Kaf dağını yardı, cevheri söktü
Ferhat’ça vurmadan dağlar yarılmaz
Potada eritip, kalıba döktü
Kalıpsız bedene Hünkâr kurulmaz
Mânada Davut’tan aldı emiri
Körüğün üstüne serdi kömürü
Ateşin içine sürdü demiri
Soğuksa demire çekiç vurulmaz
Bismillah deyipte örsüne koydu
Kor demir kendini elestte saydı
Beli dedi; beli, gafletten aydı
Her nefes üç balyoz vurdu yorulmaz
Isıtıp ısıtıp yüz üstü serdi
İki yüzüne de nakşetti derdi
Hâlik’in takdiri bir şekil verdi
Rabbin hikmetinden sual sorulmaz
Usta körükledi son kez közünü
Çıkardı üfürdü, sildi tozunu
Ham metal hisseder oldu özünü
Öyle bir nefes ki karşı durulmaz
Harlattı gül rengi olana kadar
Bekletti ten tonu alana kadar
Sonra suya soktu solana kadar
O artık kırılır fakat burulmaz
Talibi, boyunu aşıyor efkâr
Bir söze, iki yüz dövmüş sanatkâr
Her iki mânayı çözen Zülfikar
Zülfikar olmadan hakka varılmaz.
Kayıt Tarihi : 10.10.2014 12:54:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Lâ fetâ illâ Ali, lâ seyfe illâ Zülfikâr....
![İhsan Ertem](https://www.antoloji.com/i/siir/2014/10/10/zulfikarname.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!