ZÜBÜK GÜNEŞİM
Gitme
Demek haddimiz değil
Tütme
Duman duman, önümde eğil.
Diyemem gülüm, sevmişim sizi.
“Durma,
Koca Dede’nin oğlu, önümden çekil!
Vurma
Gözlerinle, gözbebeğimden, en kötü şekil…”
Deme… Nasıl aşacağız ki şu karanlık dehlizi?
İstemem
Seni, kendimi, yani bizi
Buz tutmuş patikalarda…
Sende, bende, bizde kırıkların izi
Hiç hoş olmayacak cancağızım
Kim takar, kim umursar ki, iki dengesizi.
Kozan Kalesinin sessizliği,
Deli çay’ın çamuru, kiri ve aşınmışlığımız…
Gözlerimiz de, Akdeniz’in çaresizliği
Martıların hoyratlığına şaşırmışlığımız,
Silinmiş çoktan ellerimizin ellerimizdeki izi.
Kılavuz vermezler
Mehtabın güzelliğine… Ulaşamayız, merdivensiziz.
Samanyoluna ve ötelere... Enkazımızı dermezler,
İnkar etme, biz asla biz olamadık, meyvesiziz.
Heyhat! Bizim varislerimiz, aşamayacak, hiçbir denizi.
Gerek yok haramilere yaban gülü,
Yılgın Yağmur’un elleri nasır… Gençliği göçük…
Ne vuslatı beeeee! Bütün ihtimaller ölü!
Bir avuçluk dünyamız, zerreden daha küçük.
Ey Kafdağının ardında kalmış, Zübük Güneşim,
Gayrı arama, solgun resimlerde ki soluk beniz’i.
Adanasız, 14.05.14 – 06.07 Yılgın Yağmur
Nebi ÜnlerKayıt Tarihi : 7.12.2015 23:09:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Gerek yok haramilere yaban gülü, Yılgın Yağmur’un elleri nasır… Gençliği göçük… Ne vuslatı beeeee! Bütün ihtimaller ölü, Bir avuçluk dünyamız, zerreden daha küçük. Ey Kafdağının ardında kalmış, Zübük Güneşim, Gayrı arama, solgun resimlerde ki soluk beniz’i. Adanasız, 14.05.14 – 06.07 Yılgın Yağmur
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!