Artık kimse kimseyi duymuyordu.
Sokakta yürürken insanların gözlerine bakmamayı çoktan öğrenmişti. Çünkü orada uzun zamandır hiçbir şey yoktu; ne sıcaklık, ne merak, ne de vicdan.
Sadece boşluk…
Tükenmiş bir insanlığın, yavaş yavaş çürüyen artıkları.
O, buna “insanlığın zombi hali” diyordu.
Yürürlerdi, konuşurlardı, gülerlerdi hatta birbirlerine sarılırlardı ama hiçbir şey hissetmezlerdi. Her biri kendi küçük hırsının, kendi sahte mutluluğunun tutsaklığında yaşıyordu.
Hüznünü dağlara savuran
senin kırılgan
ürkekliğin yok mu ceylan
ruhumu kanatlandıran
an be an kaçmaya hazır haline
ne aşklar susadı
Devamını Oku
senin kırılgan
ürkekliğin yok mu ceylan
ruhumu kanatlandıran
an be an kaçmaya hazır haline
ne aşklar susadı



Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta