Zurnanın Son Deliği Şiiri - Sezayi Tuğla

Sezayi Tuğla
1645

ŞİİR


12

TAKİPÇİ

Zurnanın Son Deliği

Nefsimi, terazinin kefesine gizledim,
Birde kendime baktım, zurnanın son deliği.
İçten yarışanları hayran hayran izledim,
Birde kendime baktım, zurnanın son deliği.

Farklı fikre sahipken, cem olup karışmışlar,
Bir hedefe kitlenip, kol kola barışmışlar,
Vatana hizmet için dişe diş yarışmışlar,
Birde kendime baktım, zurnanın son deliği.

Kimisi bayrak elde, hep koşmuş en ön safta,
Kimisi kitap olmuş, duruyor en üst rafta,
Şehitlik beraatı, kimine olmuş yafta,
Birde kendime baktım, zurnanın son deliği.

Bir insan seli gelmiş, Cağaloğlu inliyor,
Eski tarih söylerken, yeni tarih dinliyor,
Hizmeti geçenlerin kulakları çınlıyor,
Birde kendime baktım, zurnanın son deliği.

Yeni nesil geliyor, ufuk, pembe bulutlu,
Herkes benden gayretli, herkes benden çok kutlu,
Zerre kadar hizmetim dokunmuşsa ne mutlu,
Birde kendime baktım, zurnanın son deliği.

(OCAK 2007)

Sezayi Tuğla
Kayıt Tarihi : 30.10.2012 14:32:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


GENÇLEŞMEK İSTER MİSİNİZ? 16 Aralık 2006 Cumartesi günü gençlik yıllarımı yeniden yaşadım. Hani, insan şöyle bir şekerleme yapar da 5–10 dakika içinde ömrünün bir kısmını içeren rüya görür, uyandığında kısa zamanda yaşadıklarına şaşar ya, işte öyle bir duygu. Saat 10.00 dan 18.30 a kadar gençliğimin birkaç yılını yaşadım Cağaloğlu’nda. Kuruluşunun 90. yılını kutlayan MTTB (Milli Türk Talebe Birliği) torundan dedeye Cağaloğlu’nda, “ana kucağı” konumundaki binayı bir günlüğüne de olsa dolup taşırdı adeta. Cağaloğlu’n da o gün bir tarih yaşandı. Hükümet oradaydı, devlet oradaydı, basın, sanat kuruluşları… Vs. oradaydı. Kısacası Türkiye oradaydı o gün. Beni, lise yıllarımda, 1969’larda MTTB çatısı altına atan güç, rahmetli Mustafa BİLGİ’nin “ana kucağı” o binada hunharca şehit edilmesiydi. Orta Öğretim Komitesi’ne attığım ilk adımdan sonra ikinci ailem olarak kabullenmiştim MTTB’yi. Edirne gezisinde başkanımız Şefik AŞIKOĞLU’nun rehberliğinde yaptığımız seyahatte yol boyunca “Kör dünyanın göbeğine” ile başlayıp, “Herkes duyacak bilecek” ile son bulan marşları, dudaklarım gayri ihtiyari tekrar mırıldanmaya başladı o gün. Bursa, Uludağ, Çanakkale gözlerimin önünde değişik marşlar eşliğinde beni sinesinde eritti o gün. Meriç kenarında kurulan yer sofrası, Tunca’da Mayıs’ın soğuğunda yüzenler, Kırkpınar’da boyumuzu aşan otlar arasında güreşmelerimiz, sınır kapılarında Yunan askerlerinin garip giyimleri hayalimde hep yeniden canlandı. Salon, tıklım tıklım. Kürsüye çıkan konuşmacıların, benim duygularımın fevkinde bir heyecan yaşadıklarını hallerinden anlamak mümkün. Bu kürsüler, bu çatı kimleri yetiştirmemiş ki. Bülent ARINÇ, Abdullah GÜL, İsmail KAHRAMAN, Abdulkadir AKSU, Osman YUMAKOĞULLARI, Fehmi KORU, Yüksel ÇENGEL, Rasim CİNİSLİ, Tayyip ERDOĞAN ve saymakla bitiremeyeceğim bir sürü toplum önderi. Zeki ALASYA, Metin AKPINAR, Hüseyin GONCAGÜL, Mesut UÇAKAN… Gibi, birçok sanatçılar da bu “ana”dan süt emmişler. Necip FAZIL’lar, Sabahattin ZAİM’ler, Nevzat YALÇINTAŞ’lar bizlere az konferans vermediler bu çatının altında. Hizmetleri geçenler sahnedeki kürsüde konuşurken, bir yarışmada okulumu temsilen okuduğum kendi şiirimi anımsadım ve o heyecanı tekrar yaşadım. Plaketler sunulurken, 1971’lerde rol aldığım oyunda “mübaşir” olmuştum. O zamanlar, gözlerimde tekrar buğulandı. Sonra silkinip kendime geldim. “Ben neyim? Bu güzide büyük topluluğun içindeki yerim ne kadar? ” Gerek hizmette, gerekse sıralamada okyanusta bir damla idim. Bir kitap dolusu yazıda bir nokta idim yani. Her zamanki gibi, kendime bir teselli buldum yine. Bu çatıda bir nokta da olsam, hiç değilse vardım ya. Bu mutluluk ve gaye bana yeter dostlar. Çıkışta, Cağaloğlu’ndan Beyazıt’a yürürken, en az 20 yaş gençleştiğimi hissettim ruhen. (Sizde gençleşmek istiyorsanız, hatıralarınızı ara sıra yeniden yaşayın derim.)

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Sezayi Tuğla