O, çevredeki en ulu çınarın en yüksek dalının tepesindeki en genç ve en
güzel yapraktı...Parlak yeşil rengi ve göklere ulaşan yeri nedeniyle çok mağrurdu.
Etraftaki bütün bitkilere yüksekten bakıyor ve onları çok küçük görüyordu.
İki sevgilisi olduğuna inanmıştı; Güneş ve Rüzgâr...Bunların ikisinin de kendine âşık olduğunu sanıyordu.
Gerçekten, Güneş, sabahın ilk ışıklarını hep ona gönderir, en önce ona 'günaydın' derdi. Nasıl da gururlanırdı o ışıklarla pırıl pırıl parlarken...
Rüzgâr da hafifce eserek gelir dansederdi onunla sık sık...Ne kadar mutlu
olurdu rüzgârın kollarında sağa sola kıvrılırken...
Bütün bir yaz boyu sürdü o güzel günler...Fakat, o farketmese de, bu iki güçlü aşk, giderek yıpratıyordu onun narin bedenini. Bir yandan Güneşin yakıcı sevdası yakıp kuruturken yüreğini, bir yandan da Rüzgârın ateşli dansları çok yoruyordu onu.
Başlangıçta pek farkına varmasa da yavaş yavaş hissetmeye başladı sararıp solduğunu. Âdeta damarları kuruyordu günden güne...
Bir gün, kendini çok halsiz hissedip, Rüzgârla dans etmekte isteksiz davranınca, sanki kızan Rüzgâr, öylesine güçlü bir tokat gibi çarptı ki yüzüne,
kopuverdi o ulu çınarın en yüksek dalından ve savruldu kaderin elinde...
Uçtu...uçtu...Ve tüm ömrünü geçirdiği ulu çınarın biraz ötesinde, bir yerde buldu kendini...
Sararmış, solmuştu ve artık ona hayat veren çınardan da, yaşamak için bir ümit bulamıyordu. Oysa, bedeni ölmüş de olsa, yüreğindeki sevmek isteği hâlâ canlıydı...
Düştüğü yerin yakınında bir akşam sefası vardı. Eskiden, gözü hep yükseklerdeyken, hiç dikkatini bile çekmemişti bu güzel çiçek..O, diğer yapraklardan hiç bir farkı olmadığı halde, tesadüfen en yüksek dalın ucunda olmasını, kendi özellikleri sayesinde ona değer verilmesinden sanmış ve kendine ancak Rüzgârın, Güneşin aşkını lâyık görmüştü. Şimdi hayret ediyordu, her akşam etrafına renk renk gülümseyen bu güzel çiçeği daha önce nasıl olmuş da fark etmemişti....
Yüreğinde sahipsiz kalan sevgi, giderek akşam sefasına karşı bir aşka dönüşüyordu. Fakat, bu olsa olsa ümitsiz bir aşk,bir kara sevdâ olabilirdi.
Zîra o, artık ayaklar altında ezilen, toz toprak içinde kalmış, sararmış bir kuru yapraktı. Akşamsefasının, onu sevmesi mümkün değil diye düşünüyordu.
Oysa, Akşamsefası da, onun taa o yükseklerdeki görkemli duruşunu, hep sevgiye benzeyen bir beğeniyle izler ve ona karşı içinde büyük bir hayranlık beslerdi.
Şimdi de, bu kuru ve sararmış yaprağın, her akşam gün batışında, üzerine vuran güneş ışığında bakır renginde bir kızıllığa dönüşen yüzüne meftun oluyor ve sırf ona güzel görünmek için, her akşam çiçeklerine en parlak renkleri sürüyordu hep... Çünki artık, Akşamsefası da, o kuru yaprağa âşık olmuştu...
Yaprakla çiçeğin bu hazin aşkları, birbirinden habersizce, günlerce sürüp gitti güz boyunca...Taa ki, bir akşamüstü, bir çalı süpürgesi o kuru yaprağı bir faraşa sürüp çöpe atıncaya kadar...Zaten, o günden sonra, Akşamsefası da çok yaşamadı, bir iki gün sonra kurudu, gitti...
Ne var ki, sevgiyi bir kez tatmıştı Akşamsefası ve kurumadan önce toprağa döktüğü tohumlara miras bırakmıştı bu sevgiyi...Sonraki yıllarda, orada yeşeren tüm akşamsefaları, hep sevginin parlaklığında, renk renk açtılar çiçeklerini, ama hep bir hüzün görürüz o çiçeklerin yüzüne dikkatle bakınca..
Belki de, kuru bir çınar yaprağının hazan sarısı rengi aksediyordur...
Kimbilir.....
Kayıt Tarihi : 8.1.2011 12:39:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Kimden: İsmail Sağır 1 Kime: old Tarih: 08.01.2011 17:51 (GMT +2:00) BU GÜZEL YAZI İÇİN SİZİ KUTLUYORUM... YÜREĞİNİZE SAĞLIK ÜSTADIM... ___________________________________________________ Kimden: Nesrin Asena (Bayan) Kime: old Tarih: 09.01.2011 13:07 (GMT +2:00) Mutlu bir gün dileklerile... :) Güzel bir çalışma...paylaşım için teşekkürler...sevgi ve saygıyla.. ______________________________________________-
Kutluyorum...
Kadir Tozlu
Büyük Birikim Adamı Sayın BEŞKESE.
Bu yazınsal,yargımı onaylamaya yetiyor.
İlgiyle okudum.
Çok etkilendiğimi itiraf etmeliyim.
Erdemle.
NAZ.
Hiç kimse, önceden sevgisini paylaşabileceği insanın kim olacağını bilemez. Eğer, kaderin çizdiği yollarda keşistiyse yolları, aynı sayın şairimizin yazdığı bu hüzünlü aşk öyküsünde olduğu gibi, bir gün bir yerde karşılaşırlar.
Öylesine güzeldi ki, okurken alıp götürdü bir yerlere...
Hepimiz kaderin savurduğu , ordan oraya uçuşan yapraklar değil miyiz?
Keşke, herkesin yoluna candan seven akşamsefaları çıksa... Hayat ne güzel olurdu...
Kutluyorum, gerçekten de çok güzeldi efendim... Saygılarımla. Hâlenur Kor
Tam puan.
TÜM YORUMLAR (20)