiş.Şair buradaki ifadeyi ifşadan nedense es geçmiş.
''Batı hep çıkarını düşündü
Beni kendi dışında gördü
Ama ben illaki sendenim''
Bura yukarıya cevap gibi dursada nesnellik görülemeyince sığ ve kuru durmuş çalışma.
Şairdeki en büyüyk yanılgı Tanrıyı objeleştirmesi. İronik bazda ele aldığımda haklı gibi. Ancak tüm temelleme ve dayandırmalar bu objeleştirme baz esasına oturtulduğu görüldüğüne göre, tersten anlatım boyutundan çıkmış. Tanrı biline bilir, arzuları tamamen belli olmuş, dar sınırlar içinde kalmış, hangi ölçülere yada şart ve tutum dayatmalarında üretilecek davranışlara göre değilde, sen neye göre davranırsan davran, tanrı sana aynı şablonla yarlıgama yada ceza verecek, anlayışıla yazılmış. Karnınızın, lastik sıkması ağrısı ile, bağırsak düğümlenmesi ağrısının yaptırdığı feryat ve çevreyi rakhatsız eder oluşu tanrı gözünde aynı olmuş. Şiirin örgüsü tüm bu yanılışlama üzerine oturtulmuş. Oysa tanrı biline bilir değil sezgilere, bilgilere göre kşisel değişken ve plastık düşünmelerden vucut bulabilecek daimi bir gelişkinlikli kavramdır. Bu nedenle din kişisel ve tanrı ile kul arasındaki illiyetsel rabıtadır.
Ortaklanabilir tutumlar tesbit edilmemiş. bu nedenle genellemeler etrafında dönülüp durulmuş.
Şair aslında kapasite var eden ve bunu deşifre ile irdeleyen biri olduğu halde bu şiirde bundan kaçınmış gibi. Ya acele ile çatı kurmayı tam değerlememiş, yada başka çalışmaların ön envanteri olarak bir deneme öne sürmüş.
Sonuç: ikili tutumları derinlikli olmasa da irdeleyen; bir tutum takınmayı tutumsuzluğa yeğleyen, Tutumları eleştirmeden, düşünmeden benimseyenleri ince uslupla ti ye alan, kişisel olarak davranışlarını ulviyetlik içinde kendi anlamalarına göre ruhsal eriçlik adına (tanrı razılığı bağlamında) düşünmelerle ruhsal haz duyumunu var eden belli konular koyarak bunlarıele alan düşünmeci fark yaratan tartıştırma ortaya koyangüzel bir çalışma ortaya konmuş eğris ile doğrusu ile zaten şairin amacıda o; eğriyide doğruyuda tartıştırmak.
Bu, bir çeşit yanlış ve riyalı tutumlara baş kaldırı çalışmasını tebrik eder, çalışmayı sürdürür kılmasını dilerim. selamlarımla.
Selam ve saygilar..
Batı hep çıkarını düşündü
Beni kendi dışında gördü
Ama ben illaki sendenim
İllaki seninleyim dedim
Hala onun peşindeyim
Hala onunla olmak isterim
Hala yanında şeref isterim
BAYILDIM...
SAİD NURSİ'NİN SÖYLE BİR CÜMLESİNİ ANIMSADIM..
EKSİKLERİM VARSA AFFOLA..
DİYORDU Kİ:
AVRUPA İSLAMİYETE GEBE
O NE ZAMAN DOĞURURSA BİZDE OZAMAN İSLAMİYETE YANAŞACAĞIZ...
Birisi sürekli kendini kullansa, dara düştüğü zaman arkadaşım, kardaşım diye gelse, yardım istese, düze çıktığında adam yerine koymaz ise, ne yapar?
Bütün duygularını çıkarlarına göre kullansa istismar etse kabul edebilir mi?
Üstadım insan ne yazık ki, gerçekten çok bencil. Af edersin, çıkarı uğruna her şeyi yapacak, sonra utanmadan dönüp, bunlar ters mi, bu nedenle cezalandırılır mıyım diye soracak. Pes doğrusu..
İnsani ve toplumsal çelişkileri öne çıkaran çalışmalarınızdan dolayı kutluyorum.
TÜM YORUMLAR (29)