Gözümde tınlayan çını, şişeler ve dalganan bir saç
Herkes garsonun adisyonunda beyler
İçine doğru açılan, kapılan kapılarda daha yüksek sesle çınlıyor şarkılar beyler
Gözümüzün önünde, sahillerindeki çocuklar açılıyoruz birlikte, sonsuzluk ve ortalarda kalmış coğrafyalar
gözümüz nerede ey Kağan
Nice sikikler
Gözceninlerime değin oyuldum
Harami tarafımdan
Kurtulup bir simit öğünü
Doğabilmenin sana doğru sevdasıyla
İki çift sözbebeği duyuldum mu?
Ortanca yapraklarında uyuyan
çarem insanlarda mı yani benim?
şakağımı, bileklerimi, çene altımı, boynumu, atlayışlarımı yıpratan bu yangıdan insanlar mı kurtaracak beni?
ayalarıma kesikler atan çığlıklar, nöbetler bir maşuğun yahut bir maktulun izleri
bu kesikler sağaltılmaya değmeyecek değersiz izler mi?
bir ay yitiği sessizce ölmeli midir yoksa?
yeşile al izlerini uyutup cam kırıklarının hevesini susturmalıdır
başım çok ağır geliyor leyla
gönlümün hiçliğinde
hiçliğin sesi olandan ses bekliyorum
başım çok ağır geliyor
bir uykuyu bekliyorum ben
gönlümün hiçliğinde
othello
gitmen öyle ağır
kalman nasıl zordu
beraber baktığımız denize attım zihnimi
othello
Saçlarına saklanırdım ben bazı günler
Dar ağacına muhalif uzunlukta
Yeşil saçlarına.
"Sen o saçları yıkama"
İnadına yıkardın
Sen ne dehlizlerden geçtin ne katliamlar
Gördün kim bilir
Ne ateşler ne kılıç darbelerini
Soğuttun göğsünde ben bilmiyorum
Ak göğsünde nasırlaşmış korkuların, umutların;
Kokuşmuş nafile bir sevincin olduğunu ben
Şimdi, belki şu kel tepeden aşan atlı hatrına bir iç anadolu türküsü yakar kendini
Bir türkü bırak sen de yeşilin bir anlamı olsun
göğe baktığımda bir anlam çıkartamıyorum olanlara dair
Gerçekçi olmak gerekirse hala o sinek var
duvarda, bir suret üstünde
Adiller saray yıkar
Hakimler mahkumdur muhakemeye
Şafağın tersi bazan
Mantıkta birdir
Şafak gözyaşınca görecelidir oysa
Zifiridir?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!