yürüyorum adım adım geceye, ceplerimde dünden kalan sözcükler dilimde edilmemiş yeminlerim var... üstüne örtüyorum sessizliği sensizliğimin üstüne, yüreğimin kaldırımlarını aydınlatan sokak lambaları bir bir sönüyor, çocukken uçurduğumuz uçurtmalar şimdi üstüme gölge oluyor, hani mavi bilyelerim vardı ya şimdi simsiyah ve her biri bedenime saplanan birer mermi çekirdeği, uyurken annelerimizin anlattığı masallarda kayboluyorum, bir varmış bir yokmuşla başlayan, kaybolduğum ormanlarda ne kırmızı başlıklı kızlar yerine üzerime yürüyen kurtlar var, unuttuğum ninniler fısıldanıyor şimdilerde genç kızların dillerinde. pamuk misali elleriyle dokunuyor şakaklarıma yaşlı bir kadın, dudağında hiç duymadığım dualar, camiden çıkan bir amca bastonuyla kırıveriyor putlaşan nefis hilelerini, yeni okula başlayan bir çocuğun beslenme çantasına koyuyorlar küllenmiş hatıralarımı, mavi önlüklü çocukların kaybolduğu okullarda siyah örtülü düşler görüyorum, gittiğim hekimlerden seni soruyorum gözlerime sürmek için, uyanmak için uyanamadığım dünyamdan, tedayülden kalkalı çok oldu diyorlar ben bir benzerini istemiyorum... tarihi geçmiş olsada zehrine razıyım ben seni diliyorum...
Bir bebek masumiyetindeydi gözlerin, sanki susuşun çaresizlikten değil günahsızlığındandı, gidişine yüklediğin anlamlar benden kaçışınaydı... Oysa sevdiğim gitmeseydin eğer kudaklardım seni tüm saflığımla yüreğime, anne sütü kadar katıksız olmasa da aşkımla beslerdim seni, uyanır korkarsın diye geceleri başucunda beklerdim, kalbimi beşik yapar sallardım seni...
Düşlediğim resimler var belleğimde, mavinin her tonundan, tıpkı gözlerin gibi, dalgalar martılar gece ve sen birde mehtap eşlik eder mecnunluğuma, leyla olur rüzgar içime seni fısıldar, üşürüm avuç içi sıcaklığına hasret, adım adım yaklaşırken sana uzaklaşıyorum sanki tüm insanlardan, seninle olmak kimsesiz olmak demek yüreğimde, senden başka isim bilmez lügatim, senden başka gözler görmez gözlerim, gittiğin gün bıraktın eylülün sarısı saçlarıma ve ogünden buyana ak düştü beklemekten yüreğimin sen yanlarına....
Esmer bakışların değsin gönlüme, yüzü kirli çocuklar tutsun ellerimden, alıp götürseler tertemiz yüreklerine, masallar anlatsalar bana hadi uyu uyanınca baban gelmiş olacak deseler, ben en huzurlu uykuya dalsam, annemi görsem rüyamda okşasa saçlarımı tebessüm etse, yaramaz bir çocuk gibi utanarak çevirsem başımı, hayallere dalsam ışıklı rengarenk oyuncaklarla, çocuk olsam unutsam bir anda tüm gidenleri ve çocuk kalsam kansam türlü türlü bahanelere, cebimdeki harçlığımla bir simit alsam bölüştürsem acılarımı bölüştürür gibi...
Bir gece ansızın bir duraga yaslıyorum düşlerimi, biliyorum; son otobüsü çok oldu kaçıralı, üstelik evine geç kalmış bir otobüs ihtimali geçse de binmeyeceğimi biliyorum ve yine de bekliyorum, beklemektir belki kutsal olan, gözlerini kapatıp beklemek, kokusunu çekmek içine şehrin, AŞK’ı saçlarının kokusundan tanımak, ipekleri kıskandıracak zerafetteki saçlarından, dokunmak kakülüne ayın şavkını döndürmek, şaşırtmak yönünü rüzgarlara… En sonunda ‘ Gelme artık neye yarar’ mısralarını haykırmak ve buz kesmiş bedenini sermek toprağa, adım adım uzaklaşmak cesetten, böceklere yılanlara çıyanlara ziyafet çekmek düşleri, ardı ardına açılan kapılardan koşar adım geçmek, ateşten geçmek, yağmurdan, narından geçmek temizlenmek için, sonra çiçeklerle donatılmış yollardan AŞK’a çıkmak, AŞK’la çıkmak, AŞK’a can olmak, AŞK’la canlanmak, AŞK’a can adamak…
Kömür gözlü ustam,
Ne biz sedyenin kirlenmesini düşünebilirdik
Ne de ‘’beni bırakın arkadaşımı çıkarın,
Ben bekarım, o evli ve eşi hamile’’ diyebilirdik,
Ne dee ustam gerıde kalanlara hakkını helal et yazılı bir kağıdı avucumuza sıkıştarak kadar
Cesur olabilirdik.
