ZOR VEDA
Çalıştığımız iş yerine ağır işte çalışamaz raporu ile geçici olarak gelmişti, iri yarı güçlü kuvvetli bir arkadaştı, işi olmadığı zaman ve paydos zamanlarında bir köşeye oturup kendi halinde vaktini geçirirdi. Sanki iş güç Dünya umrunda değil gibi bir hali vardı, bağlı bulunduğu birim ve iş arkadaşları ve bizlerle hiç bir sorunu olmaz, ne görevi verilirse onu yapar servis arkadaşları diğer çalışanlar ile uyum içindeydi. Bir zaman sonra eski hâlini aratır oldu yine kendi halinde duruyor ama arkadaşları işe güce giderken o kılını kıpırdatmaz düşüncelere dalar giderdi, O sıralarda kurumda resen emeklilik diye bir uygulama çıkmış emeklilik hakkını hak eden herkes emekli ediliyordu. İşçiler sabah işe gelip iş elbiselerini giyip tertip yerinde, maden ocağına inerken kuyu başında bile durdurulup, bu günden itibaren emekli olduğunu söylenip o gün yevmiye almadan emekli ediliyordu, harici işçiler gün ortasında, işçi işinin başındayken amirlerine gelen haber üzerine yazıhaneye gönderilen işçi oradan emekli olarak geri dönerdi. Emeklilik çağına gelenlerin huzuru kaçmıştı ne zaman hangi gün emekli edileceğini bilmiyordu. Bu arkadaş da öğleden sonra aldığı bir haber üzerine yazıhaneye giderken, nasıl olsa emekli olacağım diye temiz elbiselerini daha dolabına gitmeden ceketini çıkartıp yırtıp çöp tenekesi ne atmış dolabın yanında üzerinden çıkan iş elbiselerini dolabın dışına atıp sivil elbiselerini giyip, yarı yırtarak çıkardığı elbiselerini çöp tenekesine atarak aklı sıra emeklilik işlemleri için yazıhaneye doğru gitmişti, o gün iş yerine gelmemiş bir haberde alamamıştık. Yarın sabah işe geldiğinde utana sıkıla iş amirinin yanına çıkıp durumu anlatmış yeni bir iş elbisesi ile yanımıza gelince emekli olamadığını anlamıştık. Sonrasında mahcup bir şekilde amirlerden iş elbisesi yeniden istemiş, yeni elbisesi olmuştu.
Merak edip neden böyle davrandın diye sorduğumuzda kendisini bir şey anlatmak istemedi, sonradan kendisini iyi tanıyan bir arkadaşının anlattığına göre 3/ Mart/ 1992 yılında Kozlu maden ocaklarında o güne kadar ülkemizde meydana gelen gruzu faciasında (Sonradan bu rekor malesef 2014 yılında 301 madenci ile Soma ya geçti son olur inşallah) yaralanmış arkadaşları bunu o can pazarında bırakmamış yaralandığı yerden alıp bir şekilde taşıyarak kuyu başına doğru getirirken onların da güçleri tükenmiş olmalı ki oldukları yere bırakıp kendisinden ile helallik alıp yollarına devam etmişler. Allah'ın hikmetine bakın ki bu arkadaş bırakıldığı yerden maden ocaklarında bu tür kazalarda kazalıyı ve hayatını kaybedenleri maden ocağından dışarı çıkarmak için kurulan tahlisiye ekibi tarafından kurtarılıp dışarı çıkarılmış, kendisini oraya bırakmak zorunda kalan arkadaşları malesef metan gazının etkisiyle yolda vefat etmişler.Bu şoku hâlâ üzerinden atamayan arkadaşımız üç beş ay daha bizimle çalıştıktan sonra emekli olmuştu.
Kayıt Tarihi : 2.12.2022 01:56:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!