Dağlarının taşlarının kadrini
Unutmadım biliyorum ben köyüm
Gurbet ele sürgün ettim ben beni
Senden özür diliyorum ben köyüm.
Geceleri yatağa yattığımda
Gözlerimden sızıp,
Yanaklarımın son ucunda sarkan gözyaşı gibiyim,
Az sonra düşeceğim…
Günler hep akşam oldu,
Sensizlik daim.
Artık valizimi topladım,
Yatarım, kalkarım yanımda yoksun,
Uyan yârim uyan kan uykulardan.
Yok mudur izinin, çok mu uzaksın?
Uyan yârim uyan kan uykulardan.
Bayramlarda, törenlerde bekledim,
Ahirettesiniz;
Cennet te mi? Cehennem de mi?
Daha belli değil yeriniz.
Ve Tanrı sordu;
Biriniz dünyaya geri gideceksiniz,
Parmak kaldırır mıydınız?
Efkarlıyım vurma bana,
Sözün dokundurma bana,
Zaten beni ben döverim,
Birde sen el vurma bana.
Sen gurbeti ne sanırsın,
Kadere bak şu insafsız kadere
Ah bizi koydu ne hale
Ben derdimi anlatayım kimlere
Ah yetim gönül oy, oy!
Anlamaz ki kederimden el âlem
Bil ki dünyada paran kadar beysin,
Paranda yoksa bu alemde neysin?
varsa paran sevene herşeysin,
oda yoksa bilki sen hiçbir şeysin,
Bu alemde paran kadar aşık ol,
fazlası can yakar.
Sen en büyük günahım, sen en büyük eyvahım,
Sen bana haram isen, cehennem eyvallahım.
Seninle günahımı bin sevaba değişmem,
Bin defa haram olsan günahından vazgeçmem.
Sen bağışla Allah’ım bir kul böyle sevilmez,
Boşaldı köyümüz kimse kalmadı,
Bir akıl vermeye gelme sevdiğim.
Sarardı ekinler başak dolmadı,
Bu ne hal görmeye gelme sevdiğim.
Böyle değil idi senin hallerin,
Efkar çöktü yine gamlı başıma
Soğuk sular indi datlı aşıma
Akıl ermez bundan sonra işime
Gel, sana küsmeden helallaşalım.
Nazlı yarim varsın gezsin elinen
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!