Sen bu şehri eskilerde görseydin
Hece hece, mısra mısra övseydin
Merak edip tarihini bilseydin
Gözlerinden yaş akardı yaş, dostum
Sokakları kaldırımla döşenmiş
Boş alanlar koru olmuş bezenmiş
Konakları hamamları güzelmiş
Çeşmelerden su akarmış su, dostum
Denizinde kalkan, lüfer, palamut
Fidan fidan elma, kiraz ve armut
Bostanlarda erik, badem, karadut
Bahçelerde gül açarmış gül, dostum
Deresiyle, Haliciyle, fesiyle
Sadabat ta öten bülbül sesiyle
Salınarak gezen feracesiyle
İstanbul'un kızı sanki ay, dostum
Temaşa da birbirinden yokmuş fark
İster cenup, ister şimal, ister garp
Ne hırsızlık vakaları, ne de darp
Birbiriyle kaynaşırmış can, dostum
O incelik, o nezaket, o saygı
Birbirini kırmamak için, kaygı
O ne rakik, o ne asil bir duygu
İnsanında sevgi dolu kalp, dostum
Bir avrupa, birde asya yakası
Paralının çekilmiyor cakası
İnsanların şimdi artık şakası
Uçkur oldu hiç kalmadı ar, dostum
Dünde kaldı o saygılı incelik
Kostüm diye giyiyorlar gecelik
Her fırsatta birbirini becerip
Kokuları şimdi artık ter, dostum
Bu şehirde kalmak bir dert, gitmek dert
Surat asık, dillerdeki sözler sert
Arasanda bulunmuyor artık mert
Yaşanması bir zor oldu zor. dostum
Kayıt Tarihi : 17.11.2002 15:48:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!