kendini gerçekleştirmek isteyen uzun hayalperest
uçsuz bucaksız evrenin piyonuyuz,
sonsuzluğun içinde ilk kozuz.
bahisler altında ezilen,
deney unsuruyuz.
Soluklan, dedi doğa ana,
tüm hindibalar yetmeyecek gönülden niyazına.
Bir daha geçmez burdan güneş arabası,
aydınlatmaz gök kubbeyi ışıltısıyla.
Onun bakışlarını kendimde hissetmek istiyorum
iyi hissettiriyor her saniyesi
ama o tüm kahkahalarını bir başkasıyla atıyor
bir başkasına anlatıyor tüm hikayelerini
Ben ise yıllardır seyrediyorum
Ayın ışığında gizlenen hayattan,
güneş altından parlayan hayata.
sürgülenmiş kapılar altından,
mürekkep bulaşmış mektuplar yolladım.
Çehrenin çehremle alakası yok,
sivri dilinden nasibim çok.
bir gün ağzında yarlar açacak,
o bitmek bilmeyen "dürüst"lüğün
gökdelenlerde pırlantadan mutfaklar,
içlerinde paradan mutlular.
yontulmuş altından beyinlerle,
bakırdan kalpleri yargılarlar.
Gidişinin sarhoşluğunda kayboldum
Her hatırada izini delice yokladım
Gözyaşlarımda kuruttum çiçeklerimizi
Susturdum içimdeki sesi sensiz oldum
anan baban işlemeyi bilmez taşı,
düşünmez olabilecek mevzuları.
bakarsın, ellerindeki olmuş çakıl taşı;
artık geri dönüş yok, başka kapı.
Tam sana ulaştım derken, adımların geri çekiliyor.
beni bu belirsizlik girdabında bırakıyorsun.
kanatlarım kırık, artık uçmaya gücüm yok.
yalnızca bekliyorum seni ,bir sisifos misali
denizden kopan gözlerinde alabora oluyorum.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!