Adı Nevzat,
O zamanların en popüler türküsünden esinle Zühtü der kasabalı.
"Samanlıkta kaldıramadı, samanı da Zühtü."
Ha saman, ha da Nevzat.
Nevzat öksüz,
Sırtına vurdun mu bir boya sandığı,
Artık üç beş kuruşu kazanıp,
Kendi emeğinden bir Birinci sigarası çaldı mı, değme keyfim.
Daha ilkokul üçte,
Kaç yıldır ilkokul üçte,
Kaç yıla kadar ilkokul üçe vardı bilinmez.
Bıyığı terlemiş,
Kocaman olmuş.
*
Deli etmiş,
Anne sütünden nasipsiz Nevzat'ı kasabalı.
Hakkını vermek gerek,
Boş da bırakmaz Nevzat'ı kasabalı,
Zühtü der bağrına basar,
Ayakkabısını boyatıp, bol bahşiş de verir.
Kulağına silleyi patlatıp,
Güce karşı içine atıp, sindiği öfkesini de kusar Nevzat'ın öksüz yüreğine.
Nevzat anlamaz yediği sillenin felsefi dokusunu.
*
Öksüz Nevzat'ın,
Vebalı Nevzat'ın,
Samanlıklar prensi Nevzat'ın akranlarından hiç arkadaşı oldu mu,
Minicik yüreğini hiç kimseye açtı mı?
*
Öner.
Öner o yıl Nevzat'a yetişmiş, zekiliği, fırlamalığı kasabalı esnafın diline dolanmış, çarşıda maskot olmuş sevimli velet.
Öyle özgür yetişmiş velet ki, bu özgürlük ile ilk emir okunun elifesinde, nice - en hafifi riya- insan duygularını okumaya daha o yaşlarda başlamış. Okul hademesinin dahi Nevzat'a yaklaşmasına ikazını kulak arkası etmiş, tohumlandığı babasından, tohumunu çatlatan anasından aldığı uyarı olmamış ama alıp Nevzat'ı eve götürse, misafir etse, iki yumurta kırdırıp, gömülseler içine durum değişir miydi, değişmezdi inanırdı ama Nevzat'ı görecek konu komşu?
Öner, fitne denen tohumun insan denen tohuma karışık olduğunu seziş, bir ad verememişti henüz.
Allah için öğretmeni, gönlünün prensesi, ilk aşkı Nuran Hanım Öner ile Nevzat'ın arkadaşlığına hiç ses etmemiş, ilkokul birden üçe kadar getirdiği Öner'i hiç uyarmamış, yüreği dağlanmış Nevzat'ı olduğu gibi kabulle öf bile dememiştir.
Nevzat'ın okul dışı mesaisinden arta kalan boş zamanlarında çöplükten boş kibrit kutusu toplamış, gezmiş, tozmuşlar. Nice sessiz sinema çekmişler. Sessizliklerinin bozulduğu her an, hüzün çökmüş üzerlerine, nimbuslardan içlerine yağmurlar sağanak olmuş, hiç ağlamamışlar. Öner'in bir kez ağlamaklı derdi, Nevzat'ı derinden yaralamış,ağlayası gelmiş, susmasını becermiş. Kırk yamalı plastik topunun yine patlaması ve Öner'in çaresizliği. Öner hayattaki ilk hediyesini, Nevzat'ın topladığı hurdaları Niğde'li hurda toplayıcılara satması, ayakkabı boyamacılığından arakladığı para ile plastik top olarak Nevzat'tan almıştır.
*
Ertesi gün okula müfettiş gelecekmiş. Sınıfa gerekli uyarılar Nuran Öğretmen tarafından yapılır. Ültimatom verilir, ertesi gün beklenir.
Ertesi gün müfettiş gelir, müfettişin de senin benim gibi insan olduğunu Öner unutmamıştır ama neden kendisiyle uğraştıklarını anlamamıştır.
Bu da mı,
-Sen kalk deyip, matematik problemi soracak, çözecek müfettişten sonra öğretmenden aferim alacak, sınıfın hepsi ona takdirle bakıp, kimi kıskanıp, kimi gıpta edecek kimi de neler olduğunu hiç umursamayacak.
Müfettiş gelmiş, öğretmenle konuşmuş öğretmenin işmarı ile
-Sen demiş,
Öner ayağa kalkmış, beklemiş bir matematik sorusunu. Ama ters köşe olmuş. Soru felsefeden, sosyal bilimlerden gelmiş.
-Bu hafta sonu anneler günü, önemi nedir ana fikirli akademik cümleler sıralanmış müfettiş,Öner'den açıklamasını istemiş.
-Öğretmenim anneler günü iyi ama kutlanmamalı. Çünkü annesi olmayan çocuklar üzülür.
*
Sonra Öner parasız yatılıyı kazandı çıktı kasabadan. Devlet baba elinden tuttu.
Nevzat'ın da elinden tutan oldu. İstanbul'a yıllar önce kaçıp giden, bir Laz Mafyasının taşorenliğini yapan kasabalı tutmuş elinden tetikçi olarak götürmüş İstanbul'a. Veli Efendi ile Yüksek Kaldırımda verilen işi nasır tutan yüreği ile çok da iyi yapmış Nevzat.
Öner her İstanbul'dan gelene hiç artizzz gördün mü diye sormamış, Nevzat'a hiç rastladın mı demiş.
Kimisi zenginlediğinden dem vurmuş, kimisi seni görse tanımaz ha demiş.
Oysa Öner Nevzat'ın tanımazlıktan geldiği güruhun çocukluğunda onu tanımayan güruh olduğunu tahmin edermiş.
En son aldığı haberde Nevzat'ın pusu yediği, vurulduğu haberini koçaklamalar ile duymuş Öner.
-Mertdi, korkusuzdu, fakir babasıydı,
...
-Bizim Zühtü mü,
-Zühtü kim la Nevzat Bey, Nevzat Bey...
*
Ey deli gönül,
Sana pıtırak fideleyip,
Senden gül beklenmez ki...
Kayıt Tarihi : 13.5.2023 21:19:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Yetim Yüreğim Gönül Elçileri Grubuna anneler günü için yazılan iç döküş. Ey kapitalizm, Anneler günü de, annesizler günü de hergün ola... İster misin, Asla istemezsin.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!