Yıl 1999
17 Ağustos
Saat gecenin üçü.
Gece karanlık
Ağır ve yıkıcıydı.
İnsanlar
Kim bilir nice umut
Nice özlem
Nice düşlerle
Uyuya kalmışlardı.
Apansız
Geceler
Gündüzlerin
Üstüne düşmüştü.
Marmarada
Saniyelere sığan
Ölümler yağıyordu.
Ölüm her zamanki gibi
Soğuk
Duyarsız
Ve acımasızdı.
Gece bir kabus gibi çökmüş
Saniyeler
Sonsuz bir yol gibi uzuyordu.
Bir yolki
Ne yana döneceği belrsiz
Bir yolki
Safi ölüm
Safi bitim.
Gecenin gözü kara
Ve zulümkardı
Nesneler kan ağlıyor
Acılar yüreklere sığmıyor
İçler eriyor
Fakat gecenin zulmü
Bitmek bilmiyordu.
Kuşkusuz
Yer kııvrılıp bükülüyor
Eğilip dökülüyor
Her dökülüşte
Bir bir değil
Bin bin can alıyor
Kan alıyordu.
Umutlar tükenmiş
Özlemler bitmiş
Düşler sonlanmıştı.
Şimdi eller havada
Dudaklar bükük
Gözler derin bir acı içinde.
Artık
Ağlamak
Gülmek
Sevinmek
Oturmak
Kalkmak
Düşünmek
Ve yaşama umudu kalmamıştır.
Bir panik
Bir endişe
Bir çaresizlik içindedir
Yürekler.
Beden
Daha bina çökmeden
Çökmüştür sanki
Yürek çöküşe dayanamamakta
Kafesinden
Fırlamaktadır zaten.
Yaşanan
Bir saniyelik zaman
Bin yıldan daha yakındır sanki.
İnsanoğlu
İlk kez çaresiz
Yenik
Ve teslimiyetçidir.
O direnişci
O savaşımcı
O dirençli insan
Muazzam
Bir kabulleniş içindedir.
Ölümle kalım arasında
Bir nefeslik zaman vardır
Ve aileden
Kim ölecek kim kalacaktır
Ne yaman acı bu.
Ses kesilmiş
Soluk bitmiş
Yürek sönmüş
Göz kararmıştır.
Ah o gözler
Kim bilir ne kadar masum
Ne kadar yoksun
Ne kadar muhtaç gözler.
Ve sevgi
Para pul
Giyim kuşam
Mevi makam
Hepsi silinmiş
Hepsi bitmiştir.
Ve Marmara
Yüreğimize
Bir köz gibi düşmüştür.
Zulümkar gece bitsede
hala unutulmamıştır.
Kayıt Tarihi : 6.6.2015 10:19:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!