Selo’ya
Hey...
Yaşlanıyorsun.
Yüzünde çizgiler
Birer birer olgunlaşıyor.
Sen hiç
Bir insanı unutayım diye
Yalvardın mı Allah'a.
Numarasını tuşlamamak için
Telefon yerine
Kafanı vurdun mu duvarlara.
Güneşlendim işte yine
Sesin vardı karşımda az önce
Senin olduğu nasıl da belli
Öyle sıcak, öyle yakın ki.
Damla damla işliyor kalbime,
Yokluğunun bittiği saniyeleri.
Kaçar oldum sabah yıldızından
Sarmasın bedenimi artık uzak ufuklar
İçim ürpermesin soğuk gecenin karanlığında
Buzlu yollar yare götürürken
Korkutmasın ulaşamama endişesi
Uzatınca ellerimi,
Ne güzel severdik biz.
El üstünde tutardık aşkımızı
Aman ona bir şey olmasın derdik.
Ya o ne yapardı bize?
Hiç.
Evet koca bir hiç.
Nereden başlamalı hayata?
Seni sevdiğim günden mi,
Yoksa sensiz kaldığım günden mi?
Seni sevdiğim gün
Dünyalar benim olmuştu.
Bir nisan yağmuru gibi
Zafer’e
Bir mum yanıyor çok uzaklarda
Ateşi düşüyor ciğerimin ortasına
Küllenen bir aşkı anlatıyor soluk alevi.
Yalnızlığı tarif ediyor sanki.
Mum yalnız,mum kimsesiz.
Monarşik sistemlerde büyüttük yalnızlığımızı
Okyanuslar büyüklüğünde göllerde
Yüzdü platonik sevgilerimiz.
Kalabalık bir yalnızlığımız vardı hep.
Birbirinden kaçan bir benliğimiz vardı.
Kaçan kovalanır anlayışı hakimdi beyinlerimizde.
Bir sis indi dağlara
Duman aldı her yeri
Duman aldı her yeri
Duman aldı her yeri.
Uçup gittin gönlümden
Üşüyen ayaklar gördüm dün,
Karlı sokaklarda,titreyen bir vücudun altında
Çıplak,yorgun bir çift ayak.
Zavallı bir sahibi vardı bu ayakların.
Parça parça olmuş kıyafetiyle
Kardan korunacak bir gölge arıyordu.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!