Zührem Şiiri - Yusuf Aktaşçı

Semadaki kızıl elmamsın sanki
Aydınlat can sarayımı , gurup vakti
Anlat derdini tan yerinin ayrımında
Zühre demiş , hikmetli bilgeler sana

Yakut , elmassın , yıldız kasrındaki
Kıskandırıyorsun göğü , o an var ki
Işılda da temaşaya dursunlar arzda
Çoban yıldızı demiş , yitikler sana

Kadim sözlerdeki aşkın kelamı
Tarif edemez , bilinmez yangınımı
Tedavülden kalkan yalancı tanrılar da
Afrodit demiş lügat , mitlerde sana

Yansıtırsın şemsten gelen selamı
Al ışık hilal tacını , ay kıskandı
Sadrımı yarıp , şol maşuka bakanlar da
Çolpan demiş , doymamış yarenler sana

Tersine dön demiş kader kalemi
Görünmez seyyarenim senin ebedi
Camdan gözlerle mahremce yaklaşanlar da
Venüs demiş bilginler , cihanda sana

Harut ve Marutun makus ameli
Ahh! Asılsam zülfüne , öpsem gamzeni
İsmi Azam zikriyle arşa çıkanlar da
Çölün çiçeği demiş , kananlar sana