Suretin yüreğimde bir gözyaşı lisanı,
Dökülür yağmur, gönül ıslanır.
Yabancı bir Frenk masalını okur kirpiklerim
Gamzeler oynaşırken,
Küllerim yüreğinin mapushanelerinde tutsak.
Vedalar mahrem, gülüşler haram
Bir pervasız öyküsündeyim şiirin
Mutluluğun gölgesinde
Yediğim ekmeklerden kalma
Umut kırıntılarım var.
Ve sözcüklerimin arasında
Harf harf susayan hüzünlerim...
Kavrulan siyahi yüzlerin
Zenci direnişlerindeki tepkisi gibi
Işıklarına küsüyorsun çocuk!
Kırmızı öğle vakitlerinin göze çarpan dik sıcağında
Şapkandan yansıyan güneş ışınlarının
Kırılganlığına sahipsin.
Mumdan şamdanlar yanar
Meftûre gecelerde yürek yürek
Yaprak yaprak dökülür yalnızlıklar minarelerden
Bırakır gaflet uykusunda olanlar
Kül rengi bulutlara hercai düşlerini
Sabırla nakşettiği kozasından
Senin dünya dediğin han
Benim elimdeki fırıldak
Bazen uzatıvereyim diyorum parmağımı
O ise acıtıveriyor canımı acımadan
Büyük buzullarda parçalanan
Titanik de olsa arta kalan
Gece, yıldızların masalında
yalnızlıkları anlatıyor.
Anlatıyor evvel zamandan kalma
Tekilliklerin kahramanlarını...
Bugünün kalbur içinde
Umut umut samanlarıyla çoğullaşıp
Ey Genç!
Sen, uyanışların türküsünü söyleyebilir misin?
Hem de en yanık sesiyle on beşindekilerin
Memleket, sıla özlemiyle yitip gidenlerin
“Allı turnam bizim ele varırsan” deyip selam edenlerin
Bilir misin çatlayan dudakların bir avuç suya hasretini?
Gittim,
Bir boğaz hançeresinde kaybederek seslilerimi
Tüm sessizlerimle...
Alnından silinmiş bir keder yazısıydı ismim
Kirli kirli bulaştığım ellerinden
Artık sen,
Süreksizlik penceresinden
Sürekliliklerini izlediğim
Sıradanlıkların sınırları içinde satılan
Tirajı yüksek,
Çilekeş ömürlerin yırtıkları altında yazılan
İlkbahar dallarında beyaza boyanan badem çiçekleri
Kıştan kalma duvarlarda filizlenen renkler
Ve zaman, geleceğin geçmişe dönük manevralarında
Eskiyen koltuk manzaraları gibi
Geçip gidilenlerde hayat
Buruşmuş insan silüetleriyle örülen
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!