Onbir nüfusu bir toprak dam örter
Evin büyük kızı, Züleyha bacı
Yüreğini pembe hayaller dürter
Mutluluğun azı, Züleyha bacı
Boş vakitlerde televizyon izler
Dalınca hayale,çömelir dizler
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Toplumun kanayan yarasını öyle güzel anlatmışsın ki...Yüreğin ellerin dert görmesin. Sevgiler Hatice Bediroğlu
Töre denilen cehalet yüzünden acısını genç kızlarımız ve gerçek seven delikanlılarımız çekiyor o sevginin önüne geçmeye kimin hakkı var sevgi parayla satılırmı allahın verdiği o ulvi bir sevgi hala günümüzde kanayan bir yara olan konuları işleyen sevgili kardeşime çok teşekkür ediyorum kalemine yüreğine sağlık umarım bu ibret dolu şiirin onlara ders olur gönül dolusu sevgilerimi sunarım seni ve yüreğini seviyorum sevgili kardeşim Şeyhmus bey
Tuncay Akdeniz
Töre cinayetlerinde, başlık parası adı altında satılmalarında, görücü üsülü ile zorla evlendirilmelerde en büyük azıyı kızlarımız çekmekte. Sanki bu insanlık dışı istekler ONLARA sunulmuş. Bu istekleri isteyenler de bir dönemler çocukuktular. Büyüyünce insan ötesi yaratık oluyorlar.
Demek ki eğitimsizlik ceheleti körüklüyor.
Bu karanlık düşünceler aydınlatılmadıkca, kökü kazılmadıkca korkarım bu tür olaylar devam edecek Seyhmus Gardaş.
Tertemiz yüreğinize, sosyal bir olayı çok güzel şiirleştiren aklınıza, dilinize, kaleminize sağlık.
Saygılarımla
İsmail Doğan
“Şimdi cansız bedenime bir bakın
Başlık param ile bir kına yakın
Kız kardeşlerimi satmayın sakın”
Sönük bahar güzü Züleyha bacı''
Şiirin ve buna benzer bir çok olayın olası sonu...:((
Çok güzel bir konuyu şiirleştirmişsin kadim dostum...
Cehaletin ve anlamsız törelerin, tırnakları kanlı önemli bir konuyu işlemişsin...
Duyarılı yüreğini öpüyorum...
Seni Seviyorum kadim dostum...
Sevgi ve saygı ile...
Turan Orak
***Züleyha Bacı***
Onbir nüfusu bir toprak dam örter
Evin büyük kızı, Züleyha bacı
Yüreğini pembe hayaller dürter
Mutluluğun azı, Züleyha bacı
Boş vakitlerde televizyon izler
Dalınca hayale,çömelir dizler
Baba bağırınca irkilir gözler
Korkup koşan tazı, Züleyha bacı
Yenilen dayaklar bezdirmiş canı
Morartmış insafsız eller her yanı
Yarılan dudaktan akardı kanı
Oysa namus özü, Züleyha bacı
Attığı her adım sanki izlenir,
Köşede sevdiği oğlan gizlenir
Mutlu bir evlilik düşü özlenir
Muradın tek sözü, Züleyha bacı
Hep amca dediği, bir adam geldi
Babasına başlık parası serdi
Acımadan körpe kızını verdi
Bir satılmış kuzu, Züleyha bacı
Üç karısı vardı zaten deyyusun
Bırak bari körpe yavru büyüsün
Ana kucağında mutlu uyusun
Göz yaşının tuzu, Züleyha bacı
Eline mendili, kalemi aldı
Gözler tavandaki kancaya daldı
Urganı dolayıp,boynuna saldı
Ölümün bir yüzü, Züleyha bacı
Cehalet babanın gözünü bağlar
Yar gelip de cansız bedene ağlar
Ana’nın feryadı, yürekler dağlar
Pak mendilde yazı, Züleyha bacı
“Şimdi cansız bedenime bir bakın
Başlık param ile bir kına yakın
Kız kardeşlerimi satmayın sakın”
Sönük bahar güzü Züleyha bacı
(NOT:Bu şiir “Başlık Parası” adıyla isimlendirilen ve körpecik kızlarını, yaş farkına bakmadan, seçme ve seçilme hakkı tanımadan, fikirlerini dahi almadan evlendiren(Satan) Cahil Zihniyeti kınamak için kaleme alınmıştır.)
Şeyhmus Sevilmez
Bu tür töreleri bir kaldırabilsek
başlık parası, töre cinayetleri, dayak daha o kadar çok şey var ki kadını harcayan hırpalayan aşağılayan. Daha kaç can gidecek daha kaç kızımız ölecek. erkekleri suçlamak yerine yetiştirdiği oğullarına bunu öğretmeli diye düşünüyorum. daha küçük bir çocukken sen erkeksin sen kızsın diye büyüttüğümüz çoçuklarımız dan ne bekleyebiliriz ki. Sonuçta kızını parayla satan babayı yetiştiren anne de bir kadın değil mi ve o babayı yetiştirmedimi? Biz insanız ve gücümüz töreyi değiştirmeye yeter. Tebrikler Şeyhmus duyarlı yüreğin güzel şiirin için. Teşekkürler
Duyarliliginiz icin sizi kutluyorum sayin Sevilmez.. Önemli bir temaya deginmissiniz ve siirinizde cok güzel islemissiniz.. Sevgilerimle..
Bu şiir ile ilgili 7 tane yorum bulunmakta