Çocuktum bilmiyordum değerini,
Üzerinde duran kim bilir kaç binyıllık hikayeni.
İki kıta üstünde tek şehir,
Var mı ki dünyada eşi?
Bu sabah kahvaltımı nerde yapsam?
sesin soluksuz
uykusuz
susuz
kaldığı bir gün yıldızlar
uzar
gökten yere kadar
Papatyaların gizinin içinde
Yıldızların ortasında güneş
Güneşin üstüne konar da arı
Yıldızlara göz kırpmaz bir kere
Ararken kendine bir eş
tatlı
Ayın ışığı vurduğunda dudaklarına
Konuşmaya başlar suskun yüreğim
Savurmak kolaydı döküleni dudaklarından
Kolaydı özlemek seni uzaktan
Ve belki de örtmek üstünü toprakla
Kolaydı…
Gözlerin
Bedel her bir satıra
Ya da her satır
Seninle anlam kazanır
Geceyi kovalayan sabahla
Doğan her yürek
Çimen gözlüm
Ne tenine âşık
Ne yüreğine sürgün
Sadece gözlerine düğümlü
Bu kelepçeli gönlüm
Öyle yaşanırdı ki İstanbul’da aşk, öyle hızlı geçerdi ki zaman, akşama sabahtan
Büyüsüne kapılmadan, duraklamadan bir an geçilmezdi Boğaz’dan
Kıyasıya savaşmadan, dökmeden kışın ortasında ter
Koşmadan bir uçtan bir uca daha hızlı kuştan
Tadılır mı aşk, tat alınır mı İstanbul’dan
Aşk İstanbul’dur, İstanbul aşk
Zor gelir susmak
Bakakalmak ardın sıra zor gelir
Uyumak değil de dar koridorlarda
Hatta kalmak uykusuz sabahlara kadar
Değil de düşünmek seni umutsuzca
Seni bensiz sevebilmek zor gelir
Özlemek, değerini anlamaktır.
Sevmek, kimi zaman bakmakla yetinmek…
Seni özleyemem artık İstanbul,
Yüreğim zaten sende emanet.
Nereye çevirsem gözlerimi,
Sen!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!