Dışarda yağmur kokusu, gece ağır, mevsim şiir, adınla başlayan bir şiire başlamalı kalemim hece hece, içimiz üşümeli yine, ince belli bir bardakta birleşmeli parmaklarımız, siyasetin çok uzağında konuşmalıyız aşkı, küfürsüz, saygılı incitmeden, evsizlerle kelama durmalıyız, onlar bilir en iyi geceyi, en çok onlar hakkını vermiştir gece üşümelerinin, beton duvarların sırdaşlığını en çok onlar anlamışlardır ve en çok onlar bilir susmayı, çünkü sükutu geceden öğrenmişlerdir...
Aldandık hemde çok... çirkinlikler süslendirilip bize güzel gösterildi, bazen bayramlık kıyafetleriyle çıktılar karşımıza bazen en güzel kokularla... Gerçek güzellikleri unuttuk maskeli yaşamlara takıldık oysa bir sahabe hayatı kuşanmalıydık, onun gibi yaşayan ona kendini adayan... Ömer olmalıydık mesela efendimize kendi nefsimden sonra seni seviyorum seviyorum dediğinde efendimiz olmadı ey Ömer deyince şimdi seni kendi nefsimdende seviyorum diyen ömer... Ya da Musab bin Ümeyr olmalıydık gözgöze bile hicap eden ama yüzüne birkez bakmak için herşeyden geçen.... Ebu bekir olmalıydık yada yükleyince rıza-i ilahiyi yüreğe tüm varlığndan vazgeçen... Şimdi ne diyebiliriz ne isteyebiliriz ki... sabah ezanına bile kulak tıkayışlarımız var, gözyaşlarımız neden hep bir yerimiz acıdığında akıyor... neden günahlarımızı en büyük yaramız olarak göremiyoruz... Utanıyorum utanamamazlığıma utanıyorum uslanmazlığıma...
AŞKta harama yer yoktur...
Aşk yürek teyyemmümüdür sevgilinin gözlerinde
Aşk şükür secdesidir en kutlu kandillerde...
AŞK medineli kadınların bestelediği bir türküdür beklerken seni... Görününce devenin üzerinde Ay doğar üzerimize veda tepelerinde....
Aşk dışardan gelenlere örmektir örümcek ağı, bir çift güvercin masumiyetinde saklamaktır seni...
Aşk emir geldiğinde haykırmaktır hakikati, gerekirse öldüresiye dövülmektir ebuzer el gıffari gibi
AŞK yorgunum, kerbela yüreğime bir damla su ver,
hüseyni bir figana bırakma beni.
Celladına cesurca yürümeye takatim varda
Kardeşi kardeşe kırdırmak değildir niyetim…
Kınından sıyrılmış hançerlere kan bulaşsın istemem.
Bırak ta şöyle geçivereyim kalbinin köşesinden
Dikilme karşımda öyle kin dolu gözlerle,
Ben razıyım AŞK şehidin olmaya.
Eğer cesaretin varsa yüreğimi sarmalamaya
Beyaz bir kumaşa
İşte tam karşındayım hadi vursana…
Sen yezid olamazsın bilirim
Topraklarında beni gövdemden ayrı bulamazsın
Emanete eminsindir sen ihanet kuşanamazsın
Hadi sarıl bana sıkıca hiç bırakma
Korkuyorum, soğuk gölgeler geliyor üzerime
Korkuyorum AŞK, seslenmiyorsun yüreğime
Şimdi gururun sırası hiç değil
Nazeyleme bu garibe bitkinim.
Kumlara büründü kalbim
Hadi kaldır temizle AŞK en saf mendilinle.
Yorgunum AŞK
Ne olur bekletme
17/05/2011
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!