Zordu Ama Güzeldi
Bak evladım, dinle beni,
Biz sizin gibi düğmeye basınca ısınmıyorduk.
Kömürlükten kömür taşır,
Odun kırar, sobayı yakardık,
O sobanın yanında ısınıp,
Üzerinde kaynayan çayla mutluluk bulurduk.
Elektrik kesilince dünya karanlığa gömülmezdi,
Çünkü biz zaten karanlığa alışkındık.
Düğmeye basınca aydınlanmazdı odamız,
Mum ışığında okurduk derslerimizi.
Gözlerimiz yorulurdu belki,
Ama umutlarımız hiç sönmezdi.
Çamaşır makinesi mi?
O lükstü bizim için!
Ellerimizde ovar,
Buz gibi sularda yıkardık çamaşırları.
Sabunun kokusu sokağa yayılır,
İp üstünde sallanan çamaşırlar,
Güneşle dosttu, rüzgârla arkadaş.
Şimdiki gibi yüzlerce kanal yoktu,
Ama gözümüzü ekrana değil,
Hayata dikerdik.
Adile Naşit’in sesiyle uyur,
Uykudan Önce’nin masallarıyla büyürdük.
Azdı belki sahip olduklarımız,
Ama çoktu mutluluklarımız.
O sofralar… Ah, o sofralar!
Bir kap yemek, ama bin bereket.
Ekmek bölüşülür, yürek büyürdü.
Komşu açsa biz de tok sayılmazdık,
Kapılar kilitlenmezdi,
Gönüller açık olurdu.
Şimdi her şey daha kolay belki,
Ama o eski sıcaklık nerede?
Düğmeye basınca ısınıyor evler,
Ama insanlar üşüyor içten içe.
O sokak çeşmeleri suskun,
Sobanın başında anlatılan hikâyeler unutulmuş.
Zordu belki… ama çok güzeldi.
Keşke bir anlığına geri gelse,
Keşke o saf mutluluğu,
Yine hissedebilsek…
Kayıt Tarihi : 7.3.2025 20:56:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